İstanbul’a yakınlığı sebebiyle ismi hep geride kalmış bu şehrin. Kendine has dokusu ve farkları ile ayrıntıları dile getirilmemiş fazlaca. İstanbul’un art alanı İzmit’ten bahsediyorum. Namı değer Kocaeli’ndeyim.
Türkiye’de reel sektör denilince ilk sıralarda yer alıyor. Ekonomi ve vergi deyince de İstanbul’un ardından ilk sırada yine…
En batısındaki Gebze ilçesi İstanbul ile sınır komşusu, oradan İzmit’e 40 dakika filan zaten; arada boş bir arazi görebilmek mümkün değil.
15 Mart gecesi apar topar İzmit’e adım atıyorum. Beklentilerim yüksek değil. Karanlıkta fazla bir şey görmeden otogardan servis aracılığı ile şehrin göbeğine saat kulesinin tam dibindeki arkadaşımın evine kuruluyorum. Hava olabildiğince soğuk. Isınmak ciddi bir sorun!
Karanlıkta deniz manzaralı yüksek bir yerde sarhoşlara ev sahipliği yapan saat kulesini ayrıntılı olarak sabah incelemek istiyorum. Uyku vakti geldi. Soğukta uyumak mümkün değil ama olsun; dinlenmek gerek. Ertesi gün tüm İzmit’i kafama göre gezmek istiyorum.
Cuma sabahı işe giden arkadaşı uğurladıktan sonra düşüyorum yollara. 5 dakikalık mesafede saat kulesinin yanına gidiyorum. Saat kulesi kavramı bana pek uzak değil, İzmirliyim sonuçta. Her şehirde o şehre özgü mimariyle geçmişi yansıtan saat kulelerinde biri de İzmit’te…
Yivli sütunları ile beraber dikkat çeken saat kulesi Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından yenilemeye alınmış. Dört bir yanında işçiler çalışıyor. Sultan II. Abdülhamit’in tahta çıkışını simgelemek amacıyla inşa edilmiş. Aynı amaçla dikilen bir başka saat kulesi de İzmir’dekiydi.
Saat kulesinin yanından İzmit Körfezi’ne kuş bakışı bakıyorum. Sabahın ilk ışıkları denizin üstünde pırıl pırıl. Bir zamanlar kokusu ve kirliliğiyle ünlü İzmit Körfezi harcanan milyon dolarlarla temizlenmiş. Aynı İzmir gibi. Saat kulesinden sonra bir başka benzerlikte körfezlerinin pisliği ve temizlenişi açısından ortaya çıkıyor, isimlerindeki benzerliği söylemeden olmaz tabi İzmir ve İzmit!
Askeri gemilerin fazlalığı gözlerden kaçmıyor. Bilindiği üzere deniz kuvvetlerimizin en üst organları İzmit ve çevresinde. İzmit Körfezi askeri gemilerle dolu. Körfezin karşısında Kocaeli’nin ilçeleri, bulut olmadığı sürece görüşümüz açık.
Saat kulesine veda edip İnönü Caddesi’nde yürümeye başlıyorum. Ordu evi, astsubay misafirhanesi derken askeriyenin kurumları gemileri kadar çok.
Halk olabildiğince muhafazakar. İstanbul’dan etkilenememiş fazla. Değişik bir şey varsa üzerinizde garip bakışlara maruz kalabiliyorsunuz. Gerçi bu Anadolu’nun birçok şehri için geçerli ama! (Beni yine ülke düşmanı ilan etmesinler…)
Cuma namazına denk geliyorum. Camiler ve bahçeleri hıncahınç dolu. Camiler dediğime bakarak birkaç caminin yan yana yürüme mesafesinde olduğunu belirtmem de fayda var. Bu açıdan namaz esnasında birkaç camiyi izleme şansını elde ediyorum.
Camilerin dış cepheleri ve bahçeleri oldukça bakımlı her biri yakın geçmişte bakım ve onarımdan geçmiş.
Saraybahçe Belediye Başkanlığı ile Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın da yer aldığı eskiden demiryolu bulunan yürüyüş yolu üzerinde; kentin tam ana damarında yürüyorum.
Bu yürüyüş yolu sağlı sollu çınar ağaçları ve ağaçlar üzerinde halka korku salan kargalarıyla ana haber bültenlerine bile çıkmıştı. Kargaları kaçırmışa benziyorlar. Karga sesi işitemiyorum.
Saraybahçe Belediyesi yeni kanunla İzmit Belediye Başkanlığı ismini almış. Türkiye’de elektronik müzecilik alanında ilkleri başarmış bir belediye.
Dev müze içinde büyük kaideler ve üzerine oturtulmuş maketlerle görsel ve işitsel destekle kent tarihi aktarılıyor. Müzeye giren herkese verilen kulaklılar ile kişi dinlemek istediği eserin önüne geçip düğmeye bastığında seslendirme ve görüntüler başlıyor.
Bu müzeyi ziyaret etmenizi öneririm. İzmit’in orta yerinde bulunan bu müze tüm belediyelere örnek olmalı…
Caddede yürümeye devam ederken enteresan görüntülerle karşılaşıyorum. Belediye ana cadde üzerinde yer alan birbirinden farklı birçok banka şubesi ile mahkemelik olmuş. Banka şubelerinin kaldırıma sıfır konumda bulunan bankamatiklerinin en az 15 cm kadar içeri alınmasını yazılı olarak tebliğ etmiş. Gereken sürede bu işlemi yapmayan banka şubelerinin bankamatikleri mühürlenmiş.
Yürüyüşüm sırasında gördüğümüz bankamatiklerin üzerindeki mühürlerden ziyade halkın mühürlü kısmın üzerine yazdığı yazılar beni oldukça eğlendirdi. Belediyeyi hedef alan iğneleyici sözler tam bir komedi unsuru. Sorunun çözüldüğünü umut ediyorum.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi önündeki parkta soluklanıyorum. Her yer çocuk ve renk renk çiçeklerle dolu.
“Çalışınca oluyor!” yazıları belediyeyi sarmış. Yanıma yaşlı bir amca geliyor. “Bu yazıyı görüyor musun?” diyor. “Evet” diyorum. Başlıyor ağzında sakladıklarını anlatmaya:” Çalışınca oluyor yazdılar, ertesi gün evimizi su bastı; böyle bir memlekette yaşıyoruz işte “deyip sözünü tamamlıyor.
Gittiğim her şehirde ulaşım sistemine mutlaka el atarım. Yerel ulaşıma özel bir ilgim var. Hiçbir zaman onaylamadığım özel halk otobüsü sistemi burada da minibüsler ile beraber tekel olmuş. Belediye otobüsü yok denecek kadar az. Minibüsler ile bilindiği üzere denetimden uzak.
Fethiye Caddesi’ndeyim İzmit’in kalbi burada. Herkes alışveriş amacıyla dolaşıyor. İzmir’in gevreği, İstanbul’un simidi derken İzmit’te “Pişkin” çıkıyor karşıma. Tadına bakıyorum gayet leziz. İki tane birden alıyorum. Tavsiye ederim.
Çocuklar okula giriyorlar hep beraber andımız okunuyor.
Demiryolunun üstünden İstanbul Caddesi’ni de aşıp deniz kıyısına yürüyorum. Herkes bir telaş içinde bir yandan İstanbul’a gidenler, diğer yandan İzmit’in deniz aşırı ilçelerine ulaşmaya çalışanlar minibüs, otobüs peşinde koşuşturuyorlar.
Kırmızıya boyanmış tavşanlarla fal bakmaya çalışan kadınların içinden denize ulaşıyorum. Kıyıda bekleyen deniz otobüsü yağ tabakası içinde denizin üstünde duruyor.
Çiçeklere bakıyorum, yeşil alanlara…
Gözümü kapatıp körfezi izlerken üşümeye başlıyorum. Isınmam gerek, çıkıyorum tekrar yola…