Kırklı yaşların ortasında, 14 yıllık profesyonel iş yaşamını geride bırakan Kemal Kaya, İngilizce öğrenmek için yurt dışına çıktı. O günden bu yana, 6 yıldır aralıksız seyahat eden Kaya, dünyanın en çok takipçisi olan bloggerları arasında.
Dünyanın en çok takipçisi olan seyahat yazarlarından Kemal Kaya’nın asıl mesleği veteriner hekimlik. Kırklı yaşların ortasında, 14 yıllık profesyonel iş hayatını geride bırakan Kaya, İngilizce öğrenmek için Yeni Zelanda’ya gitti. O günden bu yana 6 yıldır aralıksız seyahat eden Kaya, sırt çantası ile yollarda. Dünyanın farklı yerlerinde heyecan verici deneyimler yaşayan Kaya, deneyimlerini YoldaOlmak.com web sitesinde paylaşıyor.
Seyahate çıkmadan önceki hikayeniz neydi?
Kırklı yaşların başında biri olarak, 2009’un sonlarında 14 yıllık profesyonel iş hayatımı geride bıraktım. Aslında Veteriner hekimim, ayrıca Bilgi Yönetimi okudum. Sürmekte olan marka yönetimi masterimi bitirip, tek yön bir bilet alarak 2010 Ağustos’unda kendimi Tayland’a attım. Hayatımın en uzun kesintisiz 1 aylık tatilinden sonra, dil eğitimi için, Yeni Zelanda’ya geçtim. Tek başına çıktığım bu seyahatimde 11 ülke ve 250’den fazla şehir ziyaret edeceğimi ve 70 bin km’den fazla yol aşıp, 22 ay sonra memlekete döneceğimi bilmiyordum.
Yeni Zelanda’da, Noel tatilini fırsat bilip yaptığım sırt çantalı seyahat hayatımı tamamen değiştirdi. Japon bir arkadaşımla çıktığım bu 1 aylık Yeni Zelanda gezisi, akıllıca ekonomik seyahat konusunda bana çok şey öğretti. İlk defa hostellerle tanıştım, bungee jumping ve skydiving yaptım, yemeğimi hostelde yaptım, onlarca yeni arkadaş edindim. Seyahat sonrası kaldığım iyi apartman dairesinden çıkıp, şişme bir yatak aldım ve arkadaşlarımın evine taşınıp 2 ay yerde 2 metrekarelik alanda yaşadım. 7 ay yaşadığım Yeni Zelanda’da da kalma planlarımı çöpe atıp, kendimi, göz kamaştırıcı manzarasına ancak kartpostallardan şahit olduğum adalar ülkesi Fiji’ye attım.
Mayıs 2011’de, yaşadığım Auckland şehrinden Fiji’ye uçarken, yazmaya başladım ve odur budur kesintisiz hep yazıyorum. Tazmanya’da, karavanımla gezerken mola verdiğim bir 19. yüzyıl köyünde de, yoldaolmak.com sitemi açtım ve deneyimlerimi paylaşmaya başladım. Uzun süreli bir seyahatin mümkün olduğunu, bunun akıllıca ekonomik bir şekilde nasıl yapılabileceğini göstermeye ve seyahat etmeye tutkuyla bağlı olanlara ilham vermeye, yol göstermeye çalışıyorum.
Seyahat anılarımı yazdığım web sitem şu an aylık 250 binden fazla ziyaretçi alıyor. Seyahatlerim sırasında güncel deneyimlerimi paylaştığım Facebook Yolda Olmak sayfam ise dünyanın en büyük blogger sayfalarından biri olarak 420 binden fazla takipçiye sahip. Instagram @yoldaolmak hesabımı ise son 2 yıldır aktif olarak kullanmaya başladım, 80 bin üzerinde orada da izleyicim var şimdi. Sosyal medya seyahat deneyimlerinin aktarılması için harikulade imkanlar sağlıyor. Bu nedenle çok sık olarak hepsini kullanıyorum.
Seyahatin sırasında bir çok ülkeyi ve şehirleri gezdin. Oralarda gördüklerinle Afrika’da yaşadıklarını bize anlatabilir misin?
Dünyada ve ülkemizde Afrika ülkeleri yoksul biliniyor. Gezdiğim hemen her ülkede ciddi bir gelir dağılımı dengesizliği var. Bunu birçok şehrin dokusunda zaten hissedebiliyorsunuz. Bir yanda gökdelenler veya villalar, diğer yanda kulübeler, ahşap barakalar veya teneke evler. Ama özellikle Asya’da dünyanın neresine gidersem gideyim çocuklar ve insanlar hep güleryüzlü ve cıvıl cıvıl.
Afrika ülkeleri ise aklımızda daha çok kuraklık, açlık, susuzluk olarak kalmış. Tabi bir de belgesellere konu olan kabileler ve vahşi yaşam. Doğrusu anladım ki Afrika hakkında çok az şey biliyoruz, hem de her yönden. Qatar Airways desteğiyle, tiyatro oyuncusu Yetkin Dikinciler, gazeteci Zafer Kantar ve fotoğrafçı Ahmet Erdem ile ilk olarak Namibya’ya seyahat etmiştim. Yardım malzemelerini Himbalar‘a ulaştırdıktan sonra ben dönmeyip seyahat etmeye başladım. Namibya sonra Zambiya, Zimbabwe, Botswana ve Güney Afrika Cumhuriyeti’ni ziyaret ettim.
Bu seyahatim sırasında Afrika ülkelerinin beklediğimden daha iyi durumda olduğunu düşünmeye başladım. Gezdiğim bir çok şehir ve kasaba Yeni Zelanda’da veya Avustralya’da gördüğüm kasaba dokusuna benziyor. Arabaların çoğu oldukça yeni ve hatta lüks. Birçok ülkede musluk suyunu içtim, sokaklarında yürüdüm, herhangi bir güvenlik sorunu da yaşamadım. Ancak diğer yandan bu ülkeler dünyanın en zengin, elmas, altın ve diğer değerli madenlerine ev sahipliği yapılıyor.
Zenginlik çoğu ülkede beyazların elinde. Her ne kadar beklediğimden iyi bir refahla karşılaştığımı düşünsem de maalesef Afrika yerlilerinin ülkelerinin sahip olduğu bu zenginlikle çok daha iyi refah düzeyinde yaşamaları gerekir diye düşünüyorum. İnsanlar sıcakkanlı ve sizi her gören mutlaka selam veriyor. Markette, pazarda, sokakta her yerde herkesle selamlaşıyorsunuz. Yoksulluk insanların mutlu olmasına veya hayata umutsuz bakmasına engel olmuyor.
[button color=”” size=”” type=”square” target=”” link=””]
En’leri & İlk’leri
En sevdiği yurt içi destinasyon: Kapadokya, Fethiye, Olimpos, Safranbolu, Datça
En sevdiği yurt dışı destinasyon: Endonezya, Yeni Zelanda, Filipinler, İran, Güney Afrika
İlk yurt dışı seyahati yaptığı yer: Newyork, ABD
Şu an bileti olsa gideceği ilk yer: Madagascar
En son seyahat ettiği yer: Doha, Katar
[/button]
Gelecek için nasıl bir idealiniz var?
Seyahat etmek benim tutkum, keşfetmeyi, deneyimlemeyi, fotoğraflayıp yazmayı ve paylaşmayı seviyorum. Dünyadaki kültürlerin farklı ritmlerini yakalamak, ilginç geleneklerine şahit olmak, farklı bakış açıları ve fikirleri anlamak, sonu gelmez bu kaynak karşısında heyecan duymak ve ilham almak hayatıma anlam katıyor.
Başka bir işle uğraşmıyorum ve tam zamanlı olarak seyahat yazarı ve bloggerim. Dijital nomad olarak gezdiğim yerler, kültürler, insanlar, gezilecek yerler ve yapılacak aktiviteler hakkında güncel bilgiler paylaşıyorum. Kalkınma ajansları, belediyeler, ülkelerin turizm ofisleri ile işbirliği yapıp gezdiğim yerlerin güzelliklerini yazıyor ve okuyucularımla paylaşıyorum. Yazmak uzun süredir, hayatımda, gezmekten daha öncelikli bir konuma geldi.
Farklı ülkeleri ve kültürleri tanımak, oradan edinilen bilgilerle ülkemize döndüğümüzde daha barışçıl, farklılıklara saygılı, ötekini anlayan, daha yaratıcı ve esnek olacağımızı düşünüyorum. Bunun için hayatımın sonuna kadar gezip yazacağımı biliyorum.