Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO, dünya kültürel ve doğal mirasının korunması için çalışmalar yapan uluslararası bir örgüt. UNESCO’ya üye ülkelerde koruma altına alınan doğal ve kültürel miras bölgeleri seyahat severler için birer cazibe merkezi.
Avrupa kıtası, UNESCO Kültürel Miras Listesi’nde en çok yer bulunan bölgelerden. Avrupa’da her biri ziyaretçi akınına uğrayan UNESCO Listesi’nde yer alan doğal ve kültürel miras noktalarını seyahat rotanıza ekleyerek Avrupa seyahatinizi zenginleştirmek sizin elinizde.
Avrupa’nın En Güzel UNESCO Bölgeleri
UNESCO, Birleşmiş Milletler Bilim ve Kültür Örgütü’nün kısaltması. Dünyanın dört bir yanında kültürel ve doğal miras bölgelerinin korunması için girişimlerde bulunan ve bu alanda kamuoyu oluşturan UNESCO, sorumlu turist kavramının yerleşmesi için mücadele ediyor.
UNESCO’nun doğal ve tarihi kültürel miras listesinde yer alan rotalar bireysel seyahat eden ve bu alana ilgi duran seyahat severler tarafından ilgi görüyor. Son yıllarda UNESCO konusunda Türkiye’de hızla gelişen farkındalık birçok şehirde rekabet ortamı bile oluşturdu. Türkiye’den UNESCO Listesi’nde 21 farklı destinasyon bulunuyor.
2023 yılında Suudi Arabistan’da düzenlenen konferansta UNESCO Listesi’ne Türkiye’den Gordion (Ankara) ve Anadolu’nun Ortaçağ Dönemi Ahşap Hipostil Camiileri (Konya-Eşrefoğlu Camii, Kastamonu-Mahmut Bey Camii, Eskişehir-Sivrihisar Camii, Afyon-Afyon Ulu Camii, Ankara-Arslanhane Camii) girmişti.
Avrupa’nın en keyifli UNESCO rotalarını keşfetmek için ucuza uçak fırsatlarını ve kampanyaları takip etmeyi unutmayın.
1. Stonehenge, İngiltere
Dünyadaki en ünlü tarih öncesi alanlardan biri olan Stonehenge, taş anıt olarak bilinen dikili taşlardan oluşan bir halka. Stonehenge, MÖ 3 bin 100’den beri önemli bir mezarlık alanı olmuş. Stonehenge’deki taşların oluşumunun astrolojik öneme sahip olduğuna inanılıyor.
Windows’un efsanevi masaüstü arka planı olarak da dünyada milyonlarca kişinin ekranına misafir olan Stonehenge, bahar ve yaz aylarında daha keyifli renklere sahip.
2. Sagrada Familia, İspanya
Antoni Gaudi, İspanya’nın en ünlü mimarlarından biri ve hepsi UNESCO tarafından önemli miras alanları olarak listelenen Sagrada Familia, Casa Batllo ve Park Güell gibi eserlerin arkasındaki kişi.
Barcelona’da bulunan Sagrada Familia, 1882’den beri yapım aşamasında ne zaman tamamlanacağı belirsizliğini koruyor.
3. Macaristan Parlamentosu ve Buda Kalesi, Macaristan
Bir zamanlar Tuna’nın iki yanında üç farklı şehir vardı. Buda ve Óbuda batıda, Peşte Tuna’nın doğusundaydı. Bu üç şehir Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun yeni başkenti Budapeşte olarak 1873 yılında birleştirildi.
Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de 1904’te tamamlanan yeni meclis binası, Gotik ve Rönesans mimarisini birleştiriyor ve Budapeşte’deki en yüksek ikinci bina sayılıyor.
4. Elhamra, İspanya
Alhambra ve yakındaki Albayzin, Mağribi fethi olarak bilinen dönemde İspanya’nın bu bölümünü 7. yüzyıldan itibaren yöneten emirlerin kırsal konutlarıydı. Binanın mimarisi, Mudéjar sanatı, Arabesk ve hat sanatı gibi Arap stillerini geleneksel Endülüs tasarımı ile harmanlıyor.
5. Kronborg Kalesi, Danimarka
Danimarka mimarisinin sembol kalesi Kronborg, Danimarka‘yı İsveç’ten ayıran ve iki ülke arasında uzun zamandır önemli bir çatışma ve çekişme alanı olan suyun gerisinde duruyor.
Üç yüzyıldan fazla bir süredir Kronborg Kalesi Baltık Denizi’ne girişi kontrol etmek için kullanılmış ve Danimarka için önemli bir gelir ve güç kaynağı olmuş. Bugün bu Rönesans binası, ülkenin tarihini ve Avrupa’daki etkisini hatırlatıyor.
6. Vatikan
Dünyanın en kutsal yerlerinden biri olan Vatikan, bir dizi şaşırtıcı dini anıt ve mimari harikadan oluşuyor. Aziz Peter’in mezarının bulunduğu St. Peter Bazilikası, ilk olarak MÖ 4. yüzyılda inşa edildi.
16. yüzyılda yeniden inşa edilen bazilika, freskler, mermer heykeller ve Vatikan’ın her köşesinde bulunan diğer birçok karmaşık detay, onu Hıristiyanlık dünyasının kalbine doğru büyüleyici bir yolculuk haline getiriyor.
7. Akropolis, Yunanistan
Yunanistan‘da Atina kentine bakan bir tepenin üzerinde yer alan Akropolis ve bitişik anıtlar, MÖ 5. yüzyılda Eski Yunanlılar tarafından yaptırılmış. Bugün bu tarihi medeniyetin önemli mirasının sembolleri: Demokrasi, felsefe ve düşünce özgürlüğü.
8. Mont Saint Michel, Fransa
Mont Saint Michel, Fransa‘nın Normandiya bölgesinde bulunan bir ada komünü. Adanın üstüne oturan manastır, 12. yüzyılda Normandiya Dükü tarafından yaptırılmış. Ada, 8. yüzyıldan bu yana önemli bir stratejik konumda yer alıyor.
9. Brugge, Belçika
Kuzey’in Venedik’i’ olarak adlandırılan Brugge, mükemmel Gotik mimarisi ve şehrin içinden geçen karmaşık kanal sistemi ile Belçika’nın turizm cenneti.
Brugge, Geç Orta Çağ ve Rönesans boyunca, Jan van Eyck ve Hans Memling gibi büyük sanatçılara ev sahipliği yapan önemli bir kültür ve sanat merkezi idi.
10. Euphrasian Bazilikası Piskoposluk Kompleksi, Poreč, Hırvatistan
Tarihi geçmişinin 4. yüzyıla kadar uzandığı düşünülen bu güzel korunmuş bazilika, atriyum, vaftizhane ve piskoposluk sarayı kompleksi bugün hala ayakta kalan türlerinin en seçkin örneği. Özellikle Euphrasian Bazilikası, o zamanki bölgeye özgü olan Akdeniz Bizans mimarisiyle dikkat çekiyor.
11. Nessebar Antik Kenti, Bulgaristan
Karadeniz’deki kayalık bir arazide bulunan Nessebar Antik Kenti, son 3 bin yıl boyunca korumuş. Nessebar, MÖ 6. yüzyılda bir akropol, agora inşa eden ve sömürgelerini savunmak için surlarla örülen Yunanlıların yaşadığı bir bölge. Orta Çağ boyunca, bir Hıristiyan ibadet yeri haline gelen şehirde Bizans kilisesi bulunuyor.
12. Alberobello, İtalya
İtalya‘nın Puglia bölgesinde bulunan Alberobello kasabası dikkat çekici bir mimariye sahip. Konik çatılı bu küçük evler, tarih öncesi zamanlardan beri Puglia’da kullanılan bir teknik olan kireçtaşlarından yapılmış. Bu yapılar, 18. ve 19. yüzyıllar boyunca tarım işçileri tarafından ev olarak kullanılmış.
13. Köln Katedrali, Almanya
Kuzey Avrupa’nın en büyük Gotik katedrali olan Köln Katedrali ilk olarak 13. ve 15. yüzyıllar arasında inşa edildi, ardından 1880’de bitinceye kadar yıllarca inşa halinde kaldı. Katedralin tasarımı ve içerdiği değerli sanat eserlerinden bazılarının tarihi 10. yüzyıla kadar uzanıyor.
14. Valetta, Malta
Malta adasındaki iki büyük Akdeniz limanı arasında yer alan Valletta şehri, Malta Kuşatması’ndan sonra 16. yüzyılda kuruldu. Aziz John Şövalyeleri, Rönesans ideallerinin bir düzenlemesi olarak kent düzenini tasarladı ve bugün toplamda 320 adet olan orijinal bina ve anıtlar hala bozulmamış durumda.
Bayılıyorum tarih kokan şehirlere. Hikayeleri her seferinde reelkarnasyon yaşamama neden oluyor.