Kayseri, Türkiye’nin kümbetler ve türbeler şehri. Avrupa’da heykel neyse bizim için de kümbet o. Fakat heykeller insanın hayata tutkusunu ve sonsuz yaşama arzusunu ifade ederken kümbetler ise ölümle hayatın birbirine ne kadar yakın olduğunu simgeliyor.
Kayseri, Selçuklu dönemindeki kadar latif olmasa da halen seciyeli üslubuyla monoton hayatı renklendiriyor. Ananelerini devam ettiren, tarihsel tınılı bir dille konuşan bu şehir, dinlemesini ve anlamasını bilene keyifli bir ziyafet sunuyor. Tarihi eserleri, dini ve konut mimarisi, zarif taş işçiliğinin yanı sıra doğal güzellikleri ve mutfak kültürü ile de oldukça zengin bir kent olan Kayseri’nin sosyal ve kültürel yapısı da hayli dikkat çekici.
Şehri Sinan: Kayseri
Latince Caesarea olan şehrin isminin Yunancası olan Kaysaria adı Arapçadan Türkçeleştirilmiş. Kayser Roma ve Bizans imparatorlarına verilen ve Yunancası ‘Kaisar’ olan ‘Caesar’ unvanının İslam ülkelerinde kullanılan biçimi. Osmanlı sultanları II. Mehmed’ten başlayarak resmi sıfatları arasında Kayser-i Rum unvanını da kullanmışlar.
Kayseri Arkeoloji Müzesi’nde, Hitit Kralı heykeli, hiyeroglif yazılı kayalar ve mezarlar, ziynet eşyalı mezar ve mumyalar dikkat çekici. Ardından şehrin göbeğinde bulunan II. yüzyıla ait Roma Mezarı, Kale, Atatürk Heykeli, Saat Kulesi Muvakkithanesi, Sahabiye Medresesi, Kapalı Çarşı, Kazancılar Çarşısı ve bir Mimar Sinan eseri olan Kurşunlu Camii oluşturduğu kompozisyon ile görülmeye değer.
Hilton Hoteli’nin yanı başında duran Selçuklu Müzesi ise gerçekten çok başarılı tasarlanmış bir müze. Görme engellilerin de unutulmadığı müzenin elektronik panolarını kullanarak şehirde tur atabilir, Selçuklu tarihini takip edebilir ya da eserleri, yapıları dev ekranlardan inceleyebilirsiniz. Ayrıca Selçuklu’nun Asklepion’u diyebileceğimiz müzik ve su ile tedavi edilen hasta hücrelerinde dolaşabilirsiniz.
Ağırnas Köyü ise başlı başına ziyaret edilmesi gereken bir yer. Öyle ki burası Mimar Sinan’ın doğduğu yer. Burada taş yontarken seyre daldığı Erciyes Dağı ve bölgenin konut mimarisi şüphesiz ki onun kendine has üslubunu etkiledi. Kaderin bir cilvesi ile Yavuz Sultan Selim Han döneminde devşirme olarak ocağa Anadolu’dan da gençlerin alınmaya başlanması Mimar Sinan’ın hayatını değiştirdi. Tesadüfün böylesi, deftere ilk kaydedilen oluşu da hayli hoş bir ayrıntı.
Kent ve Mimar Sinan Müzesi’nde Mimar Sinan’ın eserleri ve kent tarihi, şehrin doğasına ilişkin zengin bir koleksiyona ev sahipliği yapıyor.
Kayseri’den ayrılmadan, şehrin en eski mekânı olan Elmacıoğlu’nun meşhur iskenderini ve kentin nefis yöresel lezzetleri olan mantı, kağıt pastırması, şebit yağlamasını deneyebilirsiniz.
Verdiğiniz bilgi için teşekkürler