Anavatos, Sakız Adası Katliamı

Sakiz-Anavatos-Koyu

Sakız Adası‘nın ziyaret rotaları arasında yer alan Anavatos, adanın merkezine 20 km uzaklıkta. Tarihe Anavatos Katliamı olarak geçen acı olayın yaşandığı köy, Sakız Adası’na gelen turistlerin en çok uğradığı yerlerden.

Tarihi geçmişi 1346 yılına uzanan Anavatos köyü, tipik Bizans özelliklerini taşıyor. Dik bir vadinin üzerine kurulan, arka sınırı tamamen uçurum olan köyün kuruluşunda adanın savunma stratejisinin rolü büyük.

Deniz seviyesinden 450 metre yükseğe yerleşen köy, Sakız Adası’nın o dönemlerde en büyük belası olan korsan saldırılarına karşı kalkan görevi görüyordu.

Köyün batıya bakan deniz tarafında konumlanan gözetleme kulesi ile adaya batı yönünden gelen saldırılar rahatlıkla gözlemlenebiliyordu. Köy içerisindeki taş evler birbirine bitişik, sokaklar çok az ve dar, evlerin iç tavanları ahşaptan, pencereleri ise küçük ve kemerli yapıda planlanmış.

Uzun yıllar boyunca yaşamın devam ettiği köyde koşulların ve önceliklerin değişmesiyle birlikte insanlar bir bir göç ederek başka yerlerde yaşamaya başlamış.

Anavatos Katliamı, Sakız Adası

1822 yılında Yunanların bağımsızlığa kavuştuğu yolda tüm Yunanistan coğrafyasında çıkan isyanların yansımaları Sakız’da da görülüyor. Deniz ticareti ve sakızcılık ile uğraşan ada halkı Osmanlı buyruğu altında çok ağır olmayan vergilerle kimselerin kendilerine dokunmamasından duydukları özgür yaşamla adeta özerk bir statüde hayatlarını sürdürüyorlardı.

Sisamlı Rum gemicilerin (Samos Adası) adaya gelip adadaki camileri yakıp Türklere saldırarak Sakızlıları Türklere karşı galeyana getirme çabaları ile başlayan süreçte Sakız halkının Türklere yapılan amansız saldırılara tepki göstermemesi üzerine Osmanlı Devleti Avrupa’da büyük yankı uyandıracak bir kararla Sakız Adası’na tarihinde olmadığı bir biçimde müdahale etti.

Yaklaşık 100 bin kişinin yaşadığı Sakız Adası’nın nüfusunu 2 bin kişiye düşüren olaylar sırasında 23 bin kişi idam edildi, 50 bin kişi de sürgün edilerek adadan uzaklaştırıldı. Adanın genelindeki birçok ev ateşe verilerek kullanılmaz hale getirildi.

Tüm bu olaylar yaşanırken yerleşik zenginlerden 2 bin dolayında kişiye ise müdahale edilmedi. Sürgün edilenlerin birçoğu Kuzey Afrika ve İzmir’e gönderilmiş.

Adadaki bu katliam ‘Sakız Adası Katliamı‘ olarak birçok esere, araştırmaya konu olsa da çok gündemde olmadığından unutulup gitmiş Sakızlılar dışında.

Victor Hugo ve Lord Byron’un bu olaylardan etkilenerek kaleme aldıkları eserler ise çok bilinmiyor. Ünlü Fransız Ressam Eugène Delacroix’in 1824 yılında ‘Sakız Katliamı’ adıyla yaptığı tablosu olan biteni özetlerken tablo bugün Paris’teki Louvre Müzesi’nde sergileniyor.

Sakiz-Adasi-Katliami
‘Sakız Katliamı’ Eugène Delacroix (1824)

Nea Moni Manastırı’nda kemikler sergileniyor

Adada bulunan Nea Moni Manastırı’nda yer alan ve yakın dönemde turizmi baltalıyor diye tepki alan yazıtta ise aynen şu ifadeler yazıyor:

‘Sakız Adası’nda katliamdan evvel 118 bin kişi vardı. Katliamdan sonra adanın güney kısmında sakız üretimi için bin 800 kişi canlı bırakıldı. Hesaplara göre adada 23 bin kişi öldürüldü. 47 bin kişi Kahire ve İzmir’in esir pazarlarına sürüldü. Kalanlar da çevre adalara giderek kurtulmuşlardı.

Nea Moni Manastırı’nda katliam paskalya bayramı arifesi, büyük perşembe ve büyük cuma günleri arifesinde manastırda kurtulmak maksadıyla bulunan ve sığınan 600 keşiş ve 3 bin 500 kadın ve çocuğun hepsi Osmanlı Türkleri tarafından katledilmiştir. Bu katliamdan geriye kalan bazı kemikler burada bulunmaktadır.”

Geçitsiz, aşılmaz, çıkılmaz anlamlarına gelen Anavatos bu katliam döneminde adanın en ulaşılmaz görünen stratejik noktasına sığınan Sakızlılarla tarihi dönemeçte önemli bir noktaya ev sahipliği yapıyor.

Anavatos-Sakiz-Adasi

Başlangıçta savunma amaçlı yapılan küçük bir kuleyle, merkez kalenin etrafındaki batı sahillerini savunmak için inşa edilen ikinci kule daha sonradan Taksiarhon Kilisesi haline gelmiş. Anavatos’tan yakın sahiller görüldüğünden burçlar arasında denizden gelen şifreli mesajlarında iletilmesi mümkün.

Ancak şehir denize çok yakın olmasına rağmen denizden şehri görebilmek adeta imkansız. Bu yüzden buralı olan ve şehrin varlığından haberdar olanlar özel metotlarla mesajlarını denizden iletebiliyorlarmış.

Tüm ada halkı 1822 Osmanlı baskınında Osmanlı’dan kaçarken, adada son kalan kişiler en ulaşılamayacak nokta olarak gördükleri Anavatos surları arasına saklanmışlar. Osmanlılar bu noktaya ulaştıklarında tüm sığınmacılar uçurumdan atlayarak intihar etmişler.

Sakiz-Adasi-Anavatos

Bugün kalenin dışında da varlığını sürdüren yaşam son iki yüzyılda yapılan yapılaşma ile meydana gelmiş. 1822 katliamından sonra kötü hatıralar ve nüfus kalmaması sebebiyle kimsenin yaşamadığı bölge son 20 yılda tekrar yeşermeye başlamış. Bugün turizm için önemli olduğu kadar, Yunan tarihinde de önemli bir anlamı var buranın.

Görkemli doğadan yararlanılarak inşa edilen kent dışarıdan sadece bir adet kule gibi görünürken içerideki yaşamın dışarıya yansıttığı hiçbir şey olmaması stratejik anlamda ne kadar önemli bir seçim olduğunu gösteriyor bir kez daha.Bu kadar kötü anıya sahip olan bu yerleşim yerini tekrar yakınlaşmaya başlayan iki milletin çocukları olarak ziyaret etmek gerek.

  1. O dönemde sakız Osmanlı topragiydi. Madem bu kadar insan öldürüldü ve adada insan kalmadı oradaki turkler ne oldu. Tüm ada rum degildi. Ninem türk ve sakizdan birinci Dünya Savaşı’nda çeşmeye gocmusler. Oradaki topraklarını birakmislar. Keyiften gelmediler herhalde.ile çeşmeye geldi. Kurtuluş savasinda hamile türk kadınına çeşmede tecavüz eden, göğüs uçlarından tespih yapan Yunan askerlerini anlatirlardi bize.

  2. Mesut Ali says:

    Milliyetçilik !? Ne zaman biterse, insanlık ve dünya rahatlar ! Başka toprakları istila etmek, önüne geleni öldürmek ve bunu hala fetih adı altında kutlamayı ? İyi bulanlar ! Ayni şey Sizlere yapıldığında zulüm diye bas bas bağırıyorsunuz ? Milliyetçilik osuruk gibidir.Her kes kendi osuruğunun iyi koktuğunu sanır !

  3. Emin Akkoyunlu says:

    118000 Kişi yaşıyormuş. adanın toplam alanı 842 kilometre kare rakım 1297 m. yani dağlık. %80 dağlık bölge olduğu için yerleşim ve tarıma elverişli değil. Yani 9.5 kilometrede 118bin kişi. birde ozaman var olan mimari eknoloji ile m2 ye hongonktan daha fazla adam düşüyor. Kısaca yalancısınız. Ve kısaca hainsiniz

  4. Zeki Beyner says:

    Utanmasanız Xios’lular kendi kendini katlettiler diyecekmişsşniz. Hafif vergiler altında huzur içinde yaşıyorlarmış vs. Siz isterseniz bir de Xioslulardan dinleyin bu katliamların hikayesini.

  5. Erdal bey tebrik ederim daha iyi bir analiz yapılamaz, daha net bir sonuca varılamazdı. Malesef bazı amatör tarih araştırmacılığına soyunmuş yeni yetmeler, kendi insanlarından çok Türk’e düşmanlık edenlerin savunuculuğunu yapmaya memur görüyorlar kendilerini. Ermeni ve Rum tohumu değillerse fena halde hainlik içindeler fakat kendilerini bu hadsizlikleri karşılığında uyardığımızda bizlere “faşist” ve “aşırı milliyetçi” yakıştırması yaparak gerçekleri reddetmekte yüksek lisans yapıyorlar. Ulu Tanrı ülkemizi iç düşmanlarımızdan korusun, düşmanlarımıza zaten yeteriz savaşmakta biz..

  6. Erdal Telli says:

    https://www.chios.gr/tr/chios-kesfedin/ada/chios-sak-z-adas
    Yukarıda linkini verdiğim yunan internet sitesinden aynen aktarıyorum:
    “Oinusses ve Psara adalarıyla ve 53.817 kişilik nüfusuyla(2005 nüfus sayımına göre) birlikte Chios Bölge Valiliği’ni meydana getirmektedir.”
    2005’te civar adalarla 53.817 olan nüfusun 1800bilmem kaçta 118.000 olması!!!??
    Hadi bunu bir kenara bırakalım peki yunanın canı can da ya öldürülen orada yaşamak dışında hiç bir suçu olmayan insanlarımız… Onlar kaç kişiymiş çoluk çocukları kadınları ne olmuş? Yunanlar ile sohbetim konuşmam oldu. İyi ilişkiler geliştirdim ancak bu kendi tarihimize atılan iftiraları kabullenmekle her söylenene inanmakla değil dik bir duruş ve iyi niyetli yaklaşımla oluyor.
    Bilginize…

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You might also like