Tarihi Sinop Cezaevi’ndeyim

Parmaklıklar Ardında adlı televizyon dizisiyle tekrar gündeme gelen cezaevi Sinop’a gelenlerin uğrak noktası olmuş.

2 YTL’lik giriş ücretimizi ödeyip cezaevine adım atıyoruz. Tarihi bir ambulansla karşılaşıyoruz. Birkaç yazıyı okurken “Rehberlik hizmeti almak isteyenler burada toplansın!” diyen genç bir görevli dikkatimizi çekiyor. Arkasına takılıyoruz. Boynuna astığı kimliğinde “Sinop İl Kültür Turizm Müdürlüğü Enformasyon Memuru” yazıyor. 4 kişiden başka kimse yanına gelmeyince “buyurun bari gidelim” diyor ve başlıyor bilgi vermeye:

Cezaevi 06 Aralık 1997 tarihinde boşaltılmış ve 02 Ağustos 1999 tarihinde Kültür Bakanlığı’na tahsis edilmiştir. Sinop Kaleleri ilk defa M.Ö. 2000’de yaşayan yerli kavim Gaşkalılar zamanında kurulmuş, Grek, Pontus, Roma, Bizans, Selçuklular ve Osmanlılar devrinde büyütülerek onarılmıştır. İç Kale adi verilen hapishanenin bulunduğu alan ise 03 Ekim 1214 yılında Sinop’u zapteden Selçuklu Sultani İzzeddin Keykavus tarafından, ana kalenin kuzeyden güneye inen dik bir surla kesilmesi ile meydana getirilmiştir. Enine ikinci bir duvar ile iki bölüme ayrılan iç kalenin güneyde kalan kısmı 9500 m²’lik alanı kapsamaktadır. Sinop Hapishanesi bu alanda kurulmuştur. Surlar ve kalenin yapım şekli buranın hapishane zindan olarak kullanıldığına ilişkin kanıtlar veriyor.

Hapishaneyi çevreleyen iç kale 11 adet burç ile desteklenmiştir. Burçların yükseldiği denize hâkim güney beden 22 metre ve surların yüksekliği 18 metredir. 3 metre kalınlığında olan surların üzerinde iç kaleyi bir uçtan bir uca kadar gezebilme imkânı veren yollar muhafızların gezi yolu olarak kullanılmıştır.

Selçuklular zamanında tersane olarak kullanılan iç kale Osmanlılar zamanında da kullanılmış, zamanın en mükemmel harp gemileri yapılmıştır.”

      

ALDIRMA GÖNÜL

Meraklı bakışlar altında 2.kısma gidiyoruz. İkinci kısımda merak edilen çok önemli bir koğuş var. Sebahattin Ali’nin koğuşu…

26 Aralık 1932–29 Ekim 1933 yılları arasında önce Konya, sonra Sinop Cezaevinde tutuklu olarak kalan Sebahattin Ali bu cezaevinde meşhur “Aldırma Gönül” şarkısını yazmış.

“Dertlerin kalkınca şaha
Bir sitem yolla Allaha
Görecek günler var daha;
Aldırma gönül, aldırma”

Dizelerinde “Bir sitem yolla Allah’a” kısmının aslında “Bir küfür yolla Allah’a” olarak yazdığı ve bu sebepten ötürü de dayak yiyip cezasının arttığı da söylenenler arasında.

Rehberimiz bizi en ürkütücü yerlerden biri olan özel hücrelere götürüyor. Tek kişilik özel hücrelerde bir adet tuvalet deliği ve sadece oturabilinecek kadar bir mesafe var. Yanyana 3 ve karşılıklı 2’şer olmak üzere toplam 6 adet hücrenin olduğu bu kısım en ürpertici duyguları hissettiriyor.

Hemen hücrelerin dışında olan cezaevi duvarının ardında deniz var. Deniz dalgalı olduğunda tuvalet deliklerinden hücreye su girer, diz kapağı seviyesinde su birikirmiş. Bu birikintilerde fareler cirit atarmış. Hücre cezası alan mahkûmlara sadece kuru ekmek verildiğinden, farelerden korunmak için bu bir parçalık ekmek farelerle paylaşılırmış.

TAM ANLAMIYLA MEZBELELİK!

Dizi için kullanılan cezaevinin en çağdaş kısımda müdür, psikolog odalarına şöyle bir baktıktan sonra, tarihi bir hurda olarak cezaevinin tam ortasında duran “Cezaevi nakil aracı” ile karşılaşıyoruz.

Çocuk mahkûmların kaldığı kısımda tam anlamıyla içler acısı. 3’er katlı ranzalarla bir koğuşta 60 ile 75 mahkûm kalıyormuş. Tuvalet, banyo olarak kullanılan kısımlarda tam anlamıyla rezalet. O günlerden bu yana bu pisliklerin burada kalamayacağı açıkken sanırım bu pisliğin kaynağı ziyaretçiler!

“Hatasız insan yoktur, insan hatasını kabul ve tamir etmekle ölçülür!” Einstein’ın sözü duvarda yerini bulmuş. Bir başka duvarda “Özgürlüğü elinden alınan vatan çocuklarının, cezası bittiği zaman topluma yararlı olacak kimseler halinde yetiştirilmesi lazımdır” M. Kemal Atatürk.

Suç işlemeye mehili olan kimseleri buraya getirip gezdirseler eminim suç işlemeyi düşünmezler. Bazı bölümleri gezerken resmen içim parçalandı ve geçmiş gözümde canlandı.

Bu etkileyici mekânı tam anlamıyla gezdikten sonra Sinop şehir merkezinden çıkıp geceyi geçirmek üzere Gerze yollarına düşüyoruz.

 

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You might also like