Hint Okyanusu’nda Parlayan Bir Yıldız: Sri Lanka

Hint Okyanusu üzerinde bir ada ülkesi olan Sri Lanka, son yıllarda Güneydoğu Asya’nın parlayan yıldızlarından biri haline gelerek gezginlerin ilgisini çekmeye başladı. Popüler tatil noktalarından Hindistan ve Maldiv Adaları’na yakınlığı nedeniyle genelde bu iki destinasyondan biri üzerine odaklanmış bir yolculukta yalnızca ‘şöyle bir uğranan’ Sri Lanka, şimdilerde ise en az bir hafta kalınması gereken egzotik bir ülke olarak adını duyurabilmenin haklı keyfini sürüyor.

Kültürel zenginlik ve tropik iklimin sağladığı avantajlara rağmen Sri Lanka, ülkede 26 yıl devam eden iç savaş nedeniyle yakın zamana kadar turizm anlamında geride kalmış. Tamil Kaplanları adı verilen ayrılıkçı örgütün, Tamil etnik grubunun yaşadığı bölgede bağımsız bir devlet kurabilmek için yürüttüğü mücadele, günlük hayata ve ekonomiye verdiği ağır hasarların ardından 2009 yılında hükümetin zaferiyle sonlanmış.

Sri Lanka Hakkında Bilgiler

Uzun süren iç savaş ile yıpranan Sri Lankalılar için ikinci felaket, 2004 yılında yaşanan tsunami olmuş. Bugünlerde deniz turizmi için gelen ve bembeyaz kumsallar ile turkuaz denizin keyfini süren turistlerle dolu olan güneydeki Bentota ve Galle bölgeleri ülkede en fazla can ve mal kaybının yaşandığı yerler olmuş. 20 milyon nüfusa sahip Sri Lanka’da 35 bin kişi, tsunami ile yükselen okyanus sularında kaybolmuş.

Ülkenin simgesi olarak bilinen ve birçok kişinin Sri Lanka seyahatinde en çok görmek istediği manzara olan “çubuk üzerinde oturarak avlanan balıkçılar” (stilt fishermen), tsunami felaketiyle birlikte yok olmuş, sağ kurtulan balıkçı aileler ise evlerini terk etmişler. Bu nedenle günümüzde çubuk üzerinde balık avlama geleneği, yalnızca turistler görsün ve para versin diye yapılan bir şov olarak varlığını sürdürüyor. Balıkçılarını kaybetse de cazibesini koruyan güney bölgelerde Unawatuna Plajı ve Galle Kalesi keşfedilecek yerlerin başında geliyor.

Sri Lanka’nın antik başkentleri Anuradhapura ve Polonnaruwa, ülkenin çok değerli kültür miraslarına sahip olduğunun ilk ipuçları olarak karşımıza çıkıyor. Nüfusunun yüzde 70’i Budist olan Sri Lanka’nın her iki antik kentinde de Budist tapınakları ve Buda heykellerine sıkça rastlanıyor.

Tarihi önemi daha fazla olan bazı Buda heykelleri ile resim çekilmek ise tamamen yasaklanmış; insan olmayacak şekilde yalnızca Buda’nın resminin çekilmesine izin veriliyor. Ayrıca tapınaklara ayakkabı veya şapka ile girmeye izin verilmiyor ve omuzlar ile diz kapaklarına kadar bacakların kapalı olmasına dikkat ediliyor. Ayakkabı çıkarılması gereken bölümün genelde açık havadan başlaması nedeniyle güneşli havalarda aşırı sıcak ve yağmurlu havalarda çamurlu olan zemin problem oluşturabiliyor. Sıcaklık için çorap, çamur içinse peçete/ıslak mendil ayakları korumaya yardımcı olup her daim çantanızda bulunması gerekenler arasında.

Milattan önce 2. yüzyılda Budizm’i kabul etmesiyle bu dinin hayat bulduğu geniş topraklardan olan ülkede, Buda figürlerine ve Budizm’e ait her simgeye çok büyük saygı duyuluyor. Aynı saygı turistlerden de bekleniyor; bu nedenle Buda heykelleri ile aynı fotoğraf karesinde yer almak isterseniz, heykele arkanızı dönmeden yan durmalısınız.

Sri Lanka’nın en çok ziyaret edilen yeri, yaklaşık 200 metre yüksekliğiyle “Gökyüzü Kalesi” olarak bilinen Sigiriya Kayası veya Sigiriya isminin anlamı olan Aslan Kayası‘dır. İki veliaht kardeşten birinin kral olan babasını öldürerek haksız yere tahta geçmesi sonrası, kardeşinin ondan hükümdarlığı kolayca alamaması için inşa ettirdiği söylenen 1600 yıllık kale, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alıyor. Çevre düzenlemesinin ilk örneklerinden kabul edilen bahçeler, kralın kendini görebilmesi için parlatılmış Ayna Duvarı, duvarlardaki freskler gibi pek çok ilgi çekici detay yorucu olan tırmanışınıza eşlik ediyor. Gökyüzü Kalesi’nin tepesine vardığınızda ise yeşil ve keyifli bir manzara sizi bekliyor.

Sigiriya’ya yakın ve mutlaka uğranması gereken yerlerin başında Dambulla şehri geliyor. Dünyadaki en güzel budist tapınaklarından biri kabul edilen Altın Tapınak (Golden Temple) ve hemen yanındaki merdivenleri tırmanarak ulaşılan Buda heykelleri ile donatılmış Mağara Tapınağı (Cave Temple), Sri Lanka’nın görsel anlamda en etkileyici tapınakları olarak öne çıkıyor.

1. yüzyılda Portekizlilerin adaya ayak basması ile Sri Lanka, Avrupalı toplumlarla ilk kez tanışmış. İlk başkent Anuradhapura’yı, kuzeyden gelen Hint saldırıları nedeniyle daha güvenli bir bölge olan Polonnaruwa’ya taşıyan Sri Lankalılar, Portekiz ve hemen devamında Hollanda saldırıları başlayınca ülkenin merkezindeki Kandy şehrini başkent seçmişler.

Kandy, ülkenin şu anki başkenti Colombo’dan sonra ikinci büyük şehridir ve Sri Lanka’daki varlıklı kesimin yoğun olarak Kandy’de yaşadığı söyleniyor. Budizm’in kurucusu Gautama Buddha’nın dişinin bulunduğu Diş Tapınağı‘na ev sahipliği yaptığı için Kandy, aynı zamanda “kutsal şehir” olarak biliniyor.

Yüzyıllar boyunca diş emanetini elinde bulunduran kişinin ülkeyi yönetme yetkisine sahip olduğu Sri Lanka’daki bu tapınak, yılın her döneminde Budist akınına uğruyor. Diş emanetinin bulunduğu odanın kapıları günde üç kez açılıyor ve önünde oluşan uzun kuyrukta bekleyenler Buda’ya para veya çiçek adayarak dini görevlerini yerine getiriyorlar. Kandy’de Diş Tapınağı’na ek olarak, birçok yerde biletleri satılan geleneksel dans şovları da ilgi çekici. Yerel kostümlerle yapılan şovlar bir saat sürüyor ve ateş üstünde yürüyüş ile sonlanıyor.

Portekiz’den sonra bir süre Hollanda egemenliğinde kalan Sri Lanka, konumu ve doğasıyla İngilizlerin dikkatini çekince yaklaşık 150 yıl süren İngiliz sömürgesi olma dönemi başlamış. Ceylon (Seylan) diye adlandırdıkları Sri Lanka’da İngilizlerin yaptıkları belki de en önemli şey, ülkede çay tarımını başlatmaları olmuş. Günümüzde dünyanın en büyük çay üreticilerinden olan Sri Lanka’nın çayları, ülkenin en serin bölgesi olan Nuwara Eliya şehri ve çevresinde yetişiyor. Kaçak çay veya Seylan çayı olarak bildiğimiz çayların yetiştiği toprakları görmek ve çay fabrikalarını ziyaret etmek, özellikle çay tiryakileri için Sri Lanka gezisinin keyifli anlarından olacaktır.

Nuwara Eliya çevresindeki şelaleler, dağlar ve geniş yeşil alanlar doğa tutkunlarına sayısız güzellikler sunuyor. Bölgedeki küçük yerleşim yerlerinden olan Ella, doğa manzaraları ve temiz havasıyla özellikle sırt çantalı gezginlerin uğrak noktası haline gelmiş durumda. Yerel halktan çok gezginlerin kullandığı Ella Tren İstasyonu’ndan başlayan veya buraya varan rotalar, yol boyunca izlenebilecek manzaralar açısından dünyanın en güzel tren yolculuklarından kabul ediliyor.

Nuwara Eliya’dan başkent Colombo’ya doğru olan tarafta, Sri Lanka’nın en ünlü doğal oluşumu Adem Tepesi (Adam’s Peak) bulunuyor. Doğa yürüyüşü ve tırmanışı (trekking) sevenler kadar dini görevlerini yerine getirmek isteyen insanların da akınına uğrayan bu dağ; Müslüman, Hristiyan, Hindu ve Budistler tarafından kutsal sayılıyor.

Aynı anda dört din tarafından benimsenmiş olmasını ise zirvesinde bulunan bir ayak izine borçlu; çünkü bu ayak izinin Müslümanlar tarafından ilk insan Hz. Adem’e, Hristiyanlar tarafından Hz. İsa’nın havarilerinden Aziz Thomas’a, Hindular tarafından Tanrı Şiva’ya ve Budistler tarafından Buda’ya ait olduğuna inanılıyor. Özellikle Nisan ayında hac görevini yerine getirmek isteyen Budistlerin tırmandığı Adem Tepesi’ne, Aralık – Mayıs arası dönemde çıkılabiliyor. Yılın diğer dönemlerinde yağış, rüzgar ve sis gibi olumsuz hava koşulları nedeniyle tavsiye edilmiyor.

Başkent Colombo

Ülkede hüküm sürmeye başlayan İngilizler tarafından 1815’te başkent yapılan Colombo, 1972 yılında bağımsız bir cumhuriyet olan Sri Lanka’nın halen başkenti. Bandaranaike Uluslararası Havaalanı‘na ev sahipliği yapmasıyla birçok gezgin için Sri Lanka gezisinin başlangıç ve/veya bitiş noktası olan Colombo; kargaşası, gürültüsü ve trafiğiyle ülkenin yeşil ve sakin olan genel karakteriyle tezat oluşturuyor. Bu nedenle Sri Lanka’yı tanımaya gelen yabancıların, yalnızca Colombo’yu ziyaret ederek Sri Lanka hakkında genel görüşlere varmaları son derece yanlış kabul ediliyor.

Ülkenin tarihi ve kültürü hakkında bilgiler veren ulusal müzeler, Özgürlük Meydanı ve Anıtı, modern görünümüyle Gangaramaya Tapınağı, şehir parkları, Beira Gölü ve yerel alışverişin merkezi olan Pettah bölgesi şehirdeki gezilecek yerler arasında sayılabilir. Şehir merkezindeki Galle Face isimli sahil yolunda günbatımını ve ona eşlik eden gökyüzündeki renk cümbüşünü izlemek ise kaçırılmaması gerekenlerden.

Sri Lanka’nın yemyeşil doğası, zengin bir bitki ve hayvan çeşitliliğini beraberinde getiriyor. Asya’nın birçok ülkesinde olduğu gibi Sri Lanka’da da hindistan cevizinin suyu, yağı ve kabuğu başta olmak üzere her şeyinden faydalanılıyor. Kabuğu turuncu olan ve her yerde karşınıza çıkacak kral hindistan cevizinin (king coconut) şifalı bilinen suyu doğrudan içilebildiği gibi, bedeni arındırdığına inanılan Ayurveda masajında da sıklıkla kullanılıyor.

Çeşitli sağlık ve kozmetik problemlerine iyi gelen bitkileri öğrenmek ve satın almak için gezinizin herhangi bir noktasında yol üstündeki baharat bahçelerini ziyaret edebilir; diyabetten astıma, kırışıklık önlemeden saç dökülmesine kadar her derde derman bulabilirsiniz. Baharat bahçelerinin yanı sıra orkideler, palmiyeler ve rengarenk çiçekleri görmek isteyen yılda 2 milyon ziyaretçi ise Kandy şehrinin yakınlarındaki Peradeniya Botanik Bahçeleri‘ni gezi rotasına ekliyor.

Hayvanlar konusunda Sri Lanka gezisi boyunca hem dikkatli hem de keşfetmeye açık olunması gerekiyor. Öncelikle sinek ve böcekler ile onların bulaştırabileceği hastalıklara karşı önlem almak şart; Türkiye’den ayrılmadan önce Sağlık Bakanlığı’na ait Seyahat Sağlığı Merkezi’ni ziyaret ederek ücretsiz verilen sıtma ilaçlarını almalı ve kullanımını öğrenmelisiniz. Kişisel tedbir olarak da sinek kovucu spreyler ile, olası ısırılma durumunda ağrı ve kaşıntıyı önlemeye yardımcı olacak merhemler kullanılabilir.

Dikkat edilmesi gereken diğer hayvanlar yaban arıları ve maymunlar. Yaban arılarının kovanlarının görüldüğü yerlerde sessiz olunması ve yavaş hareket edilmesi öneriliyor; aksi bir durumu arılar kendilerine tehdit olarak görüp saldırabiliyorlarmış. Maymunlar ise sevimli ama çok yaramazlar, altından geçtiğiniz ağacın yapraklarını bir anda sallayıp veya yolda önünüze atlayıp çok korkmanıza neden olabilirler. Karınlarının genelde aç olduğunu da eklemek gerekir; size doğru hızla gelen bir maymun varsa muhtemelen üzerinizde taşıdığınız yiyeceği istiyor, verin ve gitsin.

Sri Lanka’da en çok karşılaşacağınız ve seveceğiniz hayvanlar büyük ihtimalle filler olacak. Vahşi ormanlarda bulunan kimsesiz fillerin yetiştirilip korunduğu Pinnawala Fil Yetimhanesi, fillerle tanışmak için tercih edilen adreslerden bir tanesi. Minneriya Milli Parkı‘nda jeeplere binerek fil safarisine çıkmak ve filleri doğal yaşamlarında ziyaret etmek ise bir başka seçenek. Filleri yıkamak, fil ile gezintiye çıkmak, bebek filleri biberonla beslemek gibi “filleri keşfetmek” amaçlı birçok aktivite ülkede sıkça rastlayacağınız fil çiftliklerinde ziyaretçilere sunuluyor. Fillere ek olarak leopar, timsah, yılan gibi vahşi hayvanları ve sürüngenleri tanımak için en doğru adres ise Yala Milli Parkı.

Plajları, kültürü, tarihi, bitki ve hayvan çeşitliliği kadar Sri Lanka’nın yemekleri de ilgi çekici. Halkın “rice & curry” şeklinde özetlediği Sri Lanka mutfağında, pilav (rice) ve yanındaki köri (curry) denilen protein ağırlıklı yemek çeşitleri kahvaltı dahil olmak üzere her öğünde tüketiliyor. Tropik iklimin en büyük nimeti olan birbirinden lezzetli meyveler ve taze meyve sularını ise sevmemek mümkün değil.

İç savaş ve tsunami sonrası turizm ile tanışan Sri Lanka, Asya’daki bazı yoksul ülkelerin aksine hiç durmadan para isteyen ısrarcı insanlarla dolu değil. Fakat sanırım turistlerin hepsinin çok zengin olduğuna dair yaygın bir inanış var; çünkü Anuradhapura, Polonnaruwa ve Sigiriya gibi tarihi ve turistik yerlerin her birinin giriş ücretleri 25 – 30 dolar arasında değişiyor. Elbette bu ‘turistik’ ücretler Sri Lankalılar için geçerli değil. Örneğin Sigiriya giriş ücretini yerel para birimi rupee cinsinden kıyaslarsak, turistlere 3900 rupee iken yerlilere yalnızca 70 rupee!

Tuktuk isimli taksilere binerken, alışveriş yaparken ve hatta döviz bürolarında para bozdururken bile pazarlık konusundaki tüm hünerlerinizi sergilemek zorunluluğu bir süre sonra can sıkıcı hale gelebilir. Ayrıca ülkedeki ulaşım ve ziyaret edilecek şehirlerin birbirine uzak olması, dar yollar ve yoğun trafik yüzünden biraz zorlayıcı olabilir. Bu gibi nedenlerle, turizm otoritelerinden sertifikalı olarak hizmet veren “şoför ve turist rehberi” Sri Lankalılar ile gitmeden önce internetten bağlantı kurarak geziniz süresince size eşlik etmesini sağlamak; hem Sri Lanka hakkında kapsamlı yerel bilgiler edinmek, hem fiyatlar konusunda aldatılmamak, hem de saatler sürecek yolculuklar için yetersiz sayılabilecek toplu taşıma ile vakit kaybetmemek açısından pratik bir çözüm olarak tercih edilebilir.

Şoförün araba, benzin, konaklama, yemek gibi ihtiyaçlarının hiçbirine siz karışmıyorsunuz; tamamı anlaşılan ücretin içinde kabul ediliyor. Gezi rotanızın uzunluğuna ve elbette pazarlık yeteneğinize göre anlaşacağınız günlük ücret büyük ihtimalle 50 – 80 dolar aralığında olacaktır.

Herhangi bir kötü sürprizle karşılaşmamak için fiyata dahil olan hizmetler ile şoförün turistik yerler hakkındaki bilgisinden emin olmayı ve kilometreyi değiştirmeyecek şekilde rotanızı esnek tutabileceğinizi belirtmeyi unutmayın. Hatta çoğu gezgin gibi planınızı ‘fazla esnek’ bırakarak, otelleri önceden ayarlamak yerine günün akşamında neredeyseniz şoförden size orada otel bulmasını isteyebilir ve böylece sevdiğiniz yerlerde daha fazla vakit geçirme imkanına sahip olabilirsiniz.

Gezilerinizde farklı bir kültür ve doğa ile tanışmak, farklı şeyler görüp denemek ve unutulmayacak tecrübelerle geri dönmek istiyorsanız Sri Lanka doğru bir seçim olacaktır. Türkiye’de kış mevsiminin yaşandığı dönemin Sri Lanka’daki hava koşulları açısından ziyarete en uygun dönem olması da özellikle güneşli havaları özleyenlere ilaç gibi gelecek! (Yazı: Fatma Ölçücü)

    1. Tesekkür ederim begenmenize sevindim, gezi plani ve ulasim konusunda yardima ihtiyaciniz varsa bana Facebook sayfamdan veya mail yoluyla ulasin, gerekli iletisim bilgilerini paylasirim. Iyi tatiller..

    1. Vize kesinlikle gerekiyor ama zor değil internet üzerinden online başvuru yapıp ya da varış sırasında alabiliyorsunuz. Uçaktan çıkar çıkmaz direk karşıda bulunan ödeme noktasından nakit ve ya kredi kartı istediğiniz gibi ödeyip daha sonra sol taraftaki vize bölümüne geçiyorsunuz. 2015 Mart ayı güncel fiyatı 40 Amerikan Dolaridir. Vize noktasında ki en önemli şey booking v.b üzerinden yaptığıniz rezervasyonu gösteren belgedir. Vize ücretini ödedikten sonra fiş veriyorlar Onun alıp o solda ki yere veriyorsunuz. Pasaportunuza küçük bir pul (vize) yapistiriyorlar. Hadi geçmiş olsun Sri Lanka ya hoşgeldiniz. (Evrenseladam )

  1. TC Merve Çukur says:

    Sri lanka deyince aklıma oranın eski devlet Başkan’ı geliyor falcısı Dedi diye yeniden seçime gidip kaybeden Ada’m

  2. Sevgili Fatma Olcucu tanitici, bilgilendirici ve akici bir yazi olmus. Emeginiz, basariniz daim olsun dilerim (:

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You might also like