Machu Picchu… Güney Amerika ülkesi Peru‘nun ünlü antik şehri… İnkalar’ın 1450’de, And Dağları’nın bir dağının zirvesinde, 2300 m’lerde inşa ettikleri muhteşem şehir… 1532’de İspanyol istilası sırasında İnkalar’ın korkup terk ettiği ve İspanyollar tarafından bulunamayınca yıllar boyu ‘Kayıp Şehir’ olarak anılan bu gizemli şehir, ABD’li arkeolog Hiram Bingham tarafından 1911’deki bir gezisi sırasında bulunmuş.
Kayıp Şehir Machu Picchu‘yu görebilmek, özellikle de İnka yolunu yürüyerek oraya varmak, kısa bir zamanda yolculuk yapmak gibi bir şey. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde olan ve dünyanın yeni yedi harikasından biri seçilen Machu Picchu’yu fotoğraflardan görmek yetersiz; İnkalar’ın tarihini, kültürünü koklamak, yaşamak gerek…

Machu Picchu’ya giden yolda ilk uğrak noktası 88 kilometre uzağındaki Cusco. Cusco’ya varınca İnka Krallığı’nın başkenti olmayı ne kadar hak ettiğini anlıyorsunuz.
İnkalar, imparatorluğun merkezi olarak Cusco‘yu, Cusco’nun merkezi olarak da Güneş Tapınağı’nı inşa etmişler. Diğer adı ‘Altın Kale’ anlamına gelen Qoricancha Sarayı olan Güneş Tapınağı, harç ve beton kullanmadan devasa boyutlardaki taş bloklar ile inşa edilmiş.
Cusco’da bir de şehir merkezine 3 km uzaklıkta olan Sacsayhuaman Kalesi‘ni görmek gerekir. Kale 1460’da Kral Pachacutec tarafından Chanazlar’a karşı kazanılan zafer anısına yapılmış. Yöre halkı buraya Sexy Woman (Seksi Kadın) diyor.
Yerel giysili yöre kadınlarını kucaklarında lama taşırken kadrajlamak, parke taşlı dar sokaklarda gezmek, barlarda geleneksel pisco sour içmek ve hediyelik eşya mağazalarından alışveriş yapmak, Cusco gezisinin vazgeçilmezlerinden. Ziyaretçilerini Machu Picchu öncesi İnka kültürüyle tanıştıran Cusco, keşfedilmeyi hak eden özel bir şehir olarak anılarda kalır…

3500 m’lerde kurulmuş olan Cusco’da en çok yükseklik hastalığına yakalanma riski bulunur. Nefessiz kalma durumunda kullanılmak üzere oksijen tüplerini ve özel ilaçları her otelde ve eczanede bulmak mümkün. Perulular gibi yaşamayı tercih edenler içinse, yerlilerin yükseklik hastalığına iyi geldiğini keşfettikleri ve otellerde sunulan koka çayı içme imkanı var. Şehrin her köşesinde ikram edilen koka çayı, kokainin ana maddesi olan koka yaprağından yapılır ve gerçekten de yükseklik hastalığına iyi gelir.
İnka Yolu yürüyüşü ise ciddi bir planlama gerektirir. 2 günlük ve 4 günlük yürüyüş alternatifleri değerlendirilirken, 4 günlük yürüyüşün, çadırda konaklamayla birleşince yorucu olabileceği, yolun en güzel manzaralı kısmının da zaten 2 günlük yürüyüşte de görülebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Yalnız 2 günlük de 4 günlük de olsa, İnka Yolunu yürümek için sadece belli miktarda özel izin verilir ve 6 ay öncesinden bu izinler tükenir. Bu nedenle bu inanılmaz özel deneyimi yaşayabilmek için programlı hareket edip, her türlü organizasyonu en az 6 ay önce tamamlamakta fayda var.

2 günlük İnka Yolu yürüyüşü sabahın erken saatlerinde Cusco’dan minibüse binilerek başlar. Ollantaytambo’ya geldikten sonra Agues Calientes’e giden trene binip 104. km’de trenden inilir. İşte yürüyüşün heyecanlı kısmı şimdi başlamıştır; yürüyüş izinleri gösterilerek İnka Yoluna adım atılır…
İlk olarak Chachabamba Harabeleri ziyaret edilir. Daha sonra dar, kıvrımlı, aşağısı uçurum, ama manzarası muhteşem İnka yolundan ilerleyerek Winay Wayna’ya varılır. Bu kuş uçmaz, kervan geçmez yere nasıl bir şehir inşa edildiğine hiç akıl sır erdirilemese de, sırf Winay Wayna için bile bu tehlikeli yolun yürünmesi gerektiği ortadadır. Winay Wayna’nın tepelerinden olağanüstü Peru dağlarına bakmak her gün yaşanmayacak, inanılmaz heyecan verici bir deneyimdir.
Verilen mola ve yenilen öğle yemeğinin ardından yürüyüş devam eder. Dapdaracık, aşağısı yer yer uçurum olan patika yolda yürürken insanın heyecanla beraber korku da duyması kaçınılmazdır. Maceracı ruhuna söz geçiremeyip bu serüvene atılanların bile kendilerini, mesela bir örümcekten kaçarken ani bir refleksle uçuruma atması an meselesidir. Bu uzun ve zorlu yürüyüşün sonunda ise Sun’s Gate (Güneşin Kapısı) tüm ihtişamıyla Machu Picchu’yu gösterir ve bütün yorgunluğu götürür…

İnkalar’ın kayıp şehri yer yer sisten yok olur, yer yer yüzünü nazlı nazlı gösterir. Kesin olan bir şey vardır ki, o da İnka kültürü ve doğanın muhteşemliği birleşince insanın kendisini küçücük hissetmesidir… Az ötede duran tarih, İnkaların bu ulaşımı inanılmaz zor olan yerde inşa ettikleri şehir, insanı kendinden alır götürür.
İnka Kralı Pachacutec Yupanqui tarafından inşa ettirilmiş olan Machu Picchu’nun yapımı 50 yıl sürmüş, ama İnkalar bu şehirde sadece 100 yıl yaşayabilmiş. Kentin kuruluş amacı ise hala bilinmiyor.
Machu Picchu adını yakınlarındaki bir dağın zirvesinden alır. Quechua dilinde Machu Picchu, ‘Eski Zirve’ anlamına gelir. Şehrin sonundaysa ‘Genç Zirve’ anlamına gelen Wayna Picchu yükselir.
İnkalar’ın harç kullanmadan, kuru taş teknolojisi ile inşa ettikleri şehirde en çok ilgiyi Intihuatana Taşı, Güneş Tapınağı ve Üç Pencereli Oda çeker. Bir kısmı teraslanarak tarım için ayrılmış olan Machu Picchu’nun hem teraslama, hem de taş işçiliğindeki ustalık, bugünkü teknolojiyle bile zor ulaşılacak üstünlüktedir.

Şehir lamalarla el ele gezildikten sonra gitme vakti geldiğinde dağların eteğindeki, 8 km uzaklıktaki Agues Calientes Kasabası‘na minibüsle ya da yürüyerek inilebilir. Yalnız sürekli merdiven inerek devam eden yürüyüşün 1,5 saat sürdüğünü dikkate almak gerekir. Aksi takdirde, her ne kadar sportif bile olunsa, insanın dizlerinin bağının çözülüp bacakların tir tir titremesi kaçınılmazdır.
Urubamba Nehri’nin kıyısında, dağların arasında sıkışıp kalmış Agues Calientes Kasabası, turistik, doğal ve oldukça şirin bir yerleşimdir. Doğa öylesine muhteşemdir ki, insanın burayı bırakıp gidesi gelmez…

Yürüyüş programına göre bir gün sonra güneşin doğuşunu izlemek için sabahın erken saatlerinde Machu Picchu’ya minibüsle tekrar çıkılır. Böylece gezginlerin listesinde başrol oynayan kayıp şehir Machu Picchu manzarası bir kez daha doyasıya izlenebilir; doğaya, evrene ve İnkalar’a teşekkür gönderilebilir…
Veda vakti geldiğinde Agues Calientes’e minibüsle inilir ve trene binip dönüş yolculuğuna başlanır.
Cusco ve Machu Picchu’yu kısa süreliğine de olsa yaşamak, hafızalarda hep yer eder ve en özel gezilerden biri olarak kalır. Dileyen her gezgine kısmet olması umuduyla… (Yazar: Yaprak Gurdal)
[…] Kaynak https://kesfetsek.com/machu-picchu/ […]
Mükemmel bir yazı