İçmimar Füsun Bay Canbay için seyahat etmek hobi değil yaşam şekli. Eşi Murat Can Canbay ile pembe bir minibüsü ses stüdyosuna dönüştüren ikili Ses Kardeşim projesi ile hem seyahat ediyor hem de görme engellilere verilmek üzere sesli kitaplar oluşturuyor.
Füsun Bay Canbay, İstanbul doğumlu içmimar, Bodrum’da yaşıyor. Meslek hayatı boyunca Türkiye ve dünyada birçok yeri görme şansı olan Canbay, seyahati kendisi için hobi değil yaşam şekli olarak ifade ediyor. Seyahat deneyimlerini Fusyollarda.com adlı blogunda paylaşan Canbay, Ses Kardeşim adlı projeye eşi Murat Can Canbay ile hayat verdi.
Seni çok kısa tanımak istesek?
1966 yılının Temmuz ayında İstanbul’da dünyaya geldim. 8 Temmuz… Yaşadığım yer Bodrum… Kendimi bildim bileli içmimar olmak istiyordum. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İçmimarlık Bölümünü kazandım… (O zamanlar adı Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu idi) 30 yıl boyunca içmimarlık yaptım. Bunun 10 yılı İstanbul, 20 yılı Bodrum’da proje üretmekle ve hayata geçirmekle geçti. Sayısını hatırlayamayacağım çok keyifli projeler yaptım. Halâ da yapıyorum ve yapmaya devam edeceğim. Çünkü üretmeyi ve hayata geçirmeyi çok seviyorum.
Hayata getirdiğim en güzel şey ise oğlum. O, 26 yaşında harika bir adam. Hayatımdaki diğer harika adam da evli olduğum sevgilim. İyi ki varlar ve iyi ki hayatımdalar.
Seyahat planlamayı, valiz hazırlamayı, havaalanında olmayı, uçmayı, gittiğim şehirlerin sokaklarında dolaşmayı, mimarisini incelemeyi, fotoğraf çekmeyi, yerel lezzetleri tatmayı ve tüm bunları paylaşmayı seviyorum.
Seyahat tutkusu hobiden daha öteye nasıl geçti?
Meslek hayatım boyunca da her fırsatta gezdim, yazdım, çizdim, yeni projeler ürettim ve içimdeki çocuğu hep mutlu ettim. Baktım ki, son zamanlarda içimdeki çocuk en çok gezmekten mutlu oluyor, “O zaman bu çocuk hiç mutsuz olmasın” dediğim zaman hobi değil, yaşam şekli oldu.
Fusyollarda adlı gezi blogunda seyahat yazıları yazıyorsun. Biraz blogundan bahseder misin?
Yaklaşık 1,5 yıldır bloğumda yazıyorum. Aslında unutmamak için notlar almaya başladığımda çıktı blog açmak düşüncesi. Fusyollarda, asla kimseye öğüt verme gibi bir amacı olmayan bir blog. Sadece gittiğim yerlerde yaşadıklarımı, gördüklerimi ve deneyimlediklerimi yazıyorum. Yazdıklarımla birilerini imrendirip, yola çıkmasına vesile oluyorsam ne mutlu bana.
Seyahat etmek isteyenlere neler söylersin?
Hiç durmasınlar. Hemen yola çıksınlar. Hayatta yapılacak en şahane şey seyahat etmek. Benim için her şey seyahate çıkmak için bahane olabiliyor. Mesela çok önceden doğum günüm için, eşimin doğum günü için, evlilik yıldönümümüz için, sevgililer günü gibi tarihlere ucuz ucuz biletler alıyorum. Böyle yapabilirler. Erken rezervasyonlarla uygun fiyatlı konaklamaları alabilirler. Önerim, gittikleri yerlerden gözlerine hediye alsınlar, başkalarına değil. Yeni yerler görmek, tanımak farkında olmadan insanın vizyonunu geliştiriyor. Her zaman karşılaşılan olaya farklı açılardan bakmayı sağlıyor.
[button color=”” size=”” type=”square” target=”” link=””]
En’leri & İlk’leri
En sevdiği yurt içi destinasyon: Orhaniye (Marmaris)
En sevdiği yurt dışı destinasyon: İtalya
İlk yurt dışı seyahati yaptığı yer: 1989’da araba ile Avrupa seyahati. Bulgaristan, Yugoslavya (o zaman bölünmemişti), Avusturya, Almanya, İsviçre, İtalya
Şu an bileti olsa gideceği ilk yer: Fas
En son seyahat ettiği yer: Kars ve Yunanistan
[/button]
Ses Kardeşim adlı projeye hayat verdin. Projede hedefler neler?
Evet, aylar süren heyecanlı hazırlıklar sonrasında Ses Kardeşim dünyaya geldi. Henüz emekleme döneminde. Ama ben çok kısa sürede yürüyüp koşacağına inanıyorum.
Ses Kardeşim için, Fusyollarda’nın farklı bir yolculuk hikayesi diyebiliriz. Uzun zamandır sadece gezip, görüp, paylaşmak için gidilmemeliydi bütün bu yollar diyordum. Farklı bir yol daha olmalıydı içinde. Elbette her yolculuk birbirinden farklı ama bu yolculuğun bir amacı var. Farklı bir yolculuk yapma isteği benimdi ama Ses Kardeşim, eşim Murat ile geliştirdiğimiz, oluşturduğumuz bir proje. Aslında güçlerimizi birleştirdik galiba bu proje ile.
Kısaca şöyle bahsedebilirim: Çok minnoş pembe bir minibüsümüz var. Bu minibüsün içini ses stüdyosu haline getirdik ve bu gezici stüdyo ile yola çıkıyoruz. Amacımız; Türkiye’nin birçok yerinden çocuk sesleri ile görme engelli çocuklara verilmek üzere sesli kitap oluşturmak. Şu anda bu yazıyı okuyanlar da (okuyorsanız görme engelli değilsiniz) bir gün görme duyusunu kaybedebilirler. Ben de, biz de Gören insanlar kadar göremeyenler de bilgiye ulaşsınlar diye, hayal kurmalarını güçlendirelim diye bu yola çıktık. Sorun olarak görünen şeylerin aslında sorun olmaktan çıkarılabileceğine, engelli olana acımak yerine herkesin kendi çapında bir şeyler yapabileceğine dikkat çekip farkındalık yaratmak istiyoruz.
Bu arada sadece sesli kitap değil, sesli blog da oluşturduğumuzu söylemek istiyorum. Biz, gezi yazarlarının yazdıklarından sadece görebilenler faydalanabiliyor. Oysa ki bu yolculukta gittiğimiz her yerde bizim gördüklerimiz görme engelliler için seslendirilip, sesli blog haline getirilecek. Ve tüm bu süreçler profesyonel kameralarla belgesel olarak kayıt altına alınıyor. Hedeflerimize gelirsek, daha çok yere ve daha çok çocuğa ulaşıp, çocuk yaşta bile başkalarına “karşılıksız” yardım yapılabileceğini fark ettirebilmek.
Son olarak söylemek istediklerin?
Hayat bir gün, o da bugün… Bu söz dizisinin öncesini herkes bilir sanıyorum. Öyleyse geçmişe ve meçhule takılıp kalma, bugün karar ver, bugün kendin için yola çık, bugün başkası için çık.
Buğra’cım tekrar teşekkür ediyorum paylaşımın ve projeye verdiğin destek için…
Çok düşünceli bir hareket bu. Sesli kitabı biliyordum ama blog fikri ayrıca hoşuma gitti. Takdir ettim gerçekten.
Çok teşekkür ederiz… 🙂