Anıtkabirli bir Ankara yazısı

Maç izleme bahanesi ile geldiğim Ankara’da bir arkadaşımın ısrarı ile kalıp yaklaşan üniversite sınavı öncesinde kafa dağıtmayı umuyorum.

O kadar kaygısızlık sarmış ki etrafımı; bir ay sonra yapılacak üniversite sınavı (Haziran 2006) umurumda bile değil. Arkadaşım “kalır mısın?” diye sorduğunda “evinize yakın sağlık ocağı var mı?” diyorum.

Amaç Ankara’da kaldığım günlerde sağlık raporu alıp okula ulaştırmak. Sistem böyle işlerken bizlerde sistemin parçası olarak bağımsız hareket edemiyoruz haliyle.

***

Stad çıkışı arkadaşımın evine doğru yola koyuluyoruz. Epey bir yol var. Ankara’nın sıcağı da hiç çekilmiyor.

Eryaman’a geldikten sonra kendimizi eve atıyoruz. Bozkırın içinde kurulan bu siteler adeta farklı bir cennet yaratmış. En fazla 5 katlı olan evler ve çevre düzenlemeleri huzur verici nitelikte. Balkondan diğer apartmanlarla beraber yeşillikleri izliyoruz.

***

Yeni bir gün başlarken hedefimizde çok küçükken gittiğim Anıtkabir var. Adam akıllı bir Anıtkabir gezisi yaparak Anıtkabir’i beynime kazımak istiyorum.

Sıcağın alnında yola çıkıyoruz. Belediye otobüsünden Anıtkabir’e yakın bir mesafede indikten sonra yürümeye başlıyoruz. Terler her yanımızdan akarken Anıtkabir’in ziyaretçi kapısına ulaşıyoruz.

Kapıdaki görevli askerler sırt çantasıyla giremeyeceğimizi belirterek çantalarımızı alıyorlar. Elimize sadece bir fotoğraf makinesi ile tırmanmaya başlıyoruz. Arkadaşım Ankaralı olduğundan ve sık sık Anıtkabir’e geldiğinden bana rehberlik yapıyor.

Tırmanmaya başlarken çok güzel bir biçimde peyzaj yapılmış bir bahçe ile karşılaşıyoruz.

Bilgi panosundan edindiğimiz bilgiye göre burası Barış Parkı’ymış.

anıtkabir 9

Barış Parkı; Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” özdeyişinden ilham alınarak oluşturulmuş. Barış Parkı’nın çevre düzenlemesine ilişkin uygulama projeleri Prof. Dr. Sadri Aran tarafından hazırlanmış.

Barış Parkı, dünyanın 24 ülkesinden ve Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden getirilen ağaçlar ve süs bitkilerinden oluşturulmuş.

Barış Parkı’nı geride bıraktıktan sonra bir an önce Ata’nın huzuruna çıkmak için heyecanlanıyorum.

Merdivenlerden çıkarken Hitabet Kürsüsü ile karşılaşıyoruz.

Mozoleye çıkan 42 basamaklı merdivenlerin ortasında yer alan Hitabet Kürsüsü’nün üzerinde Atatürk’ün “Hâkimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir” sözü yazılı olarak bize bakıyor.

anıtkabir 2

Merdivenleri çıkmayı tamamladıktan sonra Atatürk’ün huzuruna çok az bir mesafe kalıyor. Şeref Holü’ne girdikten sonra başlayan duygu patlamasıyla beraber tüylerim diken diken oluyor. İnanılmaz ve tarif edilemez bu duyguyu herkesin hissetmesi gerektiğini düşünüyorum.

Tek parça kırmızı mermerden olan bu lahit tam 40 ton ağırlığındaymış.

Bu lahdin birkaç kat altında Atatürk’ün mezar dairesi bulunuyor.

Atatürk’ün huzurundan sessizce ayrılırken Anıtkabir’in müze haline getirilmiş kısımlarına geçiyoruz. Atatürk Kitaplığı, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi, Misak-ı Milli Kulesi, 23 Nisan ve Barış Kuleleri, İsmet İnönü Lahdi, Zafer Kulesi, Mehmetçik Kulesi’ni sırasıyla gezdikten sonra Aslanlı Yol’a geçip fotoğraf çekiliyoruz.

Tekrar tören meydanına döndüğümüzde gözümüzün alabileceği şekilde Anıtkabir’i seyrediyoruz.

Anıtkabir seyre doyumsuz bir halde bize bakıyor. Biz de ona…

Hele nöbet tutan askerler ve nöbet değişimlerini izlemeden ayrılmak olmaz.

***

Veda vakti yaklaşıyor. Çıkışa doğru ziyaretçiler için hazırlanan dinlenme salonunda bir şeyler atıştırıyoruz. Fiyatlar klasik orduevi fiyatları.

Aklımda Anıtkabir ve Atatürk’le beraber yepyeni Ankara sokakları keşfedilmeyi bekliyor…

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You might also like