Tarihin sıfır noktasına yolculuk

4
261

Medeniyetlerin buluşma noktası olan Anadolu, doğal bir açıkhava müzesi görünümündeyken maalesef bu topraklarda yaşayan insanlar bu köklü müzenin eserlerine sahip çıkamıyor. Elimizdeki kıymetli hazinenin farkına varamazken; dünya tarihine yön veren, insanlığın seyrini değiştiren birçok gelişmenin kendi topraklarımızda yaşandığını öğrenmek eşsiz duygular yaşatıyor hepimize.

urfa gobek (40)

Tarihe ve arkeolojiye bir türlü ısınamayan bir toplumun fertleri olarak topraklarımızdaki bu değerlere sahip çıkarak, en azından “geçmişte neler yaşanmış” sorusunu sorabilirsek o zaman tüm dünya gezginlerinin Türkiye’ye neden geldiğini çok daha rahat anlayabileceğiz.

Peygamberler Şehri Urfa son aylarda genellikle 30 kilometre güneyinde yaşanan çatışmalarla anılsa da “tarihin sıfır noktasına” tanıklık etmek isteyenleri heyecanlandırıyor.

Yerleşik yaşama geçişle ilgili bugüne kadar dünyada ortaya çıkartılan tüm bilgileri rafa kaldırmayı başaran Göbeklitepe’ye ısrarcı girişimlerimizle gitmeye ekibi ikna ediyoruz.

Ekipten bazı arkadaşlarımızın “birkaç tane taş var”, “bu sıcakta görsek ne olacak” gibisinden haykırışlarına ister istemez sinir olsam da gerilmeye gerek yok diyorum.

Yakan Urfa güneşinin eşliğinde zor yolları aşarak Göbeklitepe’ye varıyoruz.

urfa gobek (38)

Göbeklitepe, bölgede yaşayanların yeryüzü şekillerinden esinlenerek ortaya koyduğu bir isim. Herhangi bir tarihi olguyu yansıtmıyor. TÜRSAB’a bağlı çalışan görevliler kazı alanının girişinde birkaç şemsiyenin altında zor koşullarda, gelen ziyaretçilere hizmet vermeye çalışıyor.

Açıkçası birkaç yüzeysel bilgi dışında çok fazla fikir sahibi olmadığım Göbeklitepe’de attığım her adımın ardından adeta kendimden geçiyorum.

Dünyada bilinen her şeyin aslında yanlış olduğunu ortaya çıkaran bu topraklarda nefes alıyor olmak bir harika doğrusu.

Sağlı sollu bilgilendirme tabelalarına bizden az önce gelen turist grubu nedeniyle yaklaşamıyoruz. Göbeklitepe’yi daha önceden deneyimleyen arkadaşlarımızın izinde, kalabalık gruptan sıyrılarak kazı alanına yöneliyoruz.

Üzeri ahşap bir çatı ile örtünen Göbeklitepe kalıntılarının etrafında yürürken, günümüzden yaklaşık 12 bin yıl önce insanların bıraktığı izlerin yanıbaşında olma duygusunu hissetmek pek tarif edilemiyor.

urfa gobek (3)

1995’te kazılar başlamış

Dünyanın en eski tapınak kalıntılarına evsahipliği yapan Göbeklitepe’de kazılar 1995 yılında başlamış. Neolitik çağın tapınak merkezi olarak ifade edilen bölge, arkeoloji dünyasını heyecanlandırırken, henüz yerleşik yaşama geçmeyen insanlığın tapınaklar inşa etmesinin gizemi hala çözülememiş.

Göbeklitepe’de T şeklindeki 10-12 dikilitaş yuvarlak planda ve araları taşla örülü biçimde sıralanırken, bu yapılar bugün dünyanın bilinen en eski yapıları olarak gezginlere merhaba diyor. Dikilitaşların üzerindeki kabartmalar o dönemin yaşama koşulları hakkında bilgi veriyor.

urfa gobek (7)

Güneşe gömülen ölüler

Bugüne kadar yapılan kazılar sonucunda, henüz yerleşik yaşamla tanışmamış insanoğlunun ölü gömme geleneğinin de olmadığı Göbeklitepe’de ölüleri “güneşe gömme” adı verilen bir uygulama yapılıyormuş.

Bu uygulamaya göre açıkhavaya bırakılan ölüler yırtıcı kuşlar tarafından yeniyor. Kuşların göğe ulaşmasıyla ruhların da göğe ulaşacağına inanılıyor. Taşların üzerindeki yırtıcı kuş kabartmaları bu gelenekle ilgili varsayımları güçlendiriyor.

urfa gobek (13)

T biçimindeki 10-12 dikilitaşın tam merkezinde diğerlerine göre daha yüksek olan ve birbirine karşılıklı bakan iki dikilitaş ise insan şekli genelinde olmak üzere el, kol, çeşitli hayvan ve soyut semboller kabartma ya da oyularak betimlenmiş.

Bölgeye ait çeşitli fikir ve tartışmalar ise yoğun olarak devam ediyor.

Göbeklitepe’de ortaya çıkarılan ilginç buluntular arasında çöl varanı, sürüngen kabartmaları, ağzı açık ve dişleri korkunç bir şekilde betimlenen kurt kafaları, yaban domuzları, turna, boğa, yaban ördeği, leylek, tilki, yılan, akrep, yabani koyun, aslan, örümcek ve kafası olmayan insan kabartması, erkeklik organı abartılı olarak tasvir edilmiş erkek heykelleri vb. yer alıyor. Ortaya çıkan bulgular 12 bin yıl önce yerleşik hayata geçen bu dönem insanının inançlarını yansıtan önemli bulguları oluşturuyor.

urfa gobek (11)

Boğa, yaban domuzu, tilki, yılan, turna ve yaban ördekleri en sık görülen hayvan tasvirleri arasında yer alıyor. Taşlar üzerine kazılan bu hayvan tasvirlerinin yanında üç boyutlu kabartma şeklinde yapılan başka betimlemeler de tespit edilmiş. Bunlardan en önemlisi ‘T’ biçimindeki sütunun yan tarafından aşağı doğru iner biçimde tasvir edilen aslan kabartması olarak kabul ediliyor.

urfa gobek (10)

Devasa sütunlar

Stilize edilmiş insanları tasvir eden ‘T’ biçimindeki sütunların ağırlıkları 40 ila 60 ton arasında değişiyor. MÖ 8 binlerden sonra başka hiçbir amaçla kullanılmayan bölgede birbirinden bağımsız birçok sorunun yanıtı hala toprağın altında yatıyor.

Anıtsal yapılarda kullanılan taşların çevredeki kayalık platolardan tek parça olarak kesilip işlenerek Göbeklitepe’ye getirildiği ileri sürülürken, bazılarının boyu 7 metreyi aşan yapıların nasıl bir mekanizma ile taşındığı ise hala muamma.  300’e yakın dikilitaşın olduğu tahmin edilen Göbeklitepe bir süre önce UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alındı.

urfa gobek (33)

Tezler ortadan kalktı

Günümüzde yerin 2-3 metre altında yer alan dikilitaşların çevresinde dolaşırken, tüm kabartma figürleri olabildiğince seçmeye çalışıyoruz.

Bugün tüm teknolojik imkanların geliştiği ve insanlar arasında hiçbir mesafenin kalmadığı “yeni dünyada” bile hareket etmekte zorlanırken günümüzden 12 bin yıl öncenin yaşamını tahminlemek çok zor.

Göbeklitepe insanoğlunun tarım ve yerleşik yaşama geçtikten sonra inançları için yapılar inşa ettiği mantığı ve yaygın inanışını da ortadan kaldırmayı başarmış.

İnsanoğlu henüz yerleşik yaşama geçmemişken bile tapınaklar kurmuş ve inançları doğrultusunda ayinler gerçekleştirmiş.

Henüz çok az bir kısmı güneşle buluşan Göbeklitepe’de kazıların 100 yıla yakın bir süre devam etmesi bekleniyor.

urfa gobek (28)

Dilek ağacı

Bugüne kadar ortaya çıkartılan eserler ile tüm dünyayı şaşkınlığa uğratan arkeolojik merkezde yalnız başına yaşam mücadelesi veren karadut ağacına geliyoruz bu kez.

urfa gobek (21)

Doğal bir tepe olmayan Göbeklitepe’de gel zaman git zaman dilek ağacına çevrilen yaşlı karadut bağlanan ip, bez ve peçete parçalarıyla türlü dileğin kabulü için elinden geleni yapıyor.

urfa gobek (16)

Kazı alanından yukarıya tırmanıp ağaca gelince arkadaşların çantalarından kırpıp ortaya çıkardığı dilek malzemelerimizle dünya için iyilik diliyoruz hep birlikte…

Tarihin “şimdilik” sıfır noktası olan Göbeklitepe’ye selam demek için Şanlıurfa’ya düşmeli yollar…

4 YORUMLAR

  1. Bir gün Arkeoloji okumaya karar vermeseydim bu gizemli yeri asla bilemeyecektim. Geçmiş dönemde sınav sorumdu ve ne dakikalar ne de kağıtlar Göbeklitepe’yi anlatmaya yetti. Gizemini bu güne kadar korumuş ve bugünden sonra da sırlarıyla saklı kalacak olan insanoğlunun hayranlık duyduğu bu mucizevi yeri konu edinen “National Geographic: Kayıp Medeniyet Göbeklitepe” Belgeselini önemle tavsiye ederim.

  2. Göbeklitepe kendisini çok güzel saklamış, ilk önce bu noktayı “bir Bizans karakolu” diyerek önemsememişler, bölgede çobanlık yapan biri tarafından bulunan heykeller Urfa Müzesi’nin depolarına terk edilmiş, buradaki keşif raporlarını okuyan Klaus Schimdt ise iyi ki, “orada Bizans Karakolu olamaz” diyerek buraya kalkmış gelmiş. Bu bölgenin keşif hikayesinden, ortaya çıkardığı gerçeklere ve bundan sonra yapılacak kazıların bize göstereceklerine kadar her şeyi bana heyecan veriyor, fakat maalesef burayı çok az kişi ziyaret ediyor ve daha da azı farkında öneminin. Ne dışarıya, ne de kendi insanımıza yeterince tanıtabiliyoruz burayı. Yazdığınız gibi, insanlar, “birkaç parça taşı görüp de ne yapacağız” şeklinde yaklaşıyorlar. Umarım bir gün daha çok kıymeti bilinecek. Bir de Göbeklitepe’nin “babası” Klaus Schimdt’in Türkçe’de de yayımlanmış kitabını (Adı da Göbeklitepe – En eski Tapınağı Yapanlar) öneririm Göbeklitepe’ye ilgi duyan herkese.

    • Teşekkürler Cihan Yörükoğlu. Tesadüfen Şanlıurfa’da bulunmasam ve ziyaret konusunda ısrarcı olmasam ben de bu güzel yeri göremeyecektim.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz