Bolu Abant Gölü, uzun yıllardır görmek istediğim bir yerdi. Düzce’ye kadar gelmişken Bolu Abant Gölü ve çevresine birkaç saatimizi ayırdık.
Bolu ili sınırları içinde yer alan Abant Gölü, kente yaklaşık 30 km. uzaklıkta. Abant dağları üzerinde arazi kaymaları ile oluşan bu set gölüne E-5 karayolundan ayrılan 20 km’lik asfalt bir yolla ulaşılıyormuş. Siz siz olun bu dönemde Abant’ın yakınına yani E-5’ten içeriye kıvrılan yola uğramayın! Yol yapım çalışmaları sebebiyle E-5’ten milli park girişine kadar yoğun toz bulutu ve mıcırla dolu yolda ölüm tehlikesi atlatabilirsiniz. Ancak 30 km hızı geçmeniz fazlaca mümkün değil. Karayollarının çalışmaları turistlere zor anlar yaşatırken, 20 km’lik yolun sonunda 6 YTL ücretle girilen milli park her şeye değecek nitelikte. Deniz seviyesinden 1328 metre yüksekte yer alan göle sahip Abant Milli Parkı, 1.28 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor.
Gölün çevresi yaklaşık 7 km. Ortalama adımlarla saatte 5 km. yüründüğünü kabul edersek, bu mesafe yaklaşık 1,5 saatlik bir yürüyüş demektir. Hafta içinde tüm günü masa başında veya bilgisayar karşısında çalışarak geçirenlerin bu süreyi birden büyük katsayı ile çarpmaları gerekiyor. Bu mesafeyi yürümeyi göze alamayanlar ve gölün çevresini dolaşmak isteyenler içinse üç seçenek var. Birincisi, eğer kendi özel araçları ile geldilerse bununla dolaşmak…
İkincisi, biraz nostaljik bir seçenek olan faytonlar. Abant girişinde ve otellerin önlerinde bulabileceğiniz bu tarihi taşıtlar yorulmadan, keyifli ve hızlı bir şekilde gezmek isteyenlerce tercih edilebilir. Faytonla turun maliyeti 40 YTL. Üçüncüsü ise atlar. Bu seçenek de alışık olmayanlar için gezi sonrası rahatsızlık yaratabileceğinden az sayıda insan tarafından tercih edilmektedir. Atla bir tur (yaklaşık 10 dk.) pazarlık sonucunda 5 YTL’ye kadar düşürülebiliyor.
Arabamızı piknik alanlarının kıyısına çektikten sonra yoğun ısrarlara dayanamayıp atlara biniyoruz. Atların pek hali kalmamış. Bir turist at sahibiyle anlaşmaya çalışırken bizden yardım istiyor. Profesyonel binici olduğunu söyleyip atla koşturmak istediğini ve bunun 10 dakikasının kaç liraya mal olacağını sormamızı rica ediyor. At sahibi koşturmaya izin veremeyeceğini bu atların ancak yürüyüşe uygun olduğunu söyleyince pazarlık başlamadan bitiyor. Yılgın atlarla birkaç tur atıp fotoğraf çekiliyoruz. Çevrede eşsiz bir doğa manzarası var.
Yapılan araştırmalara göre insanların artan bu ilgisi ve yetkililerin önlem almaması halinde 10 yıl içinde Abant Gölü tarihe karışacak. Göl her sene biraz daha artan toprak kaymasının etkisinde ve doğa yürüyüşünü bilinçsizce yapanlar sayesinde ormandaki ağaçların normalde 30 cm. toprağın altında olması gereken kökleri günümüzde dışarıda duruyor. Gidişat doğa harikasını yok etmeden birilerinin dur demesini ve önlem almasını umuyoruz.
Arabayla göl etrafını turlarken bir at ve yavrusunun yakınlaşmasına şahit oluyoruz. Bu manzara ister istemez sizi etkisi altına alıyor. Bir çay bahçesinde oturup çaylarımızı yudumlarken çevrede fotoğrafı çekilebilecek her şeyi görüntülüyoruz.
Biraz çağdaş yapılı köylü pazarında satılan ürünlerin yanaşan kamyondan indirilişine tanıklık edince buradaki ürünlerin pekte köylü imalatı olmadığını fark edip köylü pazarı macerasını sona erdirmek zorunda kaldık.
Havanın kararmaya başlaması ile Karadeniz turumuza Gerede üzerinden Safranbolu ile devam etmek için yine yollardayız. Ancak Abant’ın 20 km’lik sabır yolu hala aklımda…
Abant kış tatili için en sevdiğim lokasyonlardan. Özellikle karlı zamanlarda bir başka oluyor Abant.
HESABI KİME GÖRE YAPTIN BEN 5 KM Yİ BİR GÜNDE ALIRIM…
ATA BİNMİŞSİN SONUCU DA SATIR ARASINDA BELİRTMİŞSİN…