Alper Murat Yalçın, uzun yıllar perakende sektöründe görsel düzenleme alanı ve mağaza yöneticisi olarak çalıştı. Bulunduğu sektörün kendisine göre olmadığına karar veren Yalçın @helloalpi instagram sayfasını kurarak kendi tarzını yarattı.
İstanbul’da doğan Alper Murat Yalçın, uzun yıllar perakende sektöründe farklı pozisyonlarda görev aldı. Bu alanın kendine uygun olmadığını düşünen Yalçın, dijital iletişim sektörüne yöneldi. Yedi yıl önce kurduğu instagram sayfası @helloalpi ile kendi tarzını paylaşımlarına yansıtan Yalçın, kurduğu dijital ajansla sosyal medya işlerini yönetiyor.
Merhaba Alper, öncelikle seni tanıyabilir miyiz?
İstanbul’da doğdum, Ege’ye aşık olarak büyüdüm. Uzun yıllar perakende sektöründe görsel düzenleme ve vitrin tasarımı üzerine çalıştım. Ardından mağaza yöneticiliğine devam etim. En son çalıştığım firmadaysa yönetim kısmında yer aldım. Sonrasında perakende sektörünün bana uygun olmadığını düşünerek dijital iletişime yöneldim. Yedi yıl önce @helloalpi Instagram sayfasını kurarak dijital dünyaya kendi tarzımla, kendi içeriklerimle ve aynı zamanda büyük bir reklam ajansında staj yaparak adım attım. Bu yıl kendi dijital ajansımı kurdum. Markaların sosyal medya stratejilerini, ürün çekimlerini yaparıyorum.
Seni @helloalpi sosyal medya hesabınla tanıyoruz. Dijital içerik üretici kimliğine giden süreci bizimle paylaşabilir misin?
2013-14 yıllarında house plants yani ev bitkileri akımı dünyada yayılmaya başladı. Türkiye’de bu akımın pek ilerlemediğini, bitki bakanların da çok geleneksel yöntemler kullandığını fark ettim. Dekorasyon-bitki uyumunu bir araya getirerek kendi tarzımı oluşturdum. Böylece Türkiye’deki ilk 3 bitki blogger’ından biri oldum. Aslında her şey küçük bir kauçuk bitkisiyle başladı. Perakende sektöründe öğrendiğim ürün kullanımı ve fotoğraf çekimi beni bir “dekorasyon ve lifestyle” sayfası olmaya ikna etti.
İnsanlar @helloalpi hesabını neden takip etmeli? Hesabında neler paylaşıyorsun ve nasıl tepkiler alıyorsun?
Aslında sayfamın içeriği dekorasyon ve geri dönüşüm projelerinden oluşuyordu. İzmir’e taşınma sürecimle birlikte araya biraz seyahat ve İzmir mekanlarını keşfetmeyi de ekledim. Bahar aylarının gelişiyle yeniden eldekileri değerlendirme, bitki bakımı ve dekorasyon önerilerine ağırlık vermeyi planlıyorum. Hepimizin yaşadığı bu evren tüketmeyi değil, üretmeyi hak ediyor. @helloalpi’de dekorasyon ve seyahatin pahalı bir şey olmadığını göstermeye çalışıyorum.
Güncel olarak yaptığın ve gelecekte planladığın projelerin neler?
Şu an yoğun olarak yeni bir marka üretim sürecindeyim. Markamda insanlar Ege’den parçalar bulacaklar. Bazıları ikinci el bazılarıysa sıfır parçalar olacak. Ama markanın asıl amacı şu; “Her ürün ikinci bir şansı hak eder.”
Türkiye’de en keyif aldığın ve takipçilerine önereceğin destinasyon neresi? Takipçilerin bu yere neden gitmeli?
Kesinlikle Şirince! Şirince, İzmir’e taşınmadan önce de çok sevdiğim bir yerdi. Sonra bir dostumun önerisiyle “Benden Selam Söyle Anadolu’ya” adlı kitabı okudum. Şirince birden benim için her gittiğimde yeni bir masal üreten yer haline geldi. Genelde şaraplarıyla bilinen Şirince’nin bence asıl görülmesi gereken yerleri dar sokakları, uçsuz bucaksız ormanları ve tepeye çıktığınızda ciğerinize dolan oksijenidir. Bence insanlar Şirince’ye bir kez daha gidip farklı bir gözle bakmalı.
Dijital içerik üretimi alanında kendini geliştirmek ve bu alanda çalışmak isteyenlere neler önerirsin?
Basılı ve dijital her şeye hakim olmak. Bolca dijital platformlarda bir şeyler izlemek. Yeni bir şey denerken korkmamak. En önemlisi de Z kuşağını iyi takip etmek. Çünkü gelecek Z kuşağında.
Son olarak söylemek istediklerini rica etsem?
Pandemi hepimize öğretti ki evlerimiz bizim için hem çok konforlu hem de çok uğraşılması gereken bir alan. Seyahat etmek ufkumuzu genişletse de evlerimizde huzurlu bir ortam yaratmak ruhumuza iyi gelir. Evden atacağınız her bir parçanın geri dönüşümde mutlaka bir yeri vardır. Ve unutmayın ki küçük, yeşil bir dal parçasının ikinci yaprağı açtığında tarif edilemez bir mutluluğa ulaşırsınız.