Seyahat tutkunu Sema Taştan Çelepci, 7 yaşındaki kızı Çakıl ve eşi ile her bulduğu fırsatta yollarda. Mutluluğu yollarda arayan Çelepci, deneyimlerini Geziyorum Öyleyse Varım adlı web sitesinde paylaşıyor.
Eğitim hayatı süresince Türkiye’nin farklı bölgelerini görme şansını elde eden Sema Taştan Çelepci, üniversitenin ardından Londra’ya gittiği dil okulu aracılığıyla yurt dışında seyahat etmenin keyfini çıkardı. Evlilik ve anne olmanın seyahatlerini engellemediğini söyleyen Çelepci en büyük mutluluğunu, ‘Bir şehri çocuk gözüyle keşfetmenin güzelliğini hiçbir şeye değişemem’ diyerek açıklıyor.
Seni çok kısa tanımak istesek?
Ben Sema Taştan Çelepci, 1979 doğumluyum. 14 senedir İzmir’de yaşayan Ankaralı bir Sosyoloğum. İngilizce İşletme Yönetimi Yüksek Lisansı ve Veteriner Sağlık Teknisyenliği okuyup, sosyal projelerde hem gönüllü hem de profesyonel çalıştıktan sonra yoluma bir süredir seyahat bloggerı olarak devam ediyorum. 16 senedir evliyim ve 7 yaşındaki Küçük Gezgin Çakıl’ın annesiyim. Geziyorum Öyleyse Varım adlı seyahat bloğunun yazarı olarak hem blogda hem de farklı platformlarda gezi yazıları yazıyorum.
Seyahat tutkusu hobiden daha öteye nasıl geçti?
Seyahat etmek yaşamımın her zaman bir parçası oldu aslında. İlkokula Kıbrıs’ta başlayıp, Malatya’da devam eden ve okulu Kars’ta bitiren bir çocukluk geçirince insan yaşadığı topraklardan fazlasını merak etme dürtüsüyle de yaşamaya başlıyor. 15 yaşında gençlik kampına giderek kendi çapımda bu yolda ufak bir adım atmış oldum. Üniversiteyi bitirdiğimde ise İngiltere’ye dil eğitimi için gidip, farklı topraklarda yaşamanın, farklı kültürlere dokunmanın insanın hayatında nasıl bir etkisi olabileceğini bire bir yaşadım. İngiltere’de bulunduğum süre zarfında pek çok Avrupa şehrini de keşfetme şansım oldu. Sonrasında eşimle seyahatlerimizin keyfini sürerken, kızımız Çakıl’ı seyahatlerimize ortak ettik. Baktım anlatacak çok şey birikmiş, insanlar çocukla seyahat etmekten çok korkuyor; gezi anılarımı paylaşacağım ve çocukla tatil yapmanın keyfini dile getireceğim platform olarak “İki Gezgin Ruhun Küçük Gezgin ile Maceraları” başlığı altında Geziyorum Öyleyse Varım’ı kurdum.
Blogda yazdığım yazıların yanında yazılarım, Sözcü Seyahat, Cumhuriyet Gezi, Tourmag Dergisi, Mother&Baby gibi yazılı basında da yayımlanıyor. @geziyorumoyleysevarim instagram hesabından ve blogun Facebook sayfasından da günlük paylaşımlara devam ediyorum.
Deneyimlerini Geziyorum Öyleyse Varım ismiyle paylaşıyorsun; bu isim nereden çıktı?
İnsan nerede en mutlu anlarını biriktiriyor, nerede nefes aldığında kendini gerçekten hayattaymış gibi hissediyorsa işte o zaman tam anlamıyla ‘yaşamak’ budur diyebiliyor. Ben seyahat ettikçe, dört duvardan bağımsız oldukça nefes alabilen, mutluluğu yakalayabilenlerdenim. İşte o yüzden bloğun adı “Geziyorum Öyleyse Varım” oldu. Yani Descartes’ın ünlü sözünü biraz kendime uyarlamış oldum.
GeziyorumOyleyseVarim.com bloguna girenleri neler bekliyor?
Blogda çocukla seyahat etmenin püf noktalarına, çocukla tatile yönelik tavsiyelerime, bizim Küçük Gezgin Çakıl ile yaptığımız seyahatlerin anılarına, gittiğimiz şehirlerin gezi rehberlerine ulaşmak mümkün. Basında yayımlanan yazılarımı, çocukla gidilebilecek mekanlara yönelik makalelerimi de okuyabilirler. Blogda maceralarımızı gülümseyerek okurken; o şehre gittiklerinde ne yapacaklarını da detaylarıyla bulabilirler.
Blogda temel olarak anlatmak istediğim şey aslında seyahat etmenin insana kattıkları. Benim yaşama bakışımı, evliliğimi, anneliğimi şekillendiren şey seyahatte farklı kültürlerden öğrendiklerim oldu. Bu yüzden de çocukla seyahat etmenin çocuğun yetişmesindeki önemine blogda sıklıkla değinirim. Farkındalığı yüksek, özgüvenli, bağımsız, kendine güvenen, duyarlı çocuklar yetiştirmenin yolunun onlarla sık sık seyahate çıkmak olduğunun altını blogdaki yazılarda çiziyorum.
Seyahat planı yaparken neye göre hareket ediyorsun?
Biz her yıl yurt içinde fırsat buldukça ve hatta fırsat yarattıkça ufak seyahatler yaparız. Çocuk olmadan önce arabamızda çadırımız ve kamp malzemelerimizle yaşar, her hafta sonu mutlaka bir yerlerde kamp kurardık. Ege ve Akdeniz kıyılarında kamp yapmadığımız yer kalmamıştır diye tahmin ediyorum. Çocuk olduktan sonra eskisi gibi sıklıkla kamp yapamasak da her hafta sonu kültür gezileri ve çevre gezileri yapıyoruz. Bazen bir köye gider bazen de bir müzeyi ziyaret ederiz. Yurt dışı için ise, mutlaka en az bir kış bir de yaz tatili organize ediyoruz. Gitmek istediğimiz yerler için ucuz uçak biletlerini takip edip, bileti alır almaz da tüm masraflarımızda kısıntıya giderek kendimize bir tatil fonu oluşturuyoruz.
Kış tatillerinde Christmas ruhunu çok sevdiğimiz için şehirlerin panayır tarihlerine göre organizasyonumuzu yapıyoruz. İlk defa bu sene kış tatilini Maldivlerde geçirerek bu geleneğimizi bozmuş olduk. Yaz tatillerinde ise Yunan Adalarını çok sevdiğimiz için sıklıkla adalara gidiyoruz. Avrupa’da daha önce gitmediğimiz şehirlerden birini de yaz ayları için listemizde mutlaka bulunduruyoruz. Sürekli ucuz uçak bileti kovalamakla geçiyor hayatımız diyebilirim. Maldivler üstüne konuşmamızın üstünden 2 hafta geçmemişti ki elimizde Maldivler bileti vardı öyle söyleyeyim.
[button color=”” size=”” type=”square” target=”” link=””]
En’leri & İlk’leri
En sevdiği yurt içi destinasyon: Kapadokya ve Göcek
En sevdiği yurt dışı destinasyon: Maldivler, San Francisco ve Londra
İlk yurt dışı seyahati yaptığı yer: Londra
Şu an bileti olsa gideceği ilk yer: Avusturalya
En son seyahat ettiği yer: Maldivler
[/button]Seyahatlerinde yaşadığın en ilginç ve unutamadığın bir anı paylaşabilir misin?
Yaklaşık 2 sene önce Küçük Gezgin Çakıl ile 3 ay Amerika’da tek başıma yaşadım. Oradaki paskalya kutlamalarında Çakıl’ın fotoğrafının yarım sayfa yerel bir gazetede çıkması bizim için müthiş bir anı olmuştu. Amerika maceramız sırasında Monterey’de balina izleme turuna katıldık. Hava oldukça soğuk ve yağmur yüzümüzü keserken, ellerimiz donmuş fotoğraf bile çekemezken onlarca balinanın kocaman gövdeleriyle okyanusta dans edercesine yüzmelerini gören Çakıl’ın soğuğa rağmen çığlık çığlığa anın tadını çıkarması yine en güzel anılarımızdandır.
Bizim için en güzel anılarımızın Çakıl 2,5 yaşındayken Köprülü Kanyon’da yaptığımız Rafting, Lindos kalesine tek başına eşek üstünde çıkması, 4 yaşındayken Fethiye’de yaptığımız safari ve Göcek’te bindiğimiz Parasailing olduğunu söyleyebilirim. Daha yazabileceğim yollarda biriktirdiğimiz hafızamıza kazınmış yüzlerce anımız var tabii.
Son olarak söylemek istediklerin?
Seyahat etmek için çok büyük bütçelere gerek yok. Sadece yaşamınızdan bazı şeyleri kıstığınız zaman neler değişebileceğine siz bile inanamazsınız. Ben daha çok gezebilmek için yaşamımda pek çok şeyden vaz geçerek aslında mutluluğumu artırıyorum. Çünkü beni bu hayatta seyahat etmek kadar mutlu eden hiç bir şey olmadığını çok iyi biliyorum. Biraz planlı olmak, bütçeyi ayarlamak, ucuz uçak biletlerini takip etmek aslında insanın hayallerini gerçekleştirmesinin yolunu açıyor.
Çocukla seyahat etmeye gelince. Zorluklarına odaklanmak yerine birlikte biriktirdiğiniz iyi-kötü tüm anıların değerine odaklanmak aslında her şeyi kolaylaştırıyor. Yeri geliyor hasta oluyor, yeri geliyor düşüyor, ağlıyor ama bir şehri çocuk gözüyle keşfetmenin güzelliğini hiçbir şeye değişmem doğrusu.
Euro ve doların beklenmedik yükselişinden dolayı pek çok insan yurt dışı seyahatleri gittikçe zorlaşıyor. O zaman bundan sonra rotalarımız, vizesiz, daha ucuz, daha mutlu olabileceğimiz rotalar olsun. Baktık hiç mi çıkabilecek gibi değiliz yurtdışına, o zaman en yakınımızdaki köyleri keşfedelim. Gittiğimiz her yerde farklı bir şeyler bulabileceğimize eminim. Ben yollarda mutluyum. Herkesin nerede mutlu olduğunu keşfedeceği bir yaşamı olmasını dilerim.