Home Seyahat Haber ‘Ya Seyahat’ Sözü İlham Oldu, Yollardan Ayrılmadı

‘Ya Seyahat’ Sözü İlham Oldu, Yollardan Ayrılmadı

3
442

Esra Bayhan, gözü yollarda olan bir seyahat aşığı. Mühendislik mezunu olan Bayhan, yapımcılık ve yönetmenlik yapıyor. Onlarca farklı ülkeye seyahat eden Bayhan, herkese dünyayı kendi gözünden görmeyi tavsiye ediyor

Henüz 7 yaşındayken annesinin kendisine Evliya Çelebinin ‘Ya şefaat ya Resul Allah demek yerine dilinin sürçmesiyle ‘Ya seyahat ya Resul Allah’ dediğini anlatmasının ardından art arda defalarca ‘ya seyahat’ diyen Esra Bayhan, o gün söylediği sözün hakkını veriyor. Asıl mesleği mühendislik olan Bayhan yapımcılık ve yönetmenlik yapıyor. Seyahat etmek isteyenlere dünyaya kendi gözlerinden bakmalarını tavsiye eden Bayhan, ‘Gezginlerle bir arada olmak olsun, keşfetmek olsun, yeni hikayeler için yolda olmak olsun ben hazırım’ sözleriyle yollara olan aşkını anlatıyor.

Eyes-Media-World
Esra Bayhan

Seni çok kısa tanımak istesek?

Yapımcı ve yönetmenim, daha çok belgesel ağırlıklı çalışıyorum. Bol seyahatli projelere bayılıyorum. Daha önce TRT’nin gezi programlarında muhabiri ve sunucusu olarak görev aldım ama yola çıkmam çok daha eskilere dayanıyor. Küçük bir anı paylaşayım, annem bir gün bana Evliya Çelebinin ‘Ya şefaat ya Resul Allah demek yerine dilinin sürçmesiyle ‘Ya seyahat ya Resul Allah’ dediğini anlatınca art arda defalarca ‘ya seyahat’ demiştim. O zaman henüz yedi yaşındaydım, anlayacağınız hep yollardaydı gözüm.

Seyahat tutkusu hobiden daha öteye nasıl geçti?

İşim seyahat ile iç içe kimisine göre bu bir şans ama aslında bu şans değil, tercih! Ben İTÜ mezunu bir mühendis olarak başladım iş hayatına ama mühendislik için atmadı kalbim ve kalbimin rotasını izleyeme karar verdim. Her zaman seyahat ağırlıklı belgeseller yapmak istemiştim, hobilerimin işe dönüşmesi kolay olmadı. Bunun için ciddi bir mücadele vermek gerekti. Üniversiteden mezun olunca da yapım şirketlerinde çok düşük paralara çalışmaya başladım. Çok eleştirildim, aynı bölümden mezun olan arkadaşlarım çok iyi firmalarda iyi maaşlara çalışırlarken, ben adeta sıfırdan başlamak zorunda kaldım. Ancak mühendisliğin de çok faydası oldu, belgeselciliğin, televizyonculuğun sanıldığının aksine aslında mühendislikten hiç de uzak olmadığı fark ettim. Bir kere yayıncılık kesinlikle teknik bilgi gerektiriyor ve çok iyi planlama ve koordinasyon yeteneği, zaman hesapları, bütçe hesapları, yayın akışlarının çıkarılması, bir nevi mühendislik! Asistanlıktan sonra, sırasıyla muhabir, sunucu, koordinatör olarak çalışmaya başladım. Genellikle yurtdışı projeleri tercih ediyordum. Dil bilmenin ve üniversite de katıldığım gençlik değişim projelerinin büyük avantajı oldu.

Bayhan-Esra
Hindistan

Aynı zamanda seyahat profesyonelisin biraz işinden bahseder misin?

Yönetmen ve yapımcıyım ama stüdyoda hiç çalışmadım, hep saha ‘kadını’ oldum, ağırlıklı olarak yurt dışı veya küresel konular ile ilgili belgeseller üzerine çalışıyorum.

Seyahat planı yaparken neye göre hareket ediyorsun?

Kalp nereye ben oraya! Uzun zamandır sadece kafa dinlemek için yola çıkmadığımı itiraf etmeliyim, zaten artık istesem de yapamam herhalde. Sadece görmek için değil daha çok kaydetmek, göstermek için seyahat ediyorum. İlgilendiğim bir şehir, bir şehirdeki hikaye görmeye ve kayda değer ise hemen projelendirip belgesel veya program yapmaya karar veriyorum. Süreç düzgün işlerle projeyi hayata geçirmek için yola çıkıyorum. Bazen bu süreçler uzun sürüyor, işte o zamanlar blogger arkadaşlarımın varlığına şükrettiğim zamanlar, onların çağırdığı gezilere de katılmaktan büyük keyif alıyorum. Nereye olduğu çok da önemli değil! Gezginlerle bir arada olmak olsun, keşfetmek olsun, yeni hikayeler için yolda olmak olsun ben hazırım!

Esra-Bayhan
Doha, Katar

En’leri & İlk’leri

En sevdiği yurt içi destinasyon: İstanbul, sonsuz aşkım.
En sevdiği yurt dışı destinasyon: Kudüs ve Venedik.
İlk yurt dışı seyahati yaptığı yer: Mostar, Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın bir gençlik projesi için 16 yaşında iken gitmiştim.
Şu an bileti olsa gideceği ilk yer: Bağdat ile ilgili bir belgesel çalışması yapıyorum, ilk fırsatta gideceğim yer.
En son seyahat ettiği yer: Doha.

Seyahatlerinde yaşadığın en ilginç ve unutamadığın bir anı paylaşabilir misin?

Ölüler şehri Varanasi’de ölümüzü kaybettik! Hinduların ritüellerinin işlendiği bir belgesel için Varanasi’deydik. Hindulara göre ölüler dokunulmazdır , sadece bazı ermişler ölülere dokunabilir aksi halde uğursuzluk getireceğine inanılır. ‘Agori’ler özel bir statüteye sahiptirler, bunlar ölülere dokunurlar, hatta aralarından ölü eti yiyenler bile var. Ölü yakma törenini çektikten sonra, Agorilere ulaşmaya ve onları ölü eti çekmeye karar verdik. Şuna açıklık getireyim, Hindularda ölüler yakılır ancak, sıtma olanlar, kobra yılanının ısırığı ile ölenler, hamile kadınlar ve ergen olmayan çocuklar taşa bağlanarak Ganj’a atılır. Tabi cesetler zamanla şişerek su yüzeyine çıkar, kıyıya vuran cesetlerin köpeklerin yediğine çokça şahit oldum ama biz ölü yiyen insanların peşindeydik. Tabi anlattıklarım devletin de yasakladığı şeyler, özellikle yeni hükümet ölülerin Ganj’a atılmasını dahi yasaklamaya çalışıyor. Dolayısıyla Agorilere ulaşmak kolay değil.

Hindistan’da bir çete ile bağlantı kurduk ve bizi Agorilere ulaştırmalarına ikna ettik. Agorileri bulduk, ritüel için bir de Ganj’da yüzen ölü bulmamız gerekiyordu. Agorilerle tekneye atladık gece boyu Ganj’da ceset aradık, nihayet birini bulup ‘ölü yeme’ ritüelleri çekmeye başladık. Uzun bir ritüel, finalde ölüden bir parça alınıp yeniyor. Yaklaşık 3 saat çekim yaptık, ancak kameralarımızın şarjları bitince, kameralarımızı şarj etmek için çekim sahasından ayrıldık. 1 saat sonra döndüğümüzde Agoriler (zaten çektikleri ot dolayısıyla sarhoş olmuşlardı) ölüyü kıyıdan akıntının kuvvetli olduğu yere sürüklemişler tabi su cesedi alıp sürüklemiş yani ölümüzü kaybettik! Sonra tekrar saatlerce aynı cesedi aramaya başladık, bulamayınca yeni bir ceset ile yeniden çekim yaptık!

Esra-Bayhan-Kudus
Kudüs

Son olarak söylemek istediklerin?

Bir yere gitmeden önce sayfalarca araştırma yaptığım, onlarca haber, belgesel izlediğim oluyor ama tüm bunlara rağmen söz konusu yere gittiğim zaman her şeyin ne kadar eksik ve taraflı anlatıldığı fark ediyorum. Evet, bir yerleri tanımak için medya çok etkili ama unutmayalım ki aynı medya muhteşem algı operasyonlarının yürütüldüğü yer! Yani kameranın arkasında olduğunuzda, bir yeri nasıl göstermek istiyorsanız o şekilde gösterebilirsiniz. Belirlediğiniz konular, kadrajınız, kullandığınız ışık, müzik tüm bunlar o kadar etkili ki. Dolayısıyla, kendi deneyimlerinizle başkalarının filtrelerinden geçmeden bakmalı dünyaya, hayata! Bu nedenle herkese tavsiyem yola çıkın!

3 Yorumlar

Cevap Ver

Please enter your comment!
Please enter your name here