Üniversite öğrencisi Mücahit Muğlu, fotoğrafçılıkta kapalı alandan doğaya yöneldi. Doğa fotoğrafları çekmek için Türkiye’nin ve dünyanın farklı rotalarına seyahat eden Muğlu, seyahat etmeye bir yerden başlayın önerisinde bulunuyor.
Doğa fotoğrafçılığı alanına yoğunlaşan ve bu alanda çekim yapmak için seyahatler planlayan Mücahit Muğlu, 23 yaşında bir üniversite öğrencisi. Kendini görsel öykü anlatıcısı olarak ifade eden Muğlu’nun en büyük amacı çektiği fotoğraflara bakan kişilerin kendini o karenin içinde hissetmesi.
Seni çok kısa tanımak istesek?
Ben Mücahit Muğlu, 23 yaşında bir üniversite öğrencisiyim. Doğa ve seyahat fotoğrafçılığı yapıyorum. Çektiğim fotoğrafları Instagram hesabım olan @mucahitmuglu üzerinden paylaşıyorum. Aynı zamanda Yol Öyküleri adlı blogumda gezdiğim yerleri yazmaktayım. Elime bir fotoğraf makinesi alıp yeni yerler keşfetmek beni en çok heyecanlandıran şeylerin başında geliyor.
Fotoğraf tutkusu hobiden daha öteye nasıl geçti?
Genellikle fotoğrafçılığa hobi olarak başlanır ama ben tam tersi şekilde okulda konferans fotoğrafçılığı yaparak fotoğrafçılığa başladım. Üniversitede çalıştığım bu süreçte bana verilen makineyle pratik yaparak fotoğrafçılığın teknik kısmını kavradım. Kapalı alanda yaptığım çekimlerden bir süre sonra sıkıldım ve kendimi sokağa attım. Uzunca bir süre boyunca sokakta karşılaştığım ilginç anları fotoğraflamaya başladım. Daha sonra yaptığım kamplar ile doğada geçirdiğim zaman artınca, çektiğim fotoğraflarda tabiattan ilham aldım. Şu an tamamen doğa fotoğrafçılığına odaklandım ve kendimi bu alanda geliştirmeye çalışıyorum.
Kendini görsel öykü anlatıcısı olarak ifade ediyorsun bu tanımı biraz açar mısın?
Fotoğraflarıma uzun yazılar yazmaktan kaçınıyorum. Açıklamayı oldukça kısa tutup çektiğim fotoğrafın izleyiciye kelimeleri kullanmadan bir öykü anlatmasını hedefliyorum. Fotoğrafı düzenleme şeklimden tutun da fotoğrafı çektiğim hava durumuna kadar dikkat ederim. İzleyiciye doğru hisleri ve mesajı iletebilmek için her detay önemli. Benim genellikle kıstas aldığım şey; fotoğrafı gören kişinin o an kendini fotoğraf karesinde hissetmesi. Zaten bu duyguyu hissettirebilirsem izleyici ile aynı dilden konuşmaya başlıyoruz.
Önümüzdeki dönemde hedeflerin neler?
İçerik üretimi olarak fotoğraftan ziyade yazı ve videoya da ağırlık vermek istiyorum. Yapacağım gezileri projelendirerek daha kaliteli içerikler üretmeyi düşünüyorum. Yoldayken yazdığım öykülerimi öncelikle bloga aktarıp, daha sonra basmak gibi bir düşüncem de var.
[button color=”” size=”” type=”square” target=”” link=””]
En’leri & İlk’leri
En sevdiği yurt içi destinasyon: Rize, Artvin
En sevdiği yurt dışı destinasyon: Norveç
İlk yurt dışı seyahati yaptığı yer: Sırbistan
Şu an bileti olsa gideceği ilk yer: Yeni Zelanda
En son seyahat ettiği yer: Bozcaada
[/button]Fotoğraf çekimlerinde yaşadığın en ilginç ve unutamadığın bir anı paylaşabilir misin?
Karadeniz turu yaparken yaşadığım şu anı hala aklımdan çıkmadı. Rize’deki Avusor Yaylası’na yoğun sisli bir akşamda, bizi yol üstünden alan bir kamyonun kasasında vardık. Bulduğumuz ilk düzlüğe çadırı kurup; yolun verdiği yorgunlukla erkenden uyuduk. Gecenin ortasında soğuktan titreyerek uyandım ve dışarıda hava nasıl bakmak istedim. Çadırın fermuarını biraz indirdim ki karşımda koskoca Kaçkarlar ve tepemde inanılmaz parlak bir dolunay. O sisli akşamdan sonra bu görüntüyü görünce, bağırarak yan çadırda uyuyan arkadaşımı uyandırdım. Hemen kamerayı alıp çadırdan yalınayak bir vaziyette çıktık. Arkadaşım kayanın üstüne geçti, ben de bir taşın üzerine makineyi koyup uzun pozlamaya aldım. Sonra arkadaşıma dönüp; şimdi sıra bende gel sen de beni çek dedim. Bu sefer ben kayaya geçtim; arkadaşım makinenin tuşuna basar basmaz, 50 metre ileriden 4 tane çoban köpeğini havlayarak bize doğru koşmaya başladı. O karanlıkta böyle bir görüntüyü görmek hoş bir durum değil tabii. Aynı anda koşup çadıra kaçtık. Çadıra dönünce baktım arkadaşın elinde makine yok. Meğer kaçarken makineyi orada bırakmış. Bıraktığımız yere tırsarak geri dönsek de bastıran sis ve yağmur eşliğinde yarım saatten fazla makineyi aradık ve sırılsıklam bir şekilde bulduk. Yaylada çektiğimiz bir fotoğraf arkasında böyle bir anı bıraktı.
Son olarak söylemek istediklerin?
İnsan; bulunduğu mahalleden, şehirden veya ülkeden yola çıkarak bir şekilde keşfetmeye başlamalı. Çok büyük seyahatler planlarken kendi çevremizdeki güzellikleri göz ardı ediyoruz. Şehrin yanı başında duran ormanın derinliklerinde veya zirvesi karlı dağın yamaçlarında bile muhteşem güzellikler saklı. Yalnızca sizin keşfetmenizi bekliyor. Bence fazla düşünmeden; herkes seyahat etmeye ve keşfetmeye bir yerlerden başlamalı. Bu seyahatler dünyanın ücra bir köşesine de olabilir kendi memleketinde bulunan bir doğal güzelliğe de. Önemli olan içimizdeki keşif duygusunu yitirmememiz.
Bayılıyorum güzel fotoğraf çeken ve kendini sevdiği işe adayanlara. Keşfetsek vesilesi ile tutkularını gerçekleştiren insanlarla tanışıyoruz.
Doğayla ilgili fotoğraf ve içerikleri seviyorum. Kendisi de takip ettiğim kadarıyla bu işte gayet başarılı. Yolu açık olsun.