Son Sason Tabelası ile birlikte Sason’a çok kısa bir mesafede olduğumuzun farkına vardık. Çok geçmeden iki aracın yan yana geçemeyeceği genişlikteki bozuk asfalt bizi ilçe girişine getirdi. Etrafı saran yüksek dağlar, arada kalan evler ve binalar, birbirleri arasında uzunca bir mesafe olan ceviz ağaçları ile Sason ilçe tabelasının önünden hızlı bir biçimde geçtik.
Bu arada yanımızdan Sason ile Batman arasında ulaşımı sağlayan Ford Transit minibüs oldukça kontrolsüz bir biçimde geçti.
Oldukça uzun bir mesafeden üç haftalığına geldiğimiz Sason bizi bu şekilde karşılamıştı. İlçenin tek caddesinden hızlıca geçerken yan yana sıralanmış kahvehaneler, askerlik şubesi, Ziraat Bankası, PTT, internet kafeler, pastaneler ve dükkânların önünde insanlar sıcaktan bunalmış vaziyette geleni geçeni izlemekle meşguldüler.
Başımı hafif yukarıya kaldırdığımda gördüğüm Atatürk rölyefi Sason halkına ince bir mesaj vermeye uğraşıyordu.
Bozulmuş, erimiş parke taşlı caddede ilerlerken ilçeye yeni gelen ve farklı olan kişiler olarak da dikkatleri çektik. Daha sonradan giyemediğim şortumla ilk ve son kez Sason sokaklarında yürüyecektim az sonra…
İlçedeki neredeyse tüm kamu kurum ve kuruluşlarında görevli personelin ikamet ettiği Öğretmen Evi’ne ulaştık.
Tayini Sason’a çıkan öğretmen, savcı, hakim, memur ve aklınıza gelebilecek her seviyedeki kamu personeli ailesini buraya taşımadığından görev süresi boyunca Öğretmen Evi’nde kalıyormuş. Zaten öğretmen evinde günlük kira 8 TL civarında olduğundan burada kalmanın ev kiralamaktan çok daha ucuza geldiği kesin.
Bizle beraber ilçeye teşrif eden yeni ilçe emniyet amiri, ailesiyle beraber ilçeye gelen ilk emniyet amiri olma unvanını da eline almış.
Ağlaya ağlaya Sason’a gelenler ağlaya ağlaya gidiyorlarmış söylenenlere göre…
***
Öğretmen evine yerleştikten sonra kısa sürede Sason’u tanımaya çalışıyoruz. Hayatın bir cadde üzerinde sürdüğü Sason’u bir günde tanımak, gezmek ve görmek mümkün.
Eski adı “Kabilcewz” olan Sason Cumhuriyet ile birlikte Sason adını almış. “Kabilcewz” cevizi bol olan yer anlamına geliyormuş. Gerçekten de her yerde ceviz ağaçları var.
İlçe ile ilgili tüm tanıtım çalışmalarında ceviz ve bal görselleri kullanılıyor.
DİL FAKTÖRÜ
Sason’da yaşayanlar kendilerini daha çok Arap olarak ifade ediyorlar. Arapça bilen ve konuşan kişi sayısı oldukça fazla. İkinci dil olarak Kürtçe, üçüncü dil olarak ise Türkçe’yi söylemek mümkün.
Hemen hemen herkesin evinde çanak antenler ve uydular var. Uydu aracılığı ile birçok Arap ve Kürt kanalı izleniyor. TRT Şeş ise hemen hemen tüm programları ile dalga geçilen bir kanal. Kanaldaki programların ana sınıfı düzeyinde olması ve çok abartılı mimikler kullanılarak hazırlanması insanları rahatsız ediyor.
Geldiğim ilk andan itibaren Kürtçe ve Arapça kelimeler öğrenmeye başlıyorum.
Yıllar yılı kendi dillerinde şarkı dinlemeleri, söylemeleri, kitap okumaları yasaklanan halk hayatın her anında Kürtçe şarkılar dinlemek istiyor ve dinliyor da…
Televizyonda Kürtçe bir klibin çıkmasıyla beraber kalabalığın tüm ilgisi televizyona yöneliyor. Yılların verdiği birikimin bu ilgide payı olsa gerek.
İngilizce, Fransızca şarkı söylemenin güzel bir şey olduğu vurgulanan güzel ülkemiz insanların kendi kültürleri içinde yaşamalarına olanak sağlamamış. Geç de olsa geri dönülen yanlış kararların yansımaları uzun süre silinmeyecek bu coğrafyadan.
SOSYAL YAŞAM
Kadınların neredeyse sosyal yaşama katılmadıkları Sason’da Yüksel Yalçın Bozkurt büyük işler başarmış. Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Öğrenim Birimi Sorumlusu olan Yüksel Yalçın Bozkurt Kabilcewz Aile Çay Bahçesi projesinin hayata geçirilmesinde büyük emek sarf etmiş. Kabilcewz Sason’da ailelerin gidebildiği yemek yiyip, canlı müzik dinleyebildikleri tek mekan olmuş.
Büyük bir emeği içinde barındıran bu tesis bizimde Sason’da her akşam yemek yediğimiz ve ilçenin ileri gelenleri ile sohbet ettiğimiz bir yer haline dönüşüyor.
Kabilcewz dışında ailelerin gidebileceği bir yer maalesef yok. Erkekler Anadolu’nun dört bir yanında olduğu üzere kahvehanelerde saatlerini geçirirken, sigara yasakları ile beraber ilçenin tek caddesinin üzeri, atılan sandalye ve masalarla okey çevrilen bir yer görünümünü almış.
Yan yana dizilmiş kahvehaneler sosyal yaşamın temelini oluşturuyor. Merkezde 3 ilköğretim okulu bulunmasına rağmen 12 internet kafenin varlığı ise ilginç bir görüntüyü oluşturuyor. Çocuklar her dakika internet kafe önlerinde dolaşırken görülüyor.
Zaten Batman il genelindeki internet kafe sayısı Türkiye’de derece yapacak cinstenmiş.
Keşke daha güzel rekorlara sahip olabilseler…
TEGV SASON ÖĞRENİM BİRİMİ
Sason için en büyük şanslardan biri Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Öğrenim Birimi’nin bu ilçede kurulu olması. Sokaklarda başıboş ve hedefsizce zaman geçiren çocukların daha bilinçli ve boş zamanları etkin biçimde geçirmelerini sağlayan vakıf erkek çocuklara göre kız çocuklarından daha çok ilgi görüyor.
Erkekler okumaya pek hevesli değiller. Kızların okuma azmi ve çabaları takdire şayan olsa da ailelerin bu konudaki bilinç düzeyi ve kararları kızları üzecek cinsten. Halen erken yaşta evlendirilen birçok kız çocuğu var.
Masa tenisinden, kutu oyunlara, bilgisayardan, geleceklerini belirleyecekleri etkinliklere dek sayısız program TEGV Sason Öğrenim Birimi’nde mevcut. İlçe genelindeki potansiyeli yeterince kullanamasa da TEGV bu çocuklar için büyük şans.
En azından hayatın Sason’la sınırlı olmadığını görebilmeleri için onların TEGV’e gelmeleri gerek.
Sabahtan Kuran kursuna daha sonrada TEGV’e gelen çocuklar güzel çalışmalar yapıyorlar.
İLGİNÇ ANILAR
Ailelerin genellikle ilgilenmediği çocuklar sabah evlerinden çıkarak gün boyunca dışarılarda dolaşıyorlar. Aileler “çocuklarımız evde olmasında nerde olurlarsa olsun” mantığı ile hareket ediyorlar genelde.
Daha TEGV’e adım attığım ilk gün bir çocuğun tişörtünün ters olduğunu fark edip tişörtü düz giymesi için hamle yaptığımda aslında nasıl yanlış bir hareket yaptığımı da fark ettim. O tişört düzünün üzerindeki lekeler görülmesin diye özellikle ters giydirilmişti.
Yine futbol takımları üzerine sohbet ettiğimiz bir anda üzerinde Galatasaray forması olan bir çocuğa “Sen Galatasaraylısın herhalde” dedikten sonra çocuğun “hayır” demesi üzerine şaşkınlığımı gizleyemedim. Meğer çocuk Trabzonsporluymuş ancak bir şekilde edindiği bu formayı giymek zorunda kalmış.