Yunanistan‘ın Kos adası, Türkçe’de İstanköy ismi ile biliniyor. Bodrum’un Akyarlar sahilinin hemen karşısında bulunan ada ile Türk tarafı arasında yalnızca 3-4 km’lik bir mesafe var. Tıbbın babası olarak anılan İyonyalı Hekim Hipokrat’ın doğduğu, uzun yıllar yaşadığı ve farklı tedavi yöntemlerini uyguladığı ada, Yunanistan’ın en çok turist ağırlayan noktalarından.
Özellikle yaz aylarında turist yoğunluğunun yaşandığı Kos’ta birbirinden güzel plajlar, antik döneme tarihlenen arkeolojik alanlar, Osmanlı izlerinini taşıyan camiler, keyifli kafe ve restoranlar, hareketli gece yaşamı ve bolca konaklama alternatifi bulunuyor.
Yunanistan‘ın 12 Ada grubuna dahil olan Kos’ta günümüzde yaklaşık 50 bin kişi yaşıyor. İlk olarak Karyalıların yerleştiği adada yıllar boyunca Dorlar, Venedikliler, St. John Şövalyeleri ve Osmanlıların egemenlikleri görülmüş.
Yakın dönemdeki siyasi karışıklıklardan etkilenen Kos, 1912 yılında İtalyanlar, İkinci Dünya Savaşı’na kadar ise Almanların işgali altında kalmış. 1947 yılından bu yana Yunanistan’ın bir parçası olan adada, sayıları bin-bin 300 arasında olduğu ifade edilen Türk azınlık yaşıyor. Tamamı Yunan vatandaşı olan Türk azınlık kendi kültürünü korumaya çalışıyor.
Kos Tarihi
Tarih boyunca farklı isimlerle anılan Kos’un ilk ismi, adanın ilk hükümdarı olan Merops’a ithafen Merope olmuş. Kos adının kökeninin adaya bir dönem hakim olan II. Merops’un kızı (MÖ 1,000) Koon’dan geldiği söyleniyor. Yunanların Kos, İtalyanların Coo, Rodos Şövalyeleri’nin Lango, Türklerin İstanköy olarak telaffuz ettiği isim, en son Kos olarak kalmış.
Yunancada ‘Kos adasına gidiyorum’ anlamına gelen ‘Stincos’ kelimesinin zaman içerisinde Türkçeleştirilmesi ile İstanköy’e dönüştüğü söyleniyor. Adada yaşayan Türk azınlık ve Türkiye’de yaşayanlar İstanköy’ü kullanmayı tercih ediyor.
II. Dünya Savaşı sırasında Almanlar adına asker olmamak için Türkiye’ye göç etmek zorunda kalmış dedemin izlerinin bulunduğu İstanköy’ün benim için anlamı ve önemi büyük. Günümüzde Türk azınlığın yaşadığı Germe köyü (Yunanca: Platani) dedemin ve birçok akrabamın küçüklüğünün geçtiği yer.
O dönem Türkiye’ye göç etmeyen ve adada yaşamayı tercih eden akrabalarla konuşmak, biraz memleket havası almak için adada bulunmak farklı duygular yaşamama neden oluyor.
Kuzey-güney doğrultuda 50 km’yi bile bulmayan bu şirin ve küçük ada, geçmişe yapılacak yolculukla birleştirilen bir tatil, farklı duyguları çağrıştıran bir deneyim katıyor hayatıma.
Kos Gezilecek Yerler
Hipokrat’ın adası Kos’ta antik dönemden günümüze farklı uygarlıkların izlerini taşıyan çok sayıda tarihi alan, tematik müze, beyaz badanalı evler, renkli kafe ve butik restoranların bulunduğu şirin köyler, en yüksek sezonda bile sakinliğiyle insanı yormayan keyifli plajlar, güler yüzlü insanlar, bolca huzur ve uçsuz bucaksız bisiklet yolları var.
23 Nisan 1933’te adayı neredeyse yerle bir eden 7 büyüklüğünde bir deprem yaşanmış.(Depremin şiddetini o yıllarda adada yaşayan ve sonradan Türkiye’ye göç eden aile büyüklerimizden de dinlemiştim) Bini aşkın insanın öldüğü depremin ardından dönemin İtalyan yönetimi adada bugün de ayakta duran birçok yapıyı inşa etmiş.
Bu yüzden adada tarihi denilebilecek çok bir şey görmek mümkün değil. Tarihi yapıların çoğunda ise İtalyan etkileri ve dönemin faşizm izleri hissediliyor.
1. Eleftheria (Özgürlük) Meydanı
Adanın en merkezi noktası olan Eleftheria Meydanı, yan yana sıralanan kafe, müze, resmi bina, banka ve restoranla adada yaşayan birçok insanın günde en az bir defa uğradığı bir nokta. Akdeniz ikliminin görüldüğü bölgelerde sıkça karşımıza çıkan begonvil çiçeği bu meydanın simgelerinden biri. Aynı zamanda kaleye giriş kapısı olan büyük kemerin üzerini saran mor renkli begonvilin önünde fotoğraf çektirmeden dönmeyin.
2. Belediye Pazarı (Dimotiki Agora)
Eleftheria Meydanı’nda yer alan Belediye Pazarı, adadaki İtalyan mimarisinin en belirgin örneklerinden. İtalyan Mimar Rodolfo Petracco’nun 1934-35 yılları arasında inşa ettiği yapının içinde yerel ürünlerin satıldığı pazar kuruluyor.
Reçelden deniz süngerine, sabundan meyve sebzeye kadar farklı birçok ürünün bulunduğu pazar yeri, günün her saati alışverişe gelen yerli halk ve turistlerle dolu. Benim gibi fiyat karşılaştırması yapmayı sevenler ve yerel halkın gündelik yaşamına tanık olmak isteyenler için Belediye Pazarı bulunmaz nimet.
3. Defterdar İbrahim Paşa Camii
Adanın en bakımlı Müslüman ibadethanesi olan Defterdar İbrahim Paşa Camii de Eleftheria Meydanı’nda yer alıyor. Halen ibadete açık olan 2 camiden biri unvanını taşıyan yapı, adanın sembollerinden biri. Adaya gelen herkesin mutlaka uğradığı meydanda çekilen tüm fotoğraf karelerine giren cami, 1724 yılında yaptırılmış.
Hemen yanında çeşmesi bulunmayan 8 köşeli şadırvan ve vakıf malı olan dükkanları ile özellikle hava karardığında ışıl ışıl bir görünüme kavuşan camide ibadet saatlerinde namaz kılanları görebilirsiniz.
4. Kos Arkeoloji Müzesi
Adada yapılan kazılarda çıkarılan tarihi eserlerin sergilendiği Kos Arkeoloji Müzesi, butik müze görünümünde. Oldukça küçük bir sergi alanı bulunan müze Eleftheria Meydanı’nda Defterdar Cami ile yan yana.
Zemininde yarı tanrı Asklepios’un Hipokrat tarafından karşılandığı anı simgeleyen mozaiğin bulunduğu müzeye, gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları nedeniyle kapıdan bakmak zorunda kaldık. Adada zamanda yolculuk yapmak için bu müze iyi bir seçenek.
5. Aya Paraskevi Kilisesi
Eleftheria Meydanı’nın bitişiğinde bulunan Aya Paraskevi (Agia Praskevi) Kilisesi, Kos’taki Bizans mimarisinin en canlı örneği. Açık pembe dış rengi, mavi kubbeleri ve çan kulesiyle adanın en etkileyici dini yapılarından. Kiliseyi açık görür görmez mutlaka içeriye girerek atmosferi deneyimleyin.
6. Hipokrat Ağacı (Hipokrat Çınarı)
Efsanelerde, Hipokrat’ın altında öğrencilerine tıp eğitimi verdiği söylenen Hipokrat Ağacı, Avrupa’nın en çok bilinen anıt ağaçları arasında sayılıyor. Gerçek yaşının 500-600 arasında olduğu tahmin edilen ağaç, adanın sembollerinden biri.
Şövalye Kalesi ile Cezayirli Hasan Paşa Camii arasındaki ağacın gövdesi çürümeye yüz tutmuş. Çürüyen gövdenin çevresinden yeni filizler yeşermiş. Dedemin babama anlattığına göre, dedem küçüklüğünde 12 arkadaşı ile el ele tutuşarak ağacın gövdesini sarabiliyormuş. Ağacın gölgesinde oturup geçmişe şöyle bir yolculuk yapın derim.
7. Cezayirli Hasan Paşa Camii
Cezayirli Hasan Paşa tarafından 1776 yılında Hipokrat Çınarı Meydanı’nda inşa ettirilen cami, köşeli mimarisi ile adadaki diğer yapılardan farklı bir görünümde. Caminin altındaki birkaç dükkanda hediyelik eşya satılıyor. Hipokrat Yemini’nin farklı dillerde yazılı olduğu kağıt en çok satılan ürün.
Cami ile ağacın arasında bulunan şadırvandan su akmıyor. Türk Vakıf İdaresi’ne ait olan caminin restore edilmesi için hazırlıklar devam ediyormuş. Böyle güzel bir yapının bir an önce ayağa kaldırılması lazım.
8. Şövalyeler Kalesi (Neratzia Castle)
Yapımı 1436 ile 1514 yılları arasında süren Şövalyeler Kalesi, Kos Liman girişinde, Bodrum Kalesi’nin tam karşısında konumlandırılmış. Kalenin bulunduğu yer ile Hipokrat Çınarı’nın bulunduğu meydana bağlantı bir köprüyle sağlanıyor. Bu köprünün altında geçmişte deniz akıntısı varmış.
Günümüzde ise bu bölümden palmiyelerin sıralandığı muhteşem manzaralı bir yol geçiyor. St. John Şövalyeleri’nden ismini alan kale Osmanlı ve İtalyan döneminde onarım görmüş. Alman işgali sırasında hapishane ve karargah olarak kullanılmış.
Kos Limanı’nı ve Türk kıyılarını gören harika bir manzaraya sahip olan kalenin içinde bir de açıkhava müzesi var. 4€ ödeyerek kalenin manzarasını görebilirsiniz.
9. Roma Odeonu (Antik Tiyatro)
Romalılar tarafından 3. yüzyılda inşa edilen Roma Odeonu, Kos’ta görülmesi gereken tarihi yerlerden biri. 1929 yılında gerçekleştirilen kazılarda Hipokrat ve farklı antik heykellerin çıkarıldığı antik tiyatro, liman ve şehir meydanının ortasında yer alıyor.
Sıcak havalarda güneş altında dolaşması insanı bir hayli yoran alan, tarih meraklılarına hitap ediyor.
10. Platani (Germe) Köyü
Kos’ta Türk azınlığın yaşadığı Platani (Germe) Köyü, aynı zamanda adanın gastronomi merkezi. 2 farklı Müslüman mezarlığı, bir cami ve çok sayıda Türk kafe ve restoranının bulunduğu köy, İstanköy merkeze 2 km uzaklıkta. Kos’la Asklepion arasındaki geçiş yolunda bulunan köyün her köşesinde Türklerle karşılaşmak mümkün.
Geçmişte dedemin de yaşadığı, hala akrabalarımın olduğu köye gitmek tarifi zor olan duygular yaşatıyor bana. Köyde sohbet ettiğimiz birkaç kişi ile ‘soyadı’ üzerinden çok sayıda ortak nokta buluyoruz. Ziyaret etme şansı bulduğum eski Müslüman mezarlığında ilk gördüğüm mezar taşının ‘Tokmakoğlu’ olması da ayrı bir heyecan yaratıyor.
Aramızda akrabalık bağı bulunan Mexmet’in ailesiyle işlettiği Cin’s Corner‘de oturun, Mexmet’e selamımı söyleyin!
11. Asklepion
Dünyada günümüz anlayışı ile kurulan ilk hastanelerden biri olarak kabul edilen Asklepion, Kos’un en önemli arkeolojik alanı. MÖ 357 yılında sağlık tanrısı Asklepios’a adanarak inşa edilen hastanede Hipokrat da tıp eğitimi almış. Şehir merkezine 3,5 km uzaklıktaki antik kentin muhteşem bir deniz manzarası var.
Biraz yükseğe çıkınca Akyarlar ve Türk kıyıları ile masmavi Ege Denizi’ni keyifle izlemek mümkün. Fizyoterapi tekniklerinin uygulandığı ve günümüz tedavi tekniklerinden birçoğunun denemelerinin yapıldığı Asklepion’da Roma banyoları da bulunuyor.
Bir dönem taş ocağı olarak da kullanılan hastane, 3 kademeden oluşuyor. Giriş ücreti yetişkinler için 8€, öğrenciler için 4€. Türkiye’den alınmış öğrenci kartları geçiyor. Çalışanlar oldukça yardımsever.
12. Uluslararası Hipokrat Vakfı ve Botanik Bahçesi
Hipokrat’ı onurlandırmak amacıyla 1960 yılında kurulan Uluslararası Hipokrat Vakfı, Platani köyü yakınında bulunuyor. İçerisinde bir müze, sergi ve toplantı salonu ile botanik bahçesinin yer aldığı geniş bir alanda bulunan vakıf, kamu yararı gözeten sosyal sorumluluk projeleri ve bilimsel çalışmalar gerçekleştiriyor.
Botanik bahçesi ve müzenin bulunduğu komplekse giriş ücreti 2€. Müzede, bölgede çıkarılan antik dönem heykellerinin replikaları ve tıbbi çalışmalarda kullanılan bitkileri gördükten sonra arka kapıdan çıkıp botanik bahçesine geçmeyi unutmayın.
13. Zia Köyü
Gün batımı manzarasıyla Kos’un en popüler noktalarından biri olan Zia köyü, aynı zamanda geleneksel Yunan mimarisini görmek için de en doğru adres. Dikeos Dağı’nın eteklerinde kurulan köy, Kos’a 17 km uzaklıkta.
Dar, dolambaçlı, yemyeşil bir yolu aşarak ulaştığımız köyde, bembeyaz badanalı mavi sandalye ve masalı mekanlarla karşılaşınca bir kez daha Yunanistan’da olduğumuzu anlıyoruz. Denizi gören her köşeden Kalimnos, Plati, Pserimos ve Bodrum manzarası ile karşılaşılan Zia’da çok sayıda kafe, restoran ve hediyelik eşya dükkanı var.
Ben, geleneksel Zia evini müzeye dönüştüren bir teyzeden cevizli bal aldım. Fiyatların gayet uygun olduğu köyde gün batımına denk gelip manzaraya karşı bir şeyler içmenizi öneriyorum.
Kos Plajları
Ege Denizi’nin masmavi sularının keyfini çıkarabileceğiniz çok sayıda plaj var İstanköy’de. Şehir merkezinden başlayarak kuzey-güney doğrultuda 50 km’lik bir ana karayolu bağlantısına sahip olan adada her köşede rahatlıkla faydalanabileneceğiniz plaj seçiminde tamamen özgürsünüz.
Şezlong, giriş ve otopark ücreti alınmayan plajlarda yeme-içme seçenekleri de gayet ucuz. Türkiye’de popüler birçok noktada yalnızca otoparka 0.50-1 EUR verince, insana bu tip yerler biraz farklı geliyor. O yüzden gönül rahatlığıyla plajların keyfini çıkarın.
1. Tigaki Plajı
Adada yaşayanlara sorduğumuzda ilk söyledikleri plaj Tigaki oldu. Kos şehir merkezinden 11 km uzaklıktaki Tigaki Plajı, 1 km’lik uzunca bir kumsal. Yan yana sıralanan farklı kafe ve işletmelerin şezlonglarını kullanıp, deniz keyfi yapmak mümkün. Türk kıyılarına karşı yüzmek, kalabalık ve müzik gürültüsü olmadan huzurlu bir seçenek Tigaki.
2. Thermes Plajı
Adanın güneydoğusunda, şehir merkezine 12 km uzaklıktaki Thermes Plajı, adından da anlaşılacağı üzere termal sulara sahip. Taşlık olan plaja 500-600 metrelik bir mesafeden yokuş aşağıya inerek ulaşılıyor. Termal suların çıktığı ve denizle buluştuğu bölge taşlarla çevrilerek bir havuz yapılmış.
Havuzun içinde termal ve denizle birlikte birçok insan zaman geçiriyor. Plajda masaj hizmeti veren bir masör ile bir de kafe var. Sıcakta yokuştan yukarı çıkmak oldukça yorucu; bu yüzden hemen öncesinde kafede bir şeyler içmeyi unutmayın.
3. Merkezdeki plajlar
Kos’un her yerinde denize girmek mümkün. Deniz kirliliği ve güvenlik endişesi hiçbir noktada yaşanmıyor. Otellerin bulunduğu liman çevresinde (şehir merkezi) çok sayıda kumsal var. Dolphin Square olarak adlandırılan yunuslu havuzun yanında, limana bitişik olan plajlar hizmet kaliteleri ve konumlarıyla tercih edilebilir. Benim de konakladığım otele yalnızca 5 dakika uzaklıkta olan bu kumsalda yan yana çok sayıda kafe ve işletme var.
4. Diğer plajlar
Benim gitmediğim ancak öneriler arasında not ettiğim diğer plajlar arasında Paradise Beach Club, Agios Stefanos, Agias Fokas, Kardemena, Mastichari ve Marmari plajlarını da listeye ekleyebilirsiniz. Adada kalacağınız gün sayısına göre farklı lokasyonlardaki plajları deneyimleme şansı oluşuyor.
Kos Gece Hayatı ve Yeme İçme
Popüler Yunan adaları Mikonos ve Santorini gibi çok hareketli olmasa da Kos gece hayatı ortalamanın üzerinde. Limanın karşısında yer alan Barlar Sokağı adada eğlencenin merkezi konumunda. Birçok bar ve kafe akşam saatlerinde müzik eşliğinde keyifle zaman geçirilebilecek mekana dönüşüyor.
Adaya kuzey ülkelerinden çok sayıda turistin gelmesi nedeniyle bu mekanlarda Norveç, Finlandiya, İsveç ve Hollanda kültürünün yansımalarını görebiliyorsunuz.
Neo Sintrivani’de happy hour uygulamasıyla sadece 5€’ya kokteyl içebilirsiniz. Benim de yaptığım ve önerilerim arasında sayabileceklerim arasında; Defterdar Camii’nin altındaki Aenos Cafe’de frappe içmek, Museum Restaurant’ta giros yemek, Goody’s’te burger tatmak, Socrates Restaurant’ta ise deniz ürünlerini denemek var.
Yeme-içmenin oldukça hesaplı olduğu adada gönül rahatlığıyla mekanlara oturabilirsiniz. Hemen hemen her yerde wi-fi bulmak da mümkün.
Kos’a Nasıl Gidilir?
Kos’a Türkiye’den deniz yoluyla geçiş yapılıyor. Bodrum ve Turgutreis’ten kalkan feribotlarla adaya ulaşmak mümkün. Bodrum-Kos yolculuğu 45 dakika, Turgutreis-Kos yolculuğu ise 20 dakika sürüyor. Bilet fiyatları firmaya göre değişkenlik gösterse de gidiş dönüş 19€-30€ civarında.
Yüksek sezonda her sabah 09.00’da Bodrum’dan, her akşam da Kos’tan 16.30’da ve bazen 18.00’de feribot seferi var. Ayrıca Kos-Bodrum arasında sefer yapan Yunan feribotu da benzer saatlerde ters güzergahtan kalkış yapıyor.
Türkiye’den 4 farklı firma ve Yunanistan’dan 1 firma bu hatta taşımacılık yapıyor. Turkish Sealines, Bodrum Express Lines, Yeşil Marmaris Lines ve Bodrum Feribot İşletmeciliği Türk şirketleri; Maria Star ise Yunan. Bu firmalardan Maria Star, Bodrum Express Lines ve Bodrum Feribot İşletmeciliği Bodrum Kalesi’nin yanındaki Yat Limanı’ndan kalkış yapıyor.
Turkish Sealines ile Yeşil Marmaris ise Bodrum Yolcu Limanı adı verilen yeni yerden sefer düzenliyor. Ben Turkish Sealines’ı kullandım. Otopark imkanı ve müşteriye yaklaşımları olumluydu.
Normal (bordo) pasaport kullanan Türk vatandaşları Yunanistan’a yapacakları ziyarette vize almak zorunda. Schengen vizesi için Yunanistan’ın İstanbul, Ankara, İzmir, Edirne’deki (Kosmos) aracı kurumlarına başvuru yapabilir ya da kapıda vize seçeneğini değerlendirebilirsiniz.
Göz At: Yunan Adaları Kapıda Vize Uygulaması
Kos’a Ne Zaman Gidilir?
Sıcak ve ılıman iklimin hakim olduğu Kos’ta yıl boyu ortalama sıcaklık 19°C civarında. Yaz tatilini adada geçirmek isteyenlerin bunaltıcı sıcaklara hazır olması gerekiyor. Ortalama 28°C ile temmuz ayı en sıcak, 11.5°C ile ocak ayı ise en soğuk ay.
Adayı ziyaret etmek için en uygun dönem mart-mayıs arasındaki ilkbahar dönemi ile eylül-ekim ayları. Bu dönemler hem daha serin hem de daha uygun fiyatlar için ideal. Ancak klasik bir yaz tatili isteyenler için en iyi zaman haziran-temmuz ayları.
Kos’ta Nerede Kalınır?
Kos’ta her bütçeye uygun konaklama seçeneği var. Yunanistan’da turizmin ilk başladığı adalardan olan İstanköy’de köklü bir turizm geleneği bulunuyor. Ülkede bisiklet yolu ağının ilk kurulduğu yer unvanını da taşıyan adada 3-4 yıldızlı oteller, pansiyonlar ve kiralık daireler ilgi alanına göre tercih edilebilir.
Ben Kos ziyaretimde limana yakın konumda olan Saint Konstantine Hotel‘de konakladım. Havuzu olması, stüdyo daire seçeneği sunması ve uygun fiyatı nedeniyle çok fazla düşünmeden bu oteli seçtim. Adada oteller 2 kişilik odada kişi başı 20€’dan başlayıp 150€’ya kadar çıkabiliyor. Kos’taki turizm konsepti orta gelire hitap ettiğinden lüks ve şatafata yer yok. Bu yüzden kaygısız bir şekilde tatil yapmak mümkün.
Göz At: Kos Otelleri
Adada kaldığım süre boyunca Safari Rent A Car‘dan kiraladığım arabayı kullandım. Adada toplu ulaşım ve hop on hop of otobüs seçenekleri de bulunuyor. Ancak bana sorarsanız en mantıklısı motosiklet ya da araba kiralamak. Yunanistan’da araç kiralama, Türk ehliyeti ile sorunsuz bir şekilde yapılabiliyor. En küçük araba için günlük 30€’dan fazla vermeyin, mutlaka pazarlık yapın.
Kos’ta dede yadigarı topraklarda, kendi ailemin geçmişinden antik döneme kadar uzanan uzunca bir yolculuk yaptım. Müzeleriyle, antik kentleriyle, sımsıcak güneşiyle, plajları ve lezzetli yemekleriyle Kos; hangi Yunan adasına gitsem diye düşünenler için ilk önerilerimden biri. Bir an önce plan yapıp, yola çıkın adayı keşfedin!
Gerek yazı çalışması olsun gerekse görseller harika elinize yüreğinize ve kaleminize sağlık kolay gelsin iyi çalışmalar.
Bugun geldik ve rehberliğiniz icin teşekkürler.
Ben teşekkür ederim, faydalı olabildiysem ne mutlu bana.
Merhaba adada kamp alanı var mı acaba dikkatinizi çekti mi?
Merhaba, bazı plajların çevresinde kamp yapanlar vardı ancak profesyonel kamp alanları dikkatimi çekmedi açıkçası.
A.Buğra Tokmakoğlu
Bilgilendirme için teşekkürler.
Thassos adasına, haziran 2014’de 3 gece konaklamalı program yapmıştım.
Hem adanın güzelliklerini görüp, yaşamak, hem deniz,plaj, eğlence dedim, 3 gece yetmedi.
Sanırım tam tadına varmak için 3 geceyi azcık geçmekte fayda var. 🙂
Kesinlikle öyle bana kalsa en az 1 hafta da herkesin o kadar vakti yok.
Ellerinize sağlık,
Çok güzel, akıcı ve başarılı bir sunum olmuş.
Adaya gitmeyi düşünenler için oldukça faydalı bilgiler içermekte.
Ben de gezmeyi, görmeyi, yeni lezzetler keşfetmeyi seven, ve uygulayan biri olarak gerçekten oldukça faydalı buldum.
Daha önce Bodrum’a gittiğim seferlerde bir, iki kez günü birlik İstanköy adasına gitmeyi düşünmüş ve her seferi bayram tatili yoğunluğundan vazgeçmiştim.
Yazınızı okuduktan sonra günü birlik değil, eylül den sonra bir kaç günlük bir planlama yapmaya karar verdim.
Tekrar teşekkürler…
Bugün bir arkadaşım daha kaç gün ayırayım diye sordu. Bir iki günle heba etmeyin adayı. En az 3 gece konaklama öneriyorum. Gezilecek yerleri benim yazdığım sıra ile takip ederseniz kolaylık olur. Birbirine yakın olanları sıraladım. Değerli yorumunuz için teşekkürler.
Ellerine saglik cok bilgilendirici bir yazi olmus, fotograflar da nefis.
Teşekkürler Canan 🙂
Benimde anneannem ve ailesi İstanköy’ün Germe köyünden. Yani Platani’den. Ben Yunanistan’da çok yere gitmeme rağmen hâlâ İstanköy’e uğramadım:)) Bizimkiler II.Dünya savaşından hemen sonra gelmişler Türkiye’ye. II. Dünya savaşında Almanlar yenilince oniki ada (İstanköy’de bunlardan biri) Yunanistan’a verilmiş bizimkilerde kaçmış tabii. Sonrasında dönemin içişleri bakanı kendiside İstanköylü olan Şükrü bey hepsini İmroz(günümüz adıyla Gökçeada) ‘ya yerleştirmiş. Annemler İmroz’da doğmuşlar. Bizim de hâlâ akrabalarımız var İstanköy’de. Germe köyünde. Hatta anneannemin doğduğu ev yıkık şekilde duruyormuş. İlginçtir. Önce İtalyan işgali, sonra Alman işgali, sonra Yunan hükmü derken anneannemler bir türlü Türk egemenliğinde yaşayamamışlar.
Dedem de benzer süreçlerden geçmiş. Aynıyız demek ki. Alman işgali sırasında Almanların askere alma isteği üzerine kuzeniyle birlikte botla Bodrum’a kaçmışlar. Uzun yıllar vatansız olarak yaşadıktan sonra Türk vatandaşlığını alabilmişler. Soyadları ne acaba kesin tanıyorlardır. Ben mezarlığa kadar girdim, dolaştım. Mutlaka gitmeni tavsiye ediyorum.
Anneannemin kızlık soyadı Demirci. Sabri Demirci(kuyumcu) sülalesindeniz biz. Adada iki tane Demirci ailesi varmış. Büyük anneannemin kızlık soyadıda Dalgıç, rahmetli oldu tabii kendisi seneler önce.
Çok güzel bir yazı olmuş eline sağlık. Acaba hem tarihi yerleri hem de plajlarını gezebilmek için kaç gün yeterli olur, genelde iki günlük kaçamaklar yapabildiğimiz için fikir almak istedim.
Biz 2 gece 3 gün kaldık. Dolu dolu geçti ancak biraz koşturmak zorunda kaldık. Bana sorarsan deniz, tarih, yeme-içme tadını çıkarmak için en az 3 gece 4 gün lazım bu adaya.
Teşekkür ederim. Dikkate alacağım. 🙂