Zeytinköy, Tulum ve Barutçu köylerinden görüntüler

Kendimle geçirdiğim zamanların fazla geldiğini düşündüğüm bir anda ilgimi çeken birkaç yere gidip zamanımı değerlendirmek istediğimi belirtecek hamlelere başlıyorum.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin geliştirdiği bir sosyal sorumluluk projesi olan “Abla Ağabey Kardeş Projesi” ile tanışmam bu süreçte gerçekleşiyor.

Kendi bildiklerimden bir parçasını bile karşımdakine verebilirsem, hem kendim hem de karşımdaki adına mutlu olurum diye düşünüyorum.

Projenin amacı olan; çocuklara her şeyin ders olmadığını ve sosyal açıdan kendini geliştirmenin önemini kavratabilmek fikri oldukça cazip gelmişti. Asıl cazip olan kısım ise çocuklarla beraber olabilmek.

Çocuklarla buluşmadan önce öfke kontrolü, doğru iletişim, beden dili, zaman yönetimi, iletişim yöntemleri üzerine bir dizi eğitime katılıyorum. Bu kendimi tanımama da yardımcı oluyor.

Eğitimleri tamamlandıktan sonra projede görev almaya hazır biri olarak atamamın gelmesini bekliyorum.

YAZ PROJESİ BAŞLIYOR

TBMM Genel Kurulu’nda kabul eden ve “pergel yasası” olarak dile getirilen yasa ile mevcut büyükşehir belediyelerinin sorumluluk alanları yeniden belirlenmişti.

Yasa ile birlikte İzmir’de bulunan 9 metropol ilçeye, merkezden yönetilmesi zor birçok yeni ilçe eklendi. Bunlardan biri de Selçuk oldu.

Selçuk İzmir’in en güneyinde Aydın ili ile sınırı oluşturan; tarihi Efes Harabeleri’ni ve Şirince gibi ünlü turizm köyünü içerisinde bulunduran küçük bir ilçe.

Aynı zamanda Kuşadası ile yan yana ve oldukça yakın.

I3010181.JPG

Yeni yasayla beraber İzmir’e 90 km. mesafede bulunan Selçuk sınırlara dâhil olurken, Selçuk Belediye Başkanı’nın açtığı dava ile İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırlarından çıkartıldı.

Ancak sosyal projenin atamaları çoktan yapılmıştı.

ZEYTİNKÖY’ E DOĞRU!

Cama asılan listelerde adımı ararken “Zeytinköy” yazısını gördüm. Türkiye’de zeytin deyince akla gelen Ege Bölgesi’nde, birçok yerleşim merkezinin ismi içinde zeytini barındırır.

“Neresi bu Zeytinköy?” derken Zeytinköy’ün Selçuk ilçesine bağlı bir köy olduğunu öğrendim.

Artık beş hafta boyunca, haftada iki gün belediye otobüsüyle gideceğim Zeytinköy günleri başlıyordu.

Projenin ilk günü büyük bir heyecanla geldiğim buluşma noktasından bizi bekleyen belediye otobüsümüze bindik. Otobüs deyince büyük bir şey beklemeyin, Isuzu marka midibüslerle 90 km. yol gideceğiz.

Kentin güney aksında 3 farklı köye atanan genç gönüllüler hep beraber aracımıza bindik.

İlk durağımız Torbalı’ya bağlı Tulum Köyü olacaktı. İzulaş’a bağlı otobüs şoförü gibi bizlerde ellerimizdeki haritalardan köyün yerini kestirmeye çalışıyoruz. Midibüs 3 köye sırayla uğrayacak, bıraktığı gönüllüleri 3 saatin ardından tekrar toplayıp şehir merkezine getirecek.

Yolda tanışmaya ve kaynaşmaya başlayan bizler, aynı köye atanan arkadaşlarımızı aramaya koyulduk. Zeytinköy’e benimle beraber atanan bir kişi daha vardı. Zehra ile ilk anda biraz soğuk diyaloglar kurmuş olsak da sonradan birbirimize çok alıştık.

I3010121.JPG

Geçmişten bu yana içimde yer edinen “öğretmen olma ve doğuda görev yapma isteği” bir anlamda bu projede yer buluyordu.

Aynı zamanda gideceğimiz köylerin nasıl yerler olduğu hakkında en küçük bir fikrimiz bile yoktu.

TULUM KÖYÜ

İlk grubu bırakmak üzerine geldiğimiz Tulum Köyü daha çok terk edilmiş bir yerleşim yeri görüntüsü veriyordu. Toprak, tozlu yollar ve eski bakımsız evler ile yıllara meydan okuyan bir telefon kulübesinden başka bir şey gözümüze çarpmamıştı.

Şalvarlı çocuklar Kuran kursundan çıkıp ellerinde Kuran’ları taşıdıkları heybelerle beraber midibüsün gürültüsü üzerine hemen yanımıza geldiler. Köy muhtarını bulduktan sonra durumu izah ettik. Köy odası gibi bir yer arkadaşlarımıza tahsis edildi. Çocukların hepsi bir araya getirildi ve bizler yolumuza devam ettik.

Tulum’daki fakirlik hepimizi çok etkilemişti. İzmir gibi Türkiye’nin en batısında yer alan şehrin bir köyünün şartları kimsenin aklına gelemeyecek kadar kötüydü. Bu görüntünün ardından doğudaki köyleri ise düşünmek istemiyorduk bile.

Torbalı ilçesi sınırlarını terk ettikten sonra sıradaki durağımız Selçuk’a bağlı Barutçu Köyü’ydü. Ben ve Zehra’nın atandığı köy Zeytinköy ise güzergâhın en sonuna bırakılmıştı.

GÖNÜLLÜ TAKIMI 016(1)

BARUTÇU KÖYÜ

Selçuk tabelasını gördükten sonra hemen ilçe girişinden sağa dönerek köy yoluna girdik. Şeftali bahçeleri ile ilerlediğimiz dar asfalt yol içinde bulunduğumuz araca uygun değildi. Böbrek taşlarını düşürmek için birebir fırsat yaratılmıştı.

Çok geçmeden Barutçu Köyü’ne ulaştık. Haberdar edilen çocuklar ellerinde defter kitaplarıyla beklerken arkadaşlarımızı emanet edeceğimiz yeri aramaya koyulduk. Köy kahvehanesi sosyal sorumluluk projesi için hazırlanmıştı.

Tulum’a nazaran daha gelişmiş bir yapı gördüğümüz köyde diğer arkadaşlarımızın tümünü indirdik. Son ikiye kalan ben ve Zehra ile şoför Zeytinköy’e yöneldik.

I3010529.JPG

ZEYTİNKÖY

Atamamızın yapıldığı Zeytinköy üç köy içerisinde en gelişmiş olanıymış. Köye girdiğimiz anda köy meydanında iki farklı kahvehane ve iki bakkal ile köyün gelişmişlik seviyesi kendini belli etmeye yetti.

Kahvehanenin birine girip durumu aktarınca köy muhtarının köyde olmadığını öğrendik. Hemen ardından köyün imamı yanımıza gelerek bilgi aldı. İmama ilkokulu açmanın mümkün olup olamayacağını sorduğumda olumlu cevap alınca çok sevindim.

Yapılan duyurunun ardından çocukların her biri koşa koşa gelerek ilkokulun bahçesinde toplandık.

Midibüsümüz bahçede ağaç altına park ederek bizleri beklemeye koyuldu.

Sınıfa girdiğimiz ilk anda meraklı gözlerle bizleri izleyen çocuklar kadar ben ve Zehra’da heyecanlıydık. Güneş ışığının içeriye girdiği pencerelerden sınıfın tebeşir kokusu buram buram burnumuza işliyordu.

I3010525.JPG

Duvarlarda el yazısı çalışmaları ve afişlerle beraber tahta sıralar beni geçmişe götürdü.

Tanışma faslının ardından çocuklarla başlayan sohbetimiz gayet olumlu oldu.

Köy camisi, okulu ve lojmanların her biri aynı bahçe içerisindeydi. Köy imamından başka ilgilenenimizin olmadığı köy farklı bir tecrübe olacaktı.

Etkinliğin arasında gelen bol köpüklü ayranla mola verirken, sürekli rapor alan ve çocuklara yeterince ilgi göstermeyen duyarsız öğretmenlerin olduğunu öğrenmek pek hoşumuza gitmedi.

7.sınıfa giden çocukların okuma ve yazmada yaşadıkları ciddi sorun hemen yan tarafta lojmanda kalan öğretmeni pekte ilgilendirmiyordu sanırım.

İlk günden fazla zorlamadan bıraktığımız etkinliğin sonunda çocuklar bize köyü gezdirdiler. Sıcak havada rahatladıkları doğal su kaynağına gittik. Tüm köyün çocukları serinlemek için bu kaynağa geliyorlarmış.

Kaynakta yüzenleri ve suya atlayanları izledikten sonra köy meydanına geri döndük. Civar köyler arasında en gelişmiş olarak nitelendirdiğimiz Zeytinköy’de sağlık ocağı ve PTT acentası da bulunmazken, insanların sosyal hayatı uydu televizyon ve kahvehanelerden ibaret.

Hepimizin yapabileceği bir şey var sözüyle yola çıktığımız projede geçirdiğimiz 5 hafta boyunca köyün birer ferdi olduk. Köy düğünlerine davetler aldık, en önemlisi ise çocukların gözlerinde gördüğümüz ışık oldu.

Zeytinköy defterini kapatırken çocuklara verdiklerimizin yanı sıra onlardan aldıklarımız da önemliydi.

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You might also like