Kralın kızını ikiye böldüğü tiyatro: Aspendos

 

“Bu tiyatroyu restore ediniz. Ama kapısına kilit vurmayınız; burada temsiller veriniz, güreşler düzenleyiniz.”

aspendos (3)

1930 yılında Atatürk’ün söylediği bu söz dünyanın en iyi şekilde korunmuş, en güzel akustiğe sahip ve en önemli Roma eseri tiyatrosu Aspendos için. İhtişamı, işlemeleri, yapısı, sistematiği ile benzer dönemde yapılan eserler arasında fazlasıyla koyuyor farkını ortaya.

Antalya’nın Serik ilçesinde Belkıs beldesinde bulunan antik tiyatro 2. yüzyılda Zenon tarafından yapılmış. Antik tiyatronun yapımı ile ilgili günümüze kadar ulaşmış çok güzel bir hikâye var.

“Aspendos kralının o zamanlar çok güzel bir kızı vardır ve herkes onla evlenmek ister. Fakat kral kimde karar kılacağını bilemediği için halka şöyle duyurur: kim halkımız, şehrimiz adına en yararlı ve güzel şeyi yaparsa kızımı ona vereceğim. Bu durum üzerine de iki büyük eser çıkar bu iki eseri de iki ikiz kardeş ortaya koyar. Bu eserlerin birisi şehre kilometrelerce uzaktan, müthiş bir geometrik hesaplamanın sonucu olarak ortaya çıkarılıp inşa edilmiş kasabaya su getiren su kemerleri; diğeri ise orkestrasında yere metal para atıldığında en üst tarafından dahi o sesin duyulduğu dünyanın o zamanki ve günümüzün akustik olarak en iyi olan tiyatrosudur. Mimarı da Zenon’dur. Kral su kemerlerini gördükten sonra kızını su kemerlerini yapan mimara vermek ister fakat daha sonra da tiyatroya girdiğinde tiyatronun yukarı tarafında gezerken bir ses duyar. Ses: Kralın kızını ben almalıyım onu bana vermeli der. Bu akustiğe hayran kalan kral kızını büyük bir kılıçla ikiye ayırır ve kardeşlere verir.”

aspendos (1)

Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olarak varlığını sürdürmeye çalışan tiyatro geçtiğimiz yıllara dek birçok konser ve etkinliğe ev sahipliği yapıyordu. Ancak düzenlenen etkinliklerin tiyatroya zarar verdiği ortaya çıkınca antik tiyatro her türlü etkinliğe kapatıldı.

Tiyatronun girişinde şimdiye dek bölgede gezdiğim birçok kültür eserine göre son derece gelişmiş bir giriş sistemi yapılmış.  Müze karta sahip olanların kartlarını okutarak geçtiği elektronik turnikeler kullanılıyor. Aslında kültür ve turizm eserlerimizin bu biçimde korunarak, özenli ve hassas biçimde önem verdiğimizi gösteren bir imgeydi bu bana göre. Şimdiye dek görmediğim kadar detaycı özelliklere sahip görevlilerin beklediği giriş kapısı turizm için olması gereken bir ideali yansıtıyor. Yurtdışında da genel olarak kurulan sistemler böyle zaten.

aspendos (4)

Belkıs Belediyesi’nin toprak bir alanın çevresine çektiği tel örgülerle yarattığı derme çatma otopark ise gelen her konuğun arabasını park etmesi zorunlu bir alan olarak düzenlenmiş. Bu toprak alana giriş 5 Lira.

aspendos (2)

İsteyenlerin deveye binip gezebileceği, isteyenlerin ise gladyatör kılığına girmiş animatörlerle fotoğraf çektirebileceği giriş alanı turistlerin ilgisini çekmeye yetiyor.

Hediyelik eşya ve dönemi yansıtan kültürel anı malzemeleri ise inanılmaz derecede pahalı. Bir posta kartının dahi 1,5 Liraya satıldığı dükkânda 5 Liraya buzdolabı süsü bulabilirsiniz.

Aspendos’un içine girdikten sonra dış dünya ile bağlantılarınızı koparıp kendinizi Antik Çağ’da buluyorsunuz. Taş yapı üzerinde gezinirken o dönemde dahi bu derece geniş rakamların aynı anda etkinlik izleyebileceği alanların günümüzde yaratılamıyor olmasının anlamını bir türlü bulamıyoruz maalesef ki.

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You might also like