Asklepion Antik Kenti

Luwi dilinde “Yüksek Yerin Halkı” anlamına gelen Pergama, Antik dönemde Pergamon, günümüz Türkiye’sinde ise Bergama’ya dönüşmüş.

Bakırçay havzasının en büyük yerleşim yeri olan Bergama, İzmir’in en kuzeyinde yer alan ve Türkiye’nin ilçe sınırları içinde bulunan en çok köye sahip olan, aynı zamanda en büyük yüzölçümüne sahip ilçeler arasında da en üstlerde yer alan tarihin, tarımın, tıbbın, sağlığın başkenti.

Kuruluşundan günümüze birçok uygarlığa evsahipliği yapmasından dolayı sahip olduğu tarihi ve kültürel değerleriyle ülkemizde gereken ilgiyi görmemiş olsa da yurtdışında ismi oldukça tanınıyor.

İzmir’de yaşayan biri olarak kent merkezine sadece 107 km mesafede olan bu yerleşim yerine binlerce km mesafeden gelen turistlere inat bir kez daha gidiyorum. İzmir’de yaşayıp deniz görmemiş olanları duyunca İzmir’de yaşayıp Bergama’yı görmeyenlerin olmasını doğal karşılamak gerek.

Bergama’nın yerli turistlerce tanınmıyor ve tercih edilmiyor olmasındaki en büyük etkenin denize kıyısı olmaması olarak düşünüyorum. Bergama’ya 30 km mesafede olan Dikili’ye bağlı Çandarlı beldesine özellikle yaz aylarında binlerce yerli turist akın akın gelirken kimi anlayışlara göre “sadece taş” bulunan Bergama’ya kimsenin gelmemesini anlayışla karşılamak gerek.

Pergamoın 041

Çandarlı ve Dikili’den hızla geçerek hedefimize doğru ilerlemeyi sürdürürken Bergama’yı en son lisede ziyaret eden biri olarak bölgenin turizmden yeterli desteği alamamasına üzülüyorum.

Uğramayalı uzun bir zaman geçtiğinden Asklepion’un değişen yolunu birkaç kişiye sorarak öğreniyorum. Şimdilerde askeri bölgenin yanında kalan Asklepion’da tur otobüslerinin park edeceği güzel bir alan, hemen hediyelik eşya satan dükkanların önüne hazırlanmış. Bergamaspor yararına kesilen zorunlu bağış fişi karşılığı ödediğimiz otopark ücreti ile merhaba dediğimiz Asklepion girişinde, süresi geçen Müze Kart’ımı yeniden alıyorum.

Geçerliydi geçersizdi tartışmaları ile kullanamadığım öğrenci kartımla beraber sinir olarak tam ücreti ödüyorum. Müze Kart öğrencilere 10, yetişkinlere 20 lira karşılığında veriliyor. Aldığınız tarihten itibaren tüm Türkiye’de, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı tüm müzelere ücretsiz olarak girebiliyorsunuz.

Pergamoın 079

Müze Kart’larımızı dönüşte teslim alacağımız söylenince o güzel yolda yürüyüşe geçiyoruz. Solumuzda askeri alanda nöbet tutan askerler sıkıntıdan gelen geçen turistleri inceliyorlar. Erken bir saatte geldiğimizden çok ziyaretçi yok. Rahat rahat, dura dura geziyoruz.

MÖ 4.yüzyılda yapılan Asklepion Sağlık Merkezi tam dokuz yüzyıl boyunca kullanılmış. Romalılar döneminde yaptırılan ve Asklepion ile kent merkezi arasındaki geçişi sağlayan yolun girişinde “Ölüler Giremez” yazısı asılıymış. Hamileler ve ölüme yakın olan hastaların girmesinin yasak olduğu kente şifa bulmak için hastalar gelirlermiş.

Bronz Çağı’na kadar giden eski bir alan üzerinde kurulan sağlık merkezi dünyada telkin yoluyla, sus sesiyle ve psikoterapi yöntemiyle hasta tedavisi yapılan ilk merkez olma unvanını taşıyor. Aynı zamanda tıp simgesi olan birbiri içerisine geçmiş iki yılan Bergama’da bulunmuş.

Efsaneye göre, derdine deva aramak için Asklepion’a gelen bir hasta, karşısında iki yılanın zehirlerini bir taş oyuğunun içine boşalttığını görür. Çok ağrısı olan hasta, zehri içerek iyileşir. Tıp biliminin simgesi olan yılanlı sütun böylece ortaya çıkar.

Hastalara şifa dağıttığına inanılan suyun aktığı çeşme hastaların tedavilerine başlamadan önce içmeleri gereken bir düzen olarak kabul edilirken çeşmeden su bugün hala akmaya devam ediyor.

Pergamoın 052

Asklepion sadece sağlık merkezi olarak değil iç içe geçmiş birbirinden farklı yaşam alanları ile de dikkat çekiyor. Asklepion’un yaşam alanına bağlandığı 650 metrelik kutsal yolu aşınca karşımıza üç yanı korint tarzında sütunlu galerilerle çevrili olan kutsal alan çıkıyor. Bu alan MS II. yüzyılda tarihçi olan Konsül Claudius Charax tarafından yaptırılmış.

Bu kutsal alanda 3 bin 500 kişilik tiyatro yapısı, İmparator Hadrianus’a ait kült salonu, kütüphanesi, yuvarlak planlı Asklepios Tapınağı, güney kesiminde Hellenistik Dönemden kalma üç küçük tapınak ile uyku odaları, Kutsal Kuyu ve havuzlar bulunuyor. Bu yapılardan tiyatro ve kuyu dışındakileri birebir görebilmek mümkün değil.

Su sesiyle psikolojik ve telkin yoluyla psikoterapiye ilişkin tedavi yöntemlerinin dünya tarihinde ilk kez denendiği Asklepion’da suyun gücünden yararlanmak için her bölümde suya rastlanıyor.

Kutsal kuyudan çıkarılan su ile göz, göğüs, astım ve ayak hastalıkları ile suyu içenlerin bin bir derdine şifa bulduğu dilden dile söylenerek günümüze dek ulaşmış.

Pergamoın 102

Uyku odaları ve ilaçsız tedavi çeşitleri ile bir tür arınma cenneti olan bu alanda verilen telkinlerin başarılı olabilmesi amacıyla enerji yönetebilen ve bunu hastalıkların yok edilmesinde kullanabilen kişiler başrol oynarlarmış. Ayrıca rüya tabiri yapan ve rüya yorumlarıyla kişileri telkin ederek şifa veren rahipler dört bir yandan hastalar için mücadele ederlermiş. Günümüz psikoloji biliminin insanlar üzerindeki olumlu etkilerinin o dönemin şartlarına uyarlayarak düşündüğümüzde Bergama’nın çağında coğrafyanın en ileri tedavi merkezi olduğu gerçeğini görebiliyoruz.

Hala su akan çeşmenin dibindeki asırlık çınar ağacından bir adım ötede başlayan tüneller ise su sesinin yankılanması ile yine psikolojik tedavi merkezi olarak kullanılan ve akustiğin bire bir verildiği sanatsal bir mekan olarak göze çarpıyor.

Pergamoın 078

Asklepion dünya tarihinde birçok bilimsel ilkin gerçekleştiği bir coğrafya olmasına rağmen kıymeti bilinmeyen bir yer olarak yerli turistin ilgisinden mahrum.

Uzakdoğudan, ABD’den, Yunanistan’dan, Almanya’dan, İngiltere’den turistler bu güzellikleri görmeye gelirken bir adım ötede oturan insanların buraları bilmemesi çok acı.

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You might also like