İnsanların eğlenmeye, çılgınca gülmeye, bağırıp çağırıp rahatlamaya, içlerini dökmeye ve yaşamın rutinlerini unutmak için geldikleri bir eğlence parkında çalışmak bir insana ne kadar keyif verebilir?
Birbirinden devasa adrenalin oyuncakları, değişik renklerdeki su kaydırakları, yeme içme mekanları, tiyatro ve gösteri sahneleri 200 dönümlük bir alanın üzerinde Six Flags Fiesta Texas’ta bulunuyor.
Six Flags 1961 yılında ilki açılan ve Amerika Birleşik Devletleri ile beraber Kanada, Belçika, Hollanda, Almanya ve Fransa’da uzunca bir süre faaliyet gösteren dev eğlence parklarının dünya üzerindeki ilk örneklerinden. Günümüzde Amerika kıtası dışındaki tüm parkları el değiştirerek başka kişi ve kurumlara satılmasına rağmen ABD’de bulunan tema parklarına özellikle yaz aylarında milyonlarca ziyaretçi geliyor. Bu gelen milyonlarca ziyaretçinin bıraktığı para ise akıl almaz boyutlara ulaşıyor.
Türkiye’den her yıl 3 aylığına ayrılan yüzlerce üniversite öğrencisi Teksas’a, Kaliforniya’ya, Maryland’a, New Jersey’e Six Flagslere Work and Travel programı ile çalışmaya gidiyor. Ride operating olarak adı geçen kemer bağlama, ziyaretçileri oyuncaklara bindirme, oyuncakları çalıştırma gibi iş tanımlarının yanı sıra havuzlarda cankurtaran ve yemek satılan mekanlarda aşçılık ya da kasiyerlik gibi görevlerle de çalışmak mümkün Six Flags’lerde…
San Antonio’nun o boğucu sıcağında haftanın en az 5 günü sabahın 7’sinde bindiğim belediye otobüsüyle gittiğim Six Flags, eğlence parkında çalışmanın ne derece irade istediğini gösteriyordu bana. Eğlenmeye gelip, kahkaha ve çığlıklarla sağda solda dolaşan onca “müşteriye” karınları acıktığında geldikleri Old Blue’s adlı Barbekü dükkanında bir porsiyonla doymayacakları 10 çeşit yemeği hazırlamaya koyuluyordum her sabah.
Obezite tanısıyla sarsılan ancak hayatlarını yaşamaktan bir adım dahi geride kalmayan Latin ırkın doymak bilmeyen bünyelerine bir gün önceden hazırladığım tepsi tepsi tavuklar, hindiler, briskitler (Angus ya da domuzdan yapılan ince dilimlenmiş dönere benzeyen barbekü et) , domuz sosisleri, kovboy tarzı fasulyeler, mısırlar, patates salataları ve onca çeşit tatlı iki oyuncağa binip dükkanımıza gelenler tarafından adeta yağma ediliyordu. Türkiye’de 10 gramlık minik kaplar içinde hamburgerlerin yanında verilen barbekü sos Amerika’da 30’ar kiloluk büyük plastik kutularda her gün dükkanımıza girer, akşama kadar bu büyük kutulardan en az 2 tanesi sadece bizim dükkanımızda tüketilirdi.
Briskiler
O sıcak günlerde kola makinesinde tüketilen buzlar ise en çok bize işkence olurdu. “Buz bitti” sözcüğünden bir sonraki bağırış “ice pleaseeeee!” olurdu. Müşterilerle ilgilenmekten fenalık geçiren servis elemanları yetişemedikleri müşterilerin bitmek bilmeyen istekleriyle mücadele edemedikleri sırada, içeride her saat başı aynı sırayla 6’şarlı olarak arka arkaya aynı müziklerin çaldığı radyodan gelen müzikleri dinleyerek briskit dilimleyen benden yardım isterlerdi. İki kovaya doldurduğum buzları makinenin tepesinden boşalttığım anda sırada bekleyen azgın kalabalık kağıt bardaklarını buzla doldururdu.
Old Blue’s da binbir türlü düşünceyle dolu kafamla işe odaklanmaya çalışarak yaptığım o kilolarca yemeğin kokusu 200 dönümlük eğlence parkımızın her yerinden Amerikalılar ve Meksikalılara çok güzel ve iştah açıcı, Türklere ve bizler gibi çalışmaya gelen yabancı öğrencilere ise mide bulandırıcı mesajıyla yayılırdı. Yemek aralarında sohbetimiz sırasında Old Blue’s’da çalıştığımı öğrenen arkadaşlarım “işin zor, Allah sabır versin” derlerdi.
Sivil yaşamımda işyerim
Six Flags’in Old Blue’s dışındaki en büyük artısı (Oldu Blue’s’u artı olarak saymıyorum) izin günlerimizde parka ücretsiz olarak girebilme imkanımızdı. Bu imkandan Amerika’ya ilk geldiğimiz günlerde sıkça yararlandıktan sonra günden güne artan park nefretimiz sayesinde başka alternatiflerle beraber yararlanmaz olduk. Zaten iki-üç defa geldikten sonra parktaki tüm oyuncakları keşfedip hevesimizi almıştık.
Belirli bir sabit tutar karşılığında girişi mümkün olan parkımız dört ana bölgedeki oyuncakları, yeme-içme mekanları ve su parkıyla hizmet veriyor. Yaz aylarında en çok yoğunlaşan günlerde, bir günde parka giriş yapan kişi sayısının 75 binleri bulduğu ifade ediliyor. Bu sayıda ziyaretçinin olduğu günlerde çalışanların halini tahmin bile edemezsiniz. Tonlarca et, tonlarca sıvı içecek şurubu, binlerce kağıt bardak, binlerce plastik çatal, bıçak ve ortaya çıkan çöpler. Gerçi ABD ekonomisinin tüketim üzerine endeksli bir yapıda olduğunu burada birebir gözlemlemek mümkündü ancak bu derece tüketime endekslenmiş insanların her birini sınırları belli bir alana topladığınızda ortaya kötü görüntüler çıkabiliyor.
Superman Ride’ı
Looney Tunes’un çizgi karakterlerinin belirli saatlerde ortaya çıktığı meydan parkın ana girişinde yolu ikiye ayırıyor. Su parkına giden sağ tarafta ünlü çizgi kahramanların isimlerini almış oyuncaklar var. Bütün parkı dolaşabilmenize imkan tanıyan tren ise parkta nerede ne var sorusuna yanıt vermenizi kolaylaştırıyor. Bugs Bunny, Superman, Big Spin, Scream, Gully Washer, Power Surge, Motorama, Goliath, Boomerang gibi isimler verilen oyuncaklar birer tasarım harikası. Dekorları ve tasarımları ile kendine has bir mimaride bir yaşam merkezine girdiğinizi hissettiğiniz eğlence parkı her sabah tüm oyuncakların tek tek kontrol edilmesiyle de Amerikalıların güvenliğe verdikleri önemi gösteriyor. Bizim lunaparklarımızda bulunan ufo, radar, kamikaze gibi oyuncakların binbir kat adrenalin yüklü ve akıl almaz versiyonlarının yer aldığı parktaki en büyük his güven duygusu. Oyuncakların ne kadar güvenli olduğunu anladığınız andan itibaren en kötü görünenlere dahi binebilme cesaretine sahip oluyorsunuz. Benim gibi “hayatta binmem, ödüm patlar” anlayışına sahip olan birini bile teşvik eden bu oyuncakların en akla yatan özelliği bu zaten.
Goliath Ride’ı
Renkli, eğlenceli ve heyecanlı eğlence parkında birkaç gün üst üste bulunarak tüm oyuncak ve fırsatları deneyimlemek burada çalışmadan yapıldığında mükemmel bir tat bırakır zihinde. Ancak çalışmak ve çalıştığın yerle beraber kafana yerleşen o görüntü eğlenceyi bile doya doya yaşamanıza engel oluyor.
Amerika’nın çok güvenli bu eğlence parklarını %100 tavsiye ediyorum. Bir gününüzü ayırarak eğlenmenin tadını çıkarın, ara sıra orada çalışanların yüzündeki gülümsemeleri de değerlendirmeye çalışarak beni hatırlayın.