Dünyada deniz seviyesinden en alçak noktada yer alan ve yüzde 33’e ulaşan tuz oranıyla en tuzlu üçüncü göl olan Lut Gölü, İsrail, Filistin ve Ürdün arasında konumlanıyor. Yüksek tuz oranı nedeniyle canlı yaşamına uygun olmayan Lut Gölü, bu özelliğiyle Ölü Deniz (Dead Sea) olarak da adlandırılıyor.
Tarih boyunca zengin mineralli çamuruyla Orta Doğu‘nun en önemli doğal tedavi merkezlerinden Lut Gölü, Afrika kıtasıyla Suriye’nin ayrıldığı noktada üç Orta Doğu ülkesi İsrail, Filistin ve Ürdün’e kıyısı olan, isminden kutsal kitaplarda da geçen etkileyici bir göl.
Lut Gölü hakkında bilgi
Deniz seviyesinden 422 metre daha alçakta yer alan Lut Gölü, 600 kilometrekarelik bir alana yayılıyor. Ortalama derinliğin 146 metre olduğu Lut Gölü’nün en derin noktası 376 metre. Yıl boyunca yüzde 28 ile yüzde 30 tuz oranına sahip göl, bu özelliğiyle dünyanın en tuzlu üçüncü gölü.
Şeria Nehri yatağı boyunca göle taşınan maddeler ve yüksek sıcaklık nedeniyle aşırı buharlaşmanın etkisi tuz oranının yükselmesinde en önemli etken. Lut Gölü’nü bu kadar popüler yapan şeyler arasında kutsal kitaplar ve efsanelerde gölden bahsedilmesinin yanında göl suyundaki yüksek tuz oranı nedeniyle neredeyse hiç kıpırdamadan bile su üzerinde batmadan durulabilmesi.
Lut Gölü’nün şifalı suyu ve çamurunun cilt hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığa iyi geldiği yüzyıllardan beri bilinen bir gerçek. Bölgede üretim yapan firmalar hem çamuru hem de tuzu bazı kozmetik ürünlerinde kullanıyor.
Lut Gölü nerede?
Lut Gölü, Kızıldeniz’in kuzeyinde, İsrail ve Filistin’in (Kudüs) doğusunda, Ürdün’ün ise batı sınırlarında, bu üç ülkenin kuzeyden güneye inen sınırı boyunca uzanıyor. Gölü ziyaret etmek isteyen birçok kişi Ürdün’ün vize istememesi nedeniyle Ürdün üzerinden seyahat planını hayata geçiriyor. İsrail ya da Filistin üzerinden göle ulaşmak için Türk vatandaşlarının İsrail vizesi alması şart.
Ürdün’ün başkenti Amman’dan 45 dakikalık bir yolculukla ulaşılabilen göl, Ürdün’deki birçok tur şirketinin günlük paket turlarının rotasında yer alıyor.
Lut Gölü haritası
Lut Gölü hikayesi
Lut Gölü ismini Lut Peygamber’den alıyor. Hz. Lut’un peygamber olarak gönderildiği, Lut Kavmi’nin yaşadığı Sodom ve Gomore şehirleri Eski Ahit’in Tekvin kitabında günahkar kentler olarak anlatılıyor. İslam inancına göre MÖ 1900 yıllarına kadar varlığını sürdüren Lut topluluğu, Kuran-ı Kerim’de eşcinsel ilişkileri nedeniyle üzerine taş yağdırılan ve yok edilen bir halk olarak anlatılıyor.
Kuran-ı Kerim’de Lut Kavmi
Kuran-ı Kerim’in Araf, Hud, Enbiya, Hicr, Necm, Kaf, Kamer, Saffat, Ankebut, Neml ve Şuara surelerinde Lut Kavmi’ne yapılan uyarılar ve başlarına gelen büyük felaket açıklanıyor.
Araf Suresi (7) 80-84: Lut, kavmine dedi ki: “Alemlerde, sizden önce hiç kimsenin yapmadığı ‘fahşayı’ (hayasızlığı) mı yapıyorsunuz? Gerçekten siz, kadınları bırakıp, şehvetle erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz, ‘müsrif’ (haddi aşan) bir kavimsiniz.” Lut Kavmi’nin cevabı: “Bunları, yurdunuzdan sürüp çıkarın, muhakkak bunlar, temiz kalmak isteyen insanlardır” demekten başkası olmadı. Bunun üzerine Biz, karısı dışında, (Lut’u) ve ailesini kurtardık; (karısı) ise helake uğrayanlardan oldu. Ve onların üzerine, bir (azap) sağanağı yağdırdık. Bak! Mücrimlerin(suçluların) akıbeti nasılmış?
Hud Suresi (11) 74-83: İbrahim’den korku gidip, ona müjde gelince; Lut Kavmi konusunda, Bizimle mücadele etti (tartıştı). Doğrusu İbrahim, yumuşak huylu, çok duygulu ve (Allah’a) yönelen biriydi. “Ey İbrahim, bundan vazgeç. Muhakkak, Rabb’inin emri ve geri çevrilmeyecek bir azap, onlara gelmiştir.” Elçilerimiz Lut’a geldiği zaman, bundan hoşlanmadı, göğsü daraldı ve dedi ki: “Bu, zor bir gün.” (Lut’un) kavmi, (Lut’a) doğru koşarak geldi. Onlar, daha önceden kötülükler yapıyorlardı. (Lut) dedi ki: “Ey kavmim, bunlar benim kızlarım, sizler için daha temizdir. Allah’tan korkun ve beni misafirlerim önünde küçük düşürmeyin. Sizin içinizde reşit (doğru düşünen) bir adam yok mudur?” Dediler ki: “Şüphesiz sen de biliyorsun ki, kızlarında bizim bir hakkımız yoktur. Gerçekte sen, bizim ne istediğimizi biliyorsun.” (Lut) dedi ki: “Keşke size yetecek bir gücüm olsaydı veya sağlam bir yere dayanabilseydim.” (Elçiler) dediler ki: “Ey Lut, biz Rabb’inin elçileriyiz. Onlar, elbette sana ulaşamazlar. Gecenin bir kısmında, ailenle birlikte yürü. Sizden bir kimse, dönüp geriye bakmasın. Ancak senin karın başka (o bakacak). Muhakkak, onlara isabet edecek olan, ona da isabet edecektir Onlara vaad olunan (azap), sabah vaktidir. Sabah vakti yakın değil midir?” (Böylece) emrimiz geldiği zaman, oranın üstünü altına çevirdik ve üzerlerine arka arkaya (Ana Kitap’ta) yazılı taşlar yağdırdık. Bu helak taşları, Rabb’inin Katı’nda işaretlenmiştir ve bunlar zalimlerden uzak değildir.
Enbiya (21) 74-75: Lut ki, ona, hüküm ve ilim verdik. Ve onu, amelleri habis (kötü) olan kavimden kurtardık. Şüphesiz onlar, kötü ve fasık bir kavimdi. Onu (Lut’u), rahmetimize soktuk. Muhakkak o salihlerdendi.
Kuran-ı Kerim ve diğer kutsal kitaplarda geçen bu anlatıların dışında arkeologlar ve bilim insanlarının bölgede yaptığı araştırmalarda deprem izleri, volkanik kalıntılar, toprak yapısı ve kraterlerin oluşum nedenleri incelenerek şehrin göl altında kalmış olabileceğine dair çeşitli açıklamalar yapılmış olsa da bu iddialar hala büyük soru işaretleri barındırıyor. Bazı kaynaklarda bölgede yaşanan büyük bir depremin kutsal kitaplarca taş yağdırmak şeklinde anlatılmış olabileceği iddiasında bulunuluyor.
Orta Doğu’nun en etkileyici noktalarından Lut Gölü, hem sağlık hem de doğa turizmi için muhteşem bir seçenek. Dinler tarihi için de büyük önem taşıyan Lut Gölü ve çevresini keşfetmek gerek.
https://www.news.com.au/technology/science/archaeology/how-an-asteroid-destroyed-sodom/news-story/7034528b5e51ee8cbd706acd2afab9e2
şu an ürdün’ün bulunduğu yere 3700 yıl önce bir kuyruklu yıldız veya meteor düşmesi esnasında aşırı ısınma sonucu bir patlama meydana gelmiş yaklaşık 500 km2’lik alandaki (bazı kaynaklarda 200km2 diyor) herşeyi silip süpürmüş. arazi 600 yılda anca toparlanabilmiş ve sıradışı minareller tespit edilmiş. o bölgedeki yaşamı yok etmiş. Demek böyle olmuş.
Teşekkürler bilgi için.
Muzekkin nufs adlı kitapta bu gölün hikayesi var.zaten yukarıda ayette de yazıyor şehrin altını üstüne getiridik diye.bahsettigim kitapta açıklaması var.Rabbim bunları helak ederken şehri olduğu gibi gökyüzüne cikarmis yere calmis.o şehirden kalan boşluk o göl işte.o gole nasıl girip şifa bekliyorlar saskinim
Mantık yürütüyorum; Şöyle düşünün. Bir yemek var ve o yemeğin bir kısmı yenemeyecek halde. Ama sadece bir kısmı. Siz tutup caanım yemeği komple mi atarsınız yoksa sadece o kısmı alıp yemeği mi kurtarırsınız? Dediğiniz hikâyeye göre düşünürsek
yemeğine bir fare düşse veya bir miktar pillik bulaşsa yemeği düşenleri çıkardıktan sonra yermisin yoksa dökermisin?