Seyahat duygusu yaşanarak keşfedilir

Uykuyla karışık bir rahatlama hissi…

Yolculukların en güzel yanlarından biri de budur belki.

Bir anda uykuya dalarsın. Cama vuran güneşe, sıcağa, çevredeki gürültüye aldırmadan kestirirsin soluksuzca…

Çevrendekiler konuşurken bilmediğin dili tanımlamaya çalışır, sen uyurken işlevini sürdüren zihnin. Güvendiğin biri de varsa yanında, koşulsuzca uyursun; “acaba bir şey olur mu diye” düşünmene gerek kalmadan.

Yurtdışı seyahatin, bilinmeyene ama görülmek isteyene ulaşılırken verilen gayretin keyfi anlatılamaz…

Arada bir açılan ve “ne kadar kaldı” manasına gelen bakışlar sergileyen gözlere, bir adım yanında güvende hissetmeni sağlayan yolculuk arkadaşından gelen tepki “biraz daha var, uyuyabilirsin”… Tekrar kapanan gözler ve hedefe giden, tükenmeye devam eden o yol.

Nicolas 127

Geldik ikazıyla açılan mahmur gözler bu kez ayrı bir heyecana yelken açar yavaşça. Eşyalar toplanır, fotoğraf makinesi hazırlanır, az kalmıştır çünkü.

Yıllardır özlemi çekilen, internetten, televizyondan görülen, kitaplardan okunan, fotoğraflarına bakılıp iç geçirilen o şehirde, o simge merkeze çok ama çok az kalmıştır.

Tren istasyonundaki tabelanın yazı karakterinin farklılığıdır “evet, buradayım” dedirten.

İnsana başka bir ülkede, başka bir şehirdeyim dedirtmek, rüyada olmadığını anlatmak zordur.

Bunun en kolay yolu o ülkenin diliyle konuşan insanlar ve hiç kuşkusuz tabelalardır.

“Sanki daha önce buradaydım” dedirten sıcaklıkla beraber tatlı bir yolculuk daha başlar. Şehir içindeki son kısa mesafeleri aşmak için kullanılacak toplu taşıma araçları kültürel yakınlaşmanın, kaynaşmanın merkezidir.

İnsanlar gözlemlenir, yıllarca ötekileştirilen, hükümetlerce düşmanmış gibi gösterilen halkların birbirlerine ne kadar benzediği; bir sıkıntı halinde hemen yardıma koşacakları belediye otobüsünde algılanır. Düşünce demetleri içerisinde “aslında yakınmışız, ne kadar da benziyormuşuz” dedirten de budur!

Güneşin tepeden vurduğu dakikalarda bir bilgisayar oyununun etaplarını aşarcasına hızlı adımlarla, hedefe kitlenmiş biçimde yürürken o havayı solumaya kalan son saniyelerin heyecanı baş döndüren bir hale bürünür.

Tepeyi aşarken sıcağın etkisiyle alından damlamaya başlayan terler hafif esinti ile minik serinlikler yaratır heyecan dolu bedende.

Demir parmaklıklarla başlayan, biletle girilebilen o kapı bu maceranın ilk adımıdır.

Alelacele gösterilen öğrenci kartı ve ödenen giriş ücretiyle son birkaç basamak daha geçilir.

Bu kez hedefin sonu ama hayal dünyasının tam başlangıcı çıkar karşıya. İç geçirten o devasa mimariyle yüz yüze gelinen o an tepeden vuran güneşe, çevredeki onlarca turiste rağmen; iki gözle eser arasında inanılmaz bir bütünlük kurgulanır. Çevrede olan her şey, tüm sesler ve diğerleri görünmezliğe dönüşür.

İçten tekrar edilen “buradayım, işte buradayım” kelimeleriyle beraber açılan kollar sıcak yaz gününde ürperen tüylerle inanılmaz duygular yaşattırır insana.

Bu duygu kuşkusuz seyahat duygusudur. Seyahat duygusunun keşfi yaşamakla mümkündür.

 

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You might also like