Herkesin güneye akın akın gittiği sıcak Ağustos günlerinde İzmir sıcağından bunalan birisi olarak Karadeniz’e yolculuk yapma fikri daha cazip geldi. Zaten tatil dediğimiz bizi bunaltmayacak, dinlendirecek ve farklı güzellikleri yaşatacak bir öğe olmalı diye düşünüyordum.
İzmir’de 40 derecede yanarken kalkıp Antalya’nın daha da nemli havasına karışmak pek de akıllıca olmazdı.
DÜZCE
İstanbul’daki kişisel bir işimi hallettikten sonra Kocaeli ve Adapazarı’nı geçip Düzce ili sınırlarına girmiş bulundum. Merkez ilçesi haricinde 7 ilçesi daha bulunan Düzce yaklaşık 350 binlik nüfusu ile daha önce ilçesi konumunda olduğu Bolu’dan daha kalabalık.
2006 yılında Bolu İzzet Baysal Üniversitesi’ne bağlı birimlerin Düzce Üniversitesi adını alarak ayrılmasıyla kente gelecek öğrenci sayısında da artışlar meydana gelmiş.
Tipik muhafazakar kent görünümündeki Düzce’de belediye AKP’li.
Depremden sonra il olan ve teşvik yasası ile batıda teşvik alan tek il olma özelliğini taşıyan kent yatırımcılarında dikkatini çekiyor. İstanbul ve Ankara’ya eşit mesafelerde ve her iki ilinde geçiş noktasında yer aldığından dolayı Marmara Bölgesi’nde bir zamanlar Tekirdağ’dan başlayıp Gebze’ye dek uzanan sanayi artık Adapazarı’nı da geçip Düzce’ye ulaşmış.
Karayolu yük taşımacılığında oldukça gelişmiş bir kent. Tır taşımacılığında önemli şirketlere ev sahipliği yapıyor.
KAYNAŞLI
Kaynaşlı ilçesi Düzce Bolu karayolu üzerinde kalan sakin güzel bir yerleşim yeri.
Okuldan arkadaşımın Kaynaşlılı olması sebebiyle Batı Karadeniz’de şehir merkezine girdiğim ilk ilçe Kaynaşlı oluyor. Depremde ilçede ayakta kalan yapı olmadığı herkes tarafından dile getirilirken; ilçe depremden sonra adeta yeniden doğmuş.
Efdal Altundal ilçenin AKP’li belediye başkanı. Köyleriyle beraber 21 bin civarında nüfusa sahip olan ilçede hemen hemen herkes birbirini tanıyor.
Okul arkadaşıma telefonunun kapalı olması sebebiyle ulaşamadığımdan dolayı ilçe merkezinde bir kahvehaneye giriyorum. Kahvehanede soyadını söylediğim an “direkten sonraki ilk sola dön soldan ikinci ev” diyorlar. İzmir’de komşularımızın ismini bilmediğimizden dolayı ilginç geliyor biraz.
KARŞILAŞMA ANI
Ozanların evini tarif üzerine bulduktan sonra; arabayı yanaştırıp kapıyı çalıyorum. İki katlı evin tüm zillerine basmak suretiyle kim var kim yok rahatsız edeceğim. Uzaktan geldim ya olsun o kadar. Kapı otomatına basıldığı için içeriye giriyorum ve yavaşça yukarı çıkıyorum. Annem yaşında bir bayan.
“Merhaba teyzeceğim Ozan Altundal’ı arıyorum, sınıf arkadaşıyım.”
“Hoşgeldiniz buyurun buyurun lütfen!”
Şeklindeki konuşmadan sonra dışarıda bekleyen ailemi de içeriye çağırıyorum. Bu kadar sıcak ve samimi karşılama etkiliyor insanı ister istemez. İlk defa gördüğümüz birilerine böyle davranmak günümüzde zor biliyoruz ki…
Ozan’ın yaylada yani köyde olduğunu öğreniyorum. O arada Ozan’ın babası Adem Ağabey kahvaltıyı hazırlatıyor hemen yol yorgunuyuz ya. Bu kadar misafirperverlik etkiliyor bizleri. Annem, babam şaşırıyor. Kahvaltı yapıldıktan sonra arabalara atlanıyor. Doğruca Tavak köyüne…
KAYNAŞLI/TAVAK KÖYÜ
Ege Bölgesi’nde sayısız köy gördüm. Köy yaşantısı hakkında bilgisi olan birisi olduğumu düşünürdüm. İlk defa bir Karadeniz Köyü’ne geldim. Orası da Karadeniz sayılır mı demeyin. Samsun’dan daha yeşil, Samsun’dan daha serin, Samsun’dan daha Karadeniz!
Böylesine yakın ilişkiler ve sıcaklığın olduğu bir ortamda bulunmuş olmaktan ve buradaki insanları tanımış olmaktan gurur ve mutluluk duydum. Köyün tamamına yakını akraba ve o kadar ilginç etkinliklerle bir araya geliyorlar şaşırırsınız.
Yurtdışında çalışmaya giden genel bir kitle var. Yaz mevsiminde, izinlerinde köylerine dönüyorlar.
Arkadaşıma küçük bir sürpriz yaptıktan sonra köyü genel çapta gezmeye koyulduk. Tipik Karadeniz evlerinden fındık bahçelerine dek Karadeniz’i yaşatan bir doğaya sahip her yer.
Yer yer mısır tarlaları ve alabildiğince yeşil. Hava ağustos ayına rağmen olabildiğince serin.
Tesadüfen köy düğününe denk geliyoruz. Evden gelin alma çetin bir mücadeleye sahne oluyor. Damadın önünü kesen köylüler sıkı bir pazarlıkla ikna olup damadın gelini almasına izin veriyorlar. Gelin evden dualarla çıkarken; köyün camisinde dini sohbete katılınıyor.
Ardından sayısı 50’yi aşkın araçlık konvoy para almak isteyenler tarafından dar köy yollarında durduruluyor. Adetlere göre zarf içine bırakılmış olan para yolun açılması karşılığında yolu kesenlere veriliyor.
Gelini uğurlarken herkesin gücünü temsil eden silahlar belden çıkartılıyor. Şarjör boşaltılarak sevinç gösterileri sunuluyor. 90’lık nineler bile korkmadan havaya nişan alırken, Karadeniz insanı coğrafya gereği kendini koruduğunu gösteriyor. Ben de hayatımda ilk defa belki de son defa silahla buluşuyorum. Kulaklarımı yırtarcasına tetiğe basıyorum. İlginç bir deneyim.
Fındık bahçelerine girdikten sonra arkadaşımın babasının istediğiniz kadar toplayabilirsiniz demesiyle fındık arayışım başladı. Yeşilliklerin arasında ilk defa fındık ağacı gördüğümden dolayı fındığı ayırt edemedim. Şaşkın bir biçimde fındıklar nerde dedikten sonra sonunda fındığı keşfedebildim. Dalından fındık koparmanın zevki de bir başka oluyormuş.
Saatler öğleni geçti. Sıcak etkisini de göstermeye başladı. Biraz serinlemek için denize koyuluyoruz. Rota Akçakoca.
AKÇAKOCA
Yıllar önce fotoğraflarını gördüğüm ve oldukça etkilendiğim Akçakoca’yı Düzce’ye geldikten sonra görmemek olmazdı. Belediye DYP’den AKP’ye geçmiş burada da. Meşhur Kale Plajı’nda denize giriyoruz. Deniz yosun ve ölü denizanalarıyla dolmuş. Tat vermiyor. Denize girdiğinizi anlayamıyorsunuz çünkü tuz yok. Üstüne denizin kirliliği de eklenince yarım saat kalıp geri dönüyoruz. Yolda ilginç mimarili cami dikkatimizi çekiyor. Tatilcilerin akın akın geldiği Akçakoca denize girmeden daha güzel.
SAMANDERE ŞELALESİ
Kaynaşlı ilçesi sınırlarında yer alan Samandere Şelalesi ve Doğal Tabiat Parkı müthiş manzarası ve serin suyuyla sizi adeta büyülüyor. Şelaleye çıkan karayolu kenarında asma tahta köprülerle akarsuyu üzerinden geçişi sağlayan yöre halkı yaşamını kolaylaştıracak her şeyi hazırlamış. Taflan adlı meyveyle tanışıyorum. Şeker hastalığına iyi geliyormuş. Her yerde böğürtlenler var. Dağdan gelen soğuk sudan ise alabalıklar dökülüyor.
Samandere Şelalesi’nin biraz daha üstünde Şelale Restaurant’a gidiyoruz. Havuz içinde canlı alabalıklar var. Hemen taze taze mangal yapıp ikram ediyorlar. Benim gibi balık sevmeyenlere köfte, tavuk gibi seçeneklerde mevcut. Herkes alabalığını ben ise köftemi yedikten sonra düşen hava sıcaklığı ile beraber arabalarımıza koyulup Tavak Köyü’ne dönüyoruz.
İNANILMAZ MANZARA
Köy sınırlarına girdiğimizde caminin yanındaki uçsuz bucaksız çayırlarda büyük bir ateş yakıldığını fark ediyoruz. Ateşin çevresinde mısırlar saçılmış. Mısır Partisi!
Hasat zamanı bu şekilde organizasyonlar yapılır köy halkı bir araya gelirmiş. Birlik, beraberlik üst seviyede. Közlenmiş mısırlardan bizde nasipleniyoruz. Üşüyenlere çay servisi de var. Şortla dolaşmaya çalışan bana hemen kalın bir şeyler getirmeyi de unutmuyorlar.
O kadar güzel bir görüntü ki tüm köy ateşin çevresinde sohbet halinde ve közlenmiş mısır yiyorlar. Yorgunluğun artmasının ardından Kaynaşlı ilçe merkezine arkadaşım Ozanların evine dönüyoruz. Özenli ev sahiplerimiz yataklarımızı hazırlamışlar…
YEREL SEÇİM NOTU
Düzce’de bulunan 11 belediyeden 10 tanesi AKP’li biri ise Demokrat Partili.
AKP’yi kimse durduramaz gibi görünüyor. Öyle ki en durdurulabilir görünen ilçe olan Akçakoca’da 10.434 oyun 3.349’unu AKP alırken DSP 28, MHP 50, DP 1 oy alabilmiş. CHP ise 2.297 de kalmış.
Kaynaşlı’da 4.154 oyun 2.454’ünü AKP, 60’ını CHP almış. SHP bu ilçede adaya bağlı olarak 687 oy alabilmiş. MHP’nin adı okunmuyor bile.
Düzce merkez ilçe ise 172.803 oydan 101.741’ini AKP almış neredeyse %60’a tekabül ediyor.
Düzce ili ve ilçeleri önümüzdeki seçimde de AKP’li olacağa benziyor. Adaya bağlı olarak belki bir ya da iki belediye DP’ye gidebilir ancak Düzce tam bir AKP kalesi.
Genel olarak ilçelerde herkes birbirini tanıdığından belediye başkanları da halkın içinden çıkıyor. Genel düşünce yapısına göre AKP’nin önüne geçecek bir parti göremiyorum.
AKP hakkında olumsuz bir şeyde duymadım aslında. Burada AKP bir ideolojiyi değil kendi akrabalarının aday olduğu bir partiyi temsil ediyor. Ayrıca hizmet ve paranın buralara uğraması için de bir fırsat gibi görünüyor.
Bir sonraki Durak Abant, Bolu.