Erdemli İnsanların Ülkesi Vietnam

Erdemli insanların ülkesidir Vietnam, her eli öpülesi insanının sizi kendine hayran bıraktığında bu gerçeğin ayırdına vardığınız… Bir de buna nefes kesen doğasını ve birbirinden leziz yemeklerini eklediğinizde gitmek için neyi bekliyoruz dedirtir. Vardığınızda sizin de ağzınızdan aynı kelimeler dökülecek: Bunca yıldır neden gelmemişiz bu güzelim topraklara?

Vietnam diğer Asya ülkelerine nazaran pek farklı bir ülke. Karşımıza çıkan nadir sosyalist ülkelerden biri, pasaportunuzdaki vizenizde büyük harflerle mesajı en baştan verirler: Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti …. Burada insanların dur durak bilmeden çalıştığını görürsünüz, en başta kadınlar olmak üzere. Bunu Hanoi’de havaalanından çıktığınız anda farkedersiniz,  bu ülkenin erkekleri nerede yahu dedirtecek kadar çok çalışır kadınlar.

Erdemli İnsanların Ülkesi Vietnam

Vietnamlı erkekler yaygın olarak fabrikalarda çalıştığı için ülkenin hemen hemen tarımsal bütün ihtiyaçları kadınların özverisiyle sağlanıyor.Havaalanından çıkar çıkmaz alabildiğine uzanan yemyeşil pirinç tarlaları arasında Vietnam’ın simgeleşmiş huni şeklindeki şapkaları başlarında olan kadınlar görürsünüz, yahut bisikletlerinin ya da motosikletlerinin üzerinde işlerine koşuşturan insanlar.

Başkent Hanoi’nin merkezine vardığınızda ise motosikletliler onlardan binlere ulaşır. Vietnam’da arabadan çok motosiklet vardır. Yasalar gereği hemen hemen her binada sarılı kırmızı sosyalist Vietnem bayrağı dalgalanır… Sebebi tam bilinmemekle beraber sosyalist değerleri korumak adına devlet olgusunun güçlü tutulması için olduğunu düşünmek mantıksız değil. Başkentte dahi çok turiste rastlamayacağınız bir ülke, bu durum da ülkeyi daha bir iştahla ve huzurla gezmenize olanak tanıyor, Tayland’da üstünüze üstünüze gelen binlerce turist burada yok. Gerçek maceracılar ve gezginlerin uğrak noktası bu güzeller güzeli ülke, keşfedilmeyi bekleyen!

Huzur içinde aylarca vakit geçirilebilecek bir ülke olan Vietnam için zamanı kısıtlılara bir haftalık pek keyifli bir program sunmakta bundan sonraki satırlar, şimdiden iyi yolculuklar!

Hanoi

Kırsalla kentin iyi ki nerede ayrıldığı pek de belli olmayan şimdiki başkenti, yemyeşil.  Daha önce, savaş yıllarında, kuzey-güney diye ikiye ayrılan ülkenin Kuzey’deki başkenti iken 1976’ta kuzey-güney ayrımının sona ermesiyle bütün ülkenin başkenti ilan edildi. Bugün yaklaşık 6.5 milyon nüfuslu Hanoi çok huzurlu geçecek bir tatilin ideal başlangıç noktası. Hoan Kiem Gölü tüm sakinliğiyle Vietnam’ın huzur veren karakterine katkıda bulunur. Gölün etrafında gezintiye çıktığınızda şehrin en tarihi noktalarına uğramış olursunuz. Bunlardan biri kısa sürede karşınıza çıkacak olan 1070 yılında inşa edilmiş Konfüçyüs Tapınağı’dır. Burası aynı zamanda Vietnam’ın kurulan ilk ulusal üniversitesidir. Tabii ki bu tapınağa giderken Hanoi’nin simgesi haline gelen ve kışkırtıcı rengiyle size gülümseyen the Huc Köprüsü’nün üzerinden elbette geçecek ve gölün ortasında efsanelere konu olmuş Kaplumbağa Kalesi’ni göreceksiniz.

Old Quarter’da Vietnam’ın  dünyaca çok bilinmeyen ama oldukça  enfes kahvelerinden mutlaka içilmeli. Karnınız acıktığında mutlaka ve mutlaka Cha Ca Thang Long adlı lokantaya gitmeli,  masada kendi pişirdiğiniz balığınızı, yanında fıstık ve pek değişik soslarla taçlandırdığınız pilavınızı yemelisiniz. Vietnam’dan spring roll yemeden dönmek de büyük bir hata olur. Hemen hemen hangi lokantaya giderseniz gidin belki de yemeklerin sizi hayal kırıklığına uğratmayacaği tek ülke Vietnam olabilir.

Ha Long Körfezi

Birbirinden güzel yemeklerin ve şehrin büyüleyen güzelliğinden başka bir güzelliğe yola çıkma vakti şimdi. Bu seferki bir doğa harikası, bir UNESCO mirası, burası eşsiz güzelliğiyle Ha Long Bay Körfezi. Hanoi’de erken saatte başlayan ve sabırsız geçen 3 saatlik bir yolculuğun ardından Ha Long  Körfezi’nin limanından küçük tekneler sizi muhteşem bir cruise gemisine götürmek üzere yol alacak. Kısa sürede belki de dünyanın en güleryüzlü insanları olan Vietnamlı gemi tayfası sizi o muhteşem geminin üzerinde el sallayarak karşılıyor olacak. Koşarak atlayacaksınız gemiye ve gezinizin en keyifli olacağını düşündüğünüz bölümü başlayacak.

Macera başladı… Etrafınızda alabildiğine uzanan deniz eşliğinde, birbirinden ilginç biçimde şekil almış yüzlerce kireç taşı kayalıkları arasından cruise geminiz ile yol alıyorsunuz. Etrafta gürültü yok, sadece güneş,  Ha Long manzarası, cruise geminiz ve siz varsınız. Usulca ilerliyorsunuz, zaman zaman dünyadan soyutlandığınızı ve başka bir evrende, cennetten bir köşede soluk aldığınızı hissediyorsunuz. Körfezin içine doğru ilerledikçe güneş size eşlik ediyor.  Güneş batımında ise deniz ürünleriyle bezenmiş enfes bir ziyafet çekiyorsunuz ve nefes kesen doğayı dinliyorsunuz.

Uyandığında geminiz sizi belki de dünyanın en değişik yerleşim yerlerinden birine götürüyor. Rotanız  yüzen balıkçı kasabalarına çevrili. Evet evet, geminizin yanaşamadığı, kayıklarla ulaşabileceğiniz ve üzerinde 10, bilemediniz en fazla 15 kişinin yaşadığı yüzen balıkçı kasabalarına doğru yelken alıyorsunuz. Yüzen 3 adet ev, 3-5 öğrencilik kutu şeklinde bir ilkokul  ve etrafı küçük kayıkçı tekneleri ile çevrili yüzen kasabalar yapmışlar Vietnamlılar. Kasaba sakinleri geçimlerini tamamen balıkçılıkla sağlıyorlarmış.

Günlük pirinç, şeker gibi temel ihtiyaçları gelen gemilerden temin etseler de genelde ana öğünleri haliyle balık. Kahvaltı etme alışkanlığı pek olmayan küçük kasabanın sakinleri öğlene doğru güne balık ile başlayıp akşam yeniden balık ile günlerini sonlandırmaktalarmış. Yalnızca kayıklarla ulaşılabilen bu balıkçı kasabalarına sizi küreçleriyle götürmek isteyen kişi 70 yaşında dünyalar tatlısı bir nine olursa sakın şaşırmayın. Vietnam’ın çalışkan kadınlarına hep şahit olacaksınız.

Yen Duc Köyü

Vietnam öyle bir ülke ki tam en güzel bölümü bitti diye hayıflanırken gittikçe daha güzeline ulaşıyorsunuz. İki günlük rüya gibi tekne turunun ardından sonra daha güzel ne olabilir ki sorusunun cevabı ufacık bir ayrıntıda gizli ve bu ayrıntıyı diğer gezginlerle paylaşmak her gezginin elbette ki boynunun borcu. Pek övdüğümüz Indochina Junk’un (cruise turu sağlayan onlarca firma içerisinde en kalitelisi) aslında neredeyse hemen hemen hiçkimsenin seçmediği bir paket turu mevcutmuş, o da Ha long Körfezi sonrasında kimsenin uğramadığı cennetten bir  köşe olan Yen Duc Köy’ünde köy hayatı deneyimiymiş.

Öyküsü de pek ilginç: Indochine Junk’un sahibi meşhur bir işadamı imiş ve bu köy onun memleketiymiş, zengin olup yerini yurdunu unutulanlardan olmamaya yemin etmiş ve bu turu kendi köyünü tanıtmak ve orada yaşayan tam 20 kadına iş istihdamı yaratmak için tasarlamış.

Didik didik arasanız bulamayacağınız harkülade bir deneyim; etrafınız dünyanın en mütevazi ve iyiliksever kadınları ile çevrili, bu küçük kasabadaki tek turistsiniz ve çok ama çok değerlisiniz. Parada pulda gözü olmayan, köyümüze çok uzaklardan misafir geldi diye sizi mutlu etmek için çırpınan pek muhterem kadınlar sizi krallar ve kraliçeler gibi ağırlıyor, içinizi hep burada kalsam hissi kaplıyor ve üstelik bulunduğunuz köy google maps’te bile yer almıyor! İşte yeryüzündeki saklı cennet tam da burada bulunuyor!

Tur, enfes tur köy hayatını tanıtmak üzerine kurulu. Dolayısıyla, bir köylünün yerini alıyor ve onun bu saklı kasabada yaptığı işleri yapıyor, köylülerle sohbet ediyor ve gerçek Vietnam kırsal hayatını yaşama şansına erişiyorsunuz. Pirinç tarlalarında dolaşıyor, tropikal meyveler ve sebzeler ekiyorsunuz toprağa. Ektiğiniz tropik meyve ve sebzelerden yiyorsunuz daha sonra.

Köyün çamur gölünde balık yakalıyor, akşama yakaladığınız balıkları yiyorsunuz. Bisikletle köyü dolaşıyor, pazara uğruyor ve akşam yemeği için malzemeler alıyorsunuz. Pazardaki kadınlarla sohbet ediyorsunuz, teninizin ne kadar beyaz olduğundan, ne kadar güzel olduğunuzdan bahsedip kıkırdaşıyorlar. Kocası vefat etmiş yaşlı teyzenin evine uğruyorsunuz, önünde dünya kadar bambu var, süpürge yaparak geçimini sağladığı.

Tapınaklarından, büyüleyici doğasından, enfes yemeklerinden de öte başka bir güzellik barındırıyor bu topraklar…O da insanlar, turiste para kaynağı olarak değil, evine gelmiş misafir gibi davranan mahçup insanlar… Ülkelerini tanımak istediğin için sana minnet duyan insanlar, canla başla kendini çalışmaya adamış ve kendine yeten insanlar, kendine yetebilmeyi dünyanın en büyük lüksü sayan insanlar, hep ama hep gülümseyen insanlar…

Evet, en güzel insanlar bunlar, dünyanın haritada bile yeri olmayan saklı cennetinden dünyaya sunulan en erdemli insanlar… Yazar: Övgü Uluçay

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You might also like