Kısa tanıma turumun ardından yine Maraş’ın Kapalı Çarşısı’ndayım.
Kapalı Çarşı kuruyemiş, baharat ve tesettür giyim ile hediyelik eşya dükkânlarının hâkimiyetine girmiş. İzmir’in Kemeraltı Çarşısı gibi tarihi han ve binalara ev sahipliği yapıyor. Kapalı Çarşı’nın bir ucu Bakırcılar Çarşısı ile başlarken diğer ucu da Atatürk Anıtı’nın bulunduğu meydana çıkıyor.
Çarşı’nın paralelinden sağa ya da sola kıvrıldığınızda birbirinden farklı el sanatlarının icra edildiği atölyelerle karşılaşıyorsunuz.
Özellikle ağaç oymacılığı ve bakır işlemelerin güzelliği gözünüze çarpıyor. Burada attığım her adımda Maraş’ın “dövme dondurmadan” ibaret olmadığını anlıyorum.
Resterasyonu 2007 yılında tamamlanmış olan Taş Han’a giriyoruz. Taş Han Kapalı Çarşı’ya bitişik konumda bulunuyor. Dulkadiroğulları Dönemi’nde yapıldığı düşünülen handa hala küçük imalat atölyeleri tıkır tıkır çalışıyor.
Metre ile kumaş satan ve özellikle tekstil alanında faaliyet gösteren bu atölyelerde yerel kıyafetlerde satışa sunulmuş. Yine ceviz oyma örneklerine de rastlamak mümkün.
Taş Han’ı arkamızda bıraktıktan sonra Tarihi Maraş Kalesi’nin karşısındaki meydanda bulunan Taş Medrese’ye göz atıyoruz. Taş Medrese’nin mescit ve türbe kısımları ibadetini yerine getirmek isteyenler ve ziyaretçilerce ilgi görüyor.
Taş Medrese pırıldayan temiz yüzüyle kendini belli ediyor.
Bu tarihi alanların yanı başında Belediyeye ait Rıdvan Hoca Yeraltı Çarşısı yer alıyor. Tesettür giyim ürünleri satan dükkânlar haricinde bir dükkâna rastlayamadığım bu çarşıda Filistin ve Türkiye Bayrakları yan yana dalgalanıyor.
Yine beylikler dönemi eserlerinden biri olan Ulu Cami kentin en önemli tarihi eserlerinden biri. Geniş avlusu ile huzur verici bir görünüme sahip.
Tarihi cami ve medreselerin yan yana, iç içe geçtiği ve görsel anlamda dinginlik verdiği meydanın tam karşısında yer alan tepede Tarihi Kahramanmaraş Kalesi yer alıyor.
Kalenin eteklerinde bulunan palmiye ağaçları Akdeniz Bölgesi’nde ve Akdeniz İklimi etkisinde olan Maraş’ı ele veriyor. İklimi anlayabilmenin tek yolu palmiye ağaçları değil elbette. Aşırı sıcak güneşli havanın bir anda doluyla karışık yağmura dönmesi bana “dengesiz” İzmir havasını anımsatıyor. Dolayısıyla Akdeniz şehri Maraş’ta olduğumu üzerine basa basa geçiriyorum içimden.
Kalenin meydana bakan yüzü Maraş’ın kahramanlığını ifade eden yazılarla güzel bir biçimde düzenlenmiş. Birbirinden farklı renklerdeki çiçeklerle görsel unsurlardan yararlanılmış.
SU VE KÖPRÜ OLGUSU
Meydandan kentin üst yerleşimlerine gittikçe birçok tarihi köprüyle karşılaşıyorum.
Hemen hemen birçok mahallenin içindeki sokaklarda tarihi köprülerle karşılaşmak mümkün.
Suyun Maraş’taki önemi büyük. Dışarıdan bakıldığında ve kenti tanımayanlarca suyun olmasına ihtimal bile verilmeyeceği Maraş kenti su anlamında oldukça zengin. Bu zenginliği tazyikli suyu boşu boşuna dükkânlarının önüne akıtan esnaftan da fark etmek mümkün!
Kent birçok göl ve sulak alana sahip. Kent merkezinin en yakınında yer alan Pınarbaşı Maraş’ın topraklarından fışkıran suyun temsilcisi olmuş. Piknik ve dinlenme tesislerini barındıran bu alanda Maraş’ın sıcağından bunalmadan serinlik içinde yemek yemek mümkün.
Bizlerde öğle yemeğimizi Pınarbaşı’nda yiyoruz. Pınarbaşı’nın hemen biraz üstündeki askeri alanın girişi de “Muhsin Yazıcıoğlu Mesire Alanı” olarak düzenleniyor.
YOĞURTLU KEBAP
“Maraş’a özgü ne yenir?” sorusuna birçok cevap alıyoruz. Bu cevaplar genel olarak kebap çeşitleri oluyor. Güneydoğuya yakınlığı ve dağlık arazisinin çok olması sebebiyle yemeklerde et unsuru ön planda. Kasaplar taze eti ızgara biçiminde dükkânlarında tattırırken, esnaf gruplarından bıçakçıların en çok para kazanan grup olduğunu da belirtmeden edemeyeceğim.
İskender Kebap’a benzeyen Yoğurtlu Kebap tavsiye edilen yemeklerden biri. Bildiğimiz pide ekmeğini tabağın dibine dilimleyerek koyduktan sonra üzerine tereyağı ile yoğurt döküyorlar.
Köfteye benzeyen fakat tam da köfte olmayan et parçaları bu yoğurtlu karışımın üstüne ilave ediliyor. Yoğurtlu Kebap tadına bakılmasını şiddetle tavsiye ettiğim bir yiyecek.
Yine “Ekşili Çorba” mutlaka içilmesi gereken yöresel çorbalardan. Biraz mercimek biraz da ezogeline benzeyen bu çorbanın içinde farklı baharat ve yarma olarak tabir edilen buğday var.
“Miskender” olarak ifade edilen ve bildiğimiz İskender’in üzerine dökülen domates sosunun 21 farklı baharat çeşidi ile hazırlandığı kebapta; tadına bakabileceğiniz yemekler arasında yer alıyor.
FISTIK EZMESİ
Şoklanmış dövme dondurma Maraş’a gelenlerin geri dönerken götürdükleri en önemli ürün. Ancak klasiklerin dışına çıkarak Maraş’a ait ve tadı da mükemmel olan bir ürün keşfediyorum. Gençlik Pastanesi’ne yönlendirildikten sonra tadına bakma fırsatı bulduğum Antep fıstığı ezmesi gerçekten çok leziz. Fazla şekerli olmayan ancak “sarma” olarak ta bilinen baklavaların içinde bulunan yeşil fıstık ezmesini kalıp olarak satın alabilirsiniz.
Yarım kiloluk paketlerde satılan fıstık ezmesinin fiyatı 8 TL.
Kahramanmaraş tarihi ve turistik öğeleriyle herkese kucağını açmış ama Turizm Tanıtma Ofisi bile Cumartesi günü açık değil!
Kenti kulaktan dolma gezerken keşfettiklerimle Maraş’ın güzelliğine doyamıyorum.