Safranbolu’da ki kısa süreli şokun ardından Kastamonu yollarına düştük. Kastamonu başta adıyla enteresan bir yer izlenimi veriyor. Yıllar önce Batı Karadeniz tatili yaptığımızda çok merak ediyordum, ancak o zaman ki şartlar yolumuzu Kastamonu’ya çevirmemişti.
Aslında Kastamonu ile ilgili ilginç bir de anım var belki de bu şehir ondan bana çekici geliyordur.
2007 yılının Ocak ayında birkaç yabancı arkadaşımın daveti üzerine Belçika’ya gitmiştim. Yemek yemek için gittiğimiz bir Çin Lokantasında tesadüfen tanıştığımız Belçikalı vatandaş söz arasında nereli olduğumu sormuştu. Birkaç tahmininde yanılınca Türk olduğumu söylemiştim. Oldukça şaşırdı haliyle… O’nun gözünde Türkler esmer, bıyıklı ve genelde ellerinde tespih taşıyan kişilerdi. Belçika’da çevreye baktığımızda da pek de haksız sayılmazdı. Kastamonu’ya lafı nasıl taşıyacağımı merak ediyorsunuz eminim…
Türklük ve Türkiye’den konu açılınca Pascal (karşılaştığımız Belçikalı) yıllar önce Türkiye’ye geldiğini söyledi. Türkiye’de nereye geldin diye sorduğumda ise “Kastamonu” dedi. Hayret dedim, ben bile gitmedim Kastamonu’ya; sen niçin gittin?
“Burada liseyi mobilya ve ağaç işleri ilgili okulda okudum. Belçika hükümeti bizi bu işin en iyi yapıldığı yerlerden birine Kastamonu’ya burslu olarak gönderdi.”
Bu sözün üstüne Türkiye’deki meslek liseleri geldi aklıma; eleştirmeye başlarsak çıkamayız işin içinden.
KASTAMONU (ŞEHİR MERKEZİ)
Kastamonu’ya saat 22.30 gibi giriyoruz. Işıl ışıl görüntüsüyle büyülüyor; Kastamonu Kalesi selamlıyor şehre girenleri. Şehir merkezinin ortasından geçen Karaçomak deresi öyle bir ıslah edilmiş ki içi yemyeşil sanki park gibi. Derenin iki yanı çağdaş Avrupa kentlerini andırıyor. Yeni belediye binası birçok büyükşehrinkinden daha heybetli. Asıl kopma noktası Cumhuriyet Meydanı oluyor. Meydandaki düzenleme tüm şehirlere örnek olmalı. Başlıca resmi kurumlar meydan çevresinde sıralanırken meydanın sağ üst çaprazında Saat Kulesi karanlığın içinden bizlere göz kırpıyor. “Şehitler diyarı Kastamonu” sloganı çimlerin üstüne muntazam biçimde iliştirilmiş. Bu kadar etkileneceğimi bilsem bu kente daha önce gelirdim. Işıklandırma muazzam, birbirinden farklı tonlarda bir görsel şölen yaşatıyor. Anıtın çevresinde biraz dolaştıktan sonra yemek yiyecek yer arıyoruz. Talihsiz bir seçimle zevksiz bir yere gittiğimizi anladığımızda her şey için geç kalmış oluyoruz
BELEDİYE ETKİSİ
Aklımda Kastamonu ve belediye başkanı var, karşıma çıksa bir İzmirli olarak elini sıkıp tebrik ederim diye içimden geçmiyor değil. Gerçekten belediyecilik namına çok işler yapmış gibi görünüyor. Kente ilk defa gelen birini etkilemek bu kadar kolay değil. Kentin tek eksiği yol, yer yön tabelaları. İnebolu istikametine gideceğiz ama tabelalar bizi yönlendiremiyor. Aynı yola iki defa giriyoruz. Sonunda çabalayıp yolu buluyoruz.
AYNI HİKAYE -YOL ÇALIŞMALARI-
Bu noktaya gelene dek Karadeniz’in hemen hemen her yerinde yol çalışmalarına rastlamıştık. Ancak Kastamonu İnebolu karayolunda Küre ilçesine gelene kadar resmen eziyet yaşıyoruz. Benzer eziyeti Bolu Abant’ta 20 km. kadar yaşamıştık. Bu kez 63 km. boyunca aralıksız yol çalışması, asfalt adına bir şey kalmamış. Yol üzerinde bir tane bile benzin istasyonu yok, sanırım pek işlek bir yol değil. Göz önüne getiremeyenler için Kastamonu şehir merkezinde deniz yok. Denizden yükseklik yaklaşık 800 metre kadar.
Kastamonu’nun Karadeniz sahiline yani şehrin en kuzeyinde İnebolu ilçesine gidiyoruz. Yol o kadar kötü ki… Bu coğrafi şartlarda yöre insanının yerinde olmak istemezdim.
KÜRE
Küre ilçesine yaklaşıyoruz. Bir yanımızda vadiler ve uçurum diğer yanımızda sarp kayalıklar ve orman. Karanlıkta dua etmeye başlıyorum. Farlarımızdan biri yanmıyor. İzmir’in sıcağından sonra ilk kez camları sıkı sıkı kapatıyoruz. Dışarısı o derece soğuk. 50 metre ilerleyemeden bir keskin viraj daha. Dikkatsizliğe tahammül yok. Sürekli konuşuyorum, gözlerimiz kapanmasın da şu yoldan kurtulalım diye. Meşhur Küre Dağlarını ancak coğrafya derslerinde duymuş olanlar burayı uygulamalı olarak görmeli, eşsiz doğa ve genzinizi dolduracak bir parça oksijen için soğukta donmayı göze alıp camınızı aralarsınız. Keskin virajlardan dolayı 30 km. hızı arttırmak mümkün değil…
Nihayet binbir güçlükle o çalışma yapılan yolu geçiyoruz. Küre ilçesindeyiz. Yolumuz İnebolu’ya doğru devam edecek. Yani 30 km. kaldı. Kısmen daha iyi şartlardaki yola girince derin bir soluk alıyoruz. Saatler geceyarısını çoktan geçmiş durumda. İnebolu’da duraklayalım gün ışığı ile beraber farımızı değiştirip yola devam edelim diyoruz.
İNEBOLU
Belediye başkanlığının tam karşısında deniz kıyısında arabamızı durdurup; araba içinde uykuya dalıyoruz. İnebolu ile beraber Cide, Doğanyurt, Bozkurt, Abana, Çatalzeytin olmak üzere 6 ilçe Kastamonu ilinin kıyı şeridinde yer alıyor.
Saat 7 gibi tekrar uyanıyoruz. Her yerimiz ağrıyor. İlk iş farı değiştirmek. Oto elektrikçisi ararken pazara denk geliyoruz. Ortalık tam bir şenlik alanı. Annem dayanamayıp girmek istiyor. Arabanın farını değiştirdikten sonra pazara da uğruyoruz.
İlçenin en büyük sorunu sağlık! Cerrahı olmayan hastanesinde sık sık yaşanan trafik kazalarının ardından yaralılar Kastamonu’ya 93 km öteye sevk ediliyorlarmış. Düz ovadan gidilmediği için oldukça zorlu bir güzergah. Bir an önce çözülmesi gereken bu sorun ilçede gündemi meşgul ediyor.
İSTİKLAL MADALYALI İLÇE
İnebolu Türkiye Cumhuriyeti tarihi açısından simge yerlerden biri.
Kurtuluş Savaşı sırasında silah, cephane ve mühimmat Anadolu’ya İnebolu üzerinden ulaştırılmış. O dönemde İnebolu cepheye uzanan en yakın liman şehriymiş. 9 Haziran 1921’de Yunan savaş gemileri Panter ve Kalkış İnebolu’ya gelmiş, silah ve cephanelerin teslimini istemiş, verilmeyince de İnebolu’yu bombalamışlar. Aynı torpidolar 30 Temmuz 1921’de tekrar gelerek İnebolu’ya 3 mermi daha atmışlardır; fakat karşılaştıkları imanlı, azimli savunma ve mücadele karşısında karaya çıkamadan geri dönmüşlerdir. İlçe Merkezi düşman işgaline uğramamasına rağmen İnebolulular çok kayıp vermişlerdir. İnebolu’nun vatansever halkı ve kayıkçısı Yunanlılara karşı yiğitlik destanları yazmıştır. İstiklal Savaşı kapısı olan İnebolu; bombardıman sonrasında durmamış. Gemiler dolusu cephaneler gelmiş; kayıklarla boşaltıldıktan sonra, kutsal emanetler elden ele gıcırdayan kağnılarla; İnebolu, Küre, Seydiler, Kastamonu yolu ile Ankara’ya Mustafa Kemal’in ordusuna yetiştirilmiş.
Benim şikayet ettiğim 90 km’lik yolu bırakın bundan 80 yıl öncesinin şartlarında Kastamonu’yu da aşarak Ankara’ya gitmişler. Bizler birazda acımasızız sanırım.
Mustafa Kemal cephede, “Gözüm Sakarya’da, Dumlupınar’da, Kulağım İnebolu’da” diyerek İnebolu’ya önem vermiş ve İnebolu’nun bu destansı mücadelesi 11 Şubat 1924 tarihinde TBMM’nin çıkarttığı 66 Numaralı Kanunla “Beyaz Şeritli” istiklal madalyası ile ödüllendirilmiştir. Güneyde Antep’in aldığı madalya kuzeyde İnebolu’ya verilmiş.
Atatürk 23 Ağustos 1925’te Kastamonu’ya gelmiş. Burada İnebolu heyetini kabul etmiş ve yapılan davet üzerine 25 Ağustos 1925 Salı günü saat 11.00’de Kastamonu’dan İnebolu’ya hareket etmiş.
27 Ağustos 1925 Perşembe günü İnebolu Türk Ocağında Tarihi Şapka Nutkunu söylemiştir.
Atatürk’ün İnebolu’ya bir gün için gelip 3 gün onurlandırdığı Şapka ve Kıyafet Devrimi’nin ilk Nutkunu söylediği “BU SERPUŞUN İSMİNE ŞAPKA DENİR” dediği 25–28 Ağustos tarihleri arasında her yıl törenler düzenleniyormuş İnebolu’da.
YEREL SEÇİM NOTLARI
Kastamonu: Bu kadar etkilendikten sonra kısa bir araştırma yapmadan da olmaz. Kentin MHP’li belediye başkanı Turhan Topçuoğlu AKP’ye rağmen açık ara birinci. Halk bu kadar sevdiği bir belediye başkanını kaybetmek istemez. İki dönemdir de belediye başkanı. Ondan öncesi de genelde MHP lehine gitmiş. Topçuoğlu, Kastamonu’yu çağdaş bir kent yapmış. Milletvekili mi olur yoksa üçüncü kez belediye başkanlığına talip mi olur bilmem. MHP Kastamonu merkezde her şartta başkanlığı alır.
AKP, DP gibi partiler ise birleştirilmiş adaylarla belki…
Küre: Kastamonu’nun küçük ilçelerinden Küre’de 2200 seçmen var. Bir önceki seçimde ANAP zaferle ayrılmış. Burada fazla bir şey söylemek mümkün değil. Aday önemli, parti ikinci sırada geliyor. ANAP 684, AKP 590 ve CHP 434 oy almış. Aday tanıdık olursa partinin önemi kalmaz.
İnebolu: AKP’li İnebolu belediyesinin 2004 seçimlerinde karşısına bağımsız aday çıkmış AKP %56, bağımsız %35 oy almış. CHP’nin adı ve adayı yok. İnebolu’da sol partilerde ve MHP’de ses yok. AKP ya da ilçenin tanıdığı bağımsız aday seçimi götürür diye düşünüyorum.