İran‘ın başkenti Tahran, 20 milyona yaklaşan nüfusuyla trafik ve hava kirliliği sorunuyla mücadele etmekte zorlanan bir şehir. Şehir merkezinde trafik keşmekeşine çözüm yaratabilmek adına tek-çift plaka uygulaması yapılıyor. Araç plaka numaralarına göre haftanın belli günlerinde şehir merkezine giriş yapılamıyor.
Parası olan ya da özel plaka avantajını kullananların hiçbir kısıtlamaya tabi olmadığı şehirde bir yerden bir yere özel araçla gitmek oldukça zor. Kalabalık nüfus, günün her saati yoğun cadde ve sokaklar, her köşeden aniden çıkan motosikletler, kötü araba kullanan sürücüler ve ambargo nedeniyle 30-40 yıldır yenilenmemiş otomobiller tehlike yaratıyor.
Şehri tanımanın en iyi yolunun yürümek olduğuna inanlardanım. Önceden temin ettiğim cep haritası ve acil durumda kullanmak üzere güvendiğim, cep telefonumundaki navigasyonu bir kenarı bırakarak Tahran sokaklarına attım kendimi.
Türlü önyargılı söz ve uyarı nedeniyle üzerimde taşıdığım gerginliğe inat, Kapalı Çarşı‘ya doğru adım adım ilerlediğim sokaklarda esnaftan insanlara, vitrinlerden tabelalara kadar her şeyi dikkatlice inceme derdindeyim.
Tahran’ın en hareketli caddesi İmam Humeyni’yi geçmeden Kapalı Çarşı’ya ulaşmak mümkün değil. Bir adım ileri, bir adım geri derken bir türlü karşıya geçmeyi başaramıyorum. Yaşadığım kültür şokuyla, kavurucu güneş altında beklerken ‘karşıya nasıl geçerimin’ hesabı dönüyor zihnimde.
Trafik ışığının olduğu geniş meydan ve yaya geçidine rağmen hiçbir düzenin olmaması, vızır vızır akan trafikte sağdan soldan gelen araçların insanları fark etmiş olmalarına rağmen durmamaları iyice gözümü korkutuyor. İşin içine nereden, nasıl çıktığı belli olmayan motosikletleri de katınca ezilme korkusu sarıyor iyice.
Başkaları nasıl başarıyor düşüncesinden yola çıkarak izlemeye başlıyorum insanları. Karşıdan karşıya geçmek için hamle yapan her insanı dikkatle yolun karşısına kadar uğurluyorum gözlerimle.
Yaklaşık 10 dakika süren bu uyum sürecinin sonunda, korkuyla başlayan ve birkaç olumsuz denemeyle hüsrana dönen karşıdan karşıya geçme çabasını başarıyla sonuçlandırmanın gururunu taşıyorum.
Tahran’ın trafiğinde, tüm dış faktörlerle mücadele edip karşıya geçmenin anahtarı, sürücülerle göz teması kurarak, esnek ve umursamaz hareketlerle kendini yola atmaktan geçiyor. Karmaşanın içerisindeki uyumun en önemli parçası olan yayalar, yüzlerce aracın geçtiği ana caddelerde her an kaza yaşama potansiyeline sahip. Tahran’da yaya olmak kadar sürücü olmak da zor.
1 hafta çok rahat ve bol harcamalı bi tatil için kaç TL gerekiyor?
Merhaba. Sorunun çok farklı yanıtı olabilir açıkçası. Yalnızca Tahran için mi soruyorsunuz?
Eğlence ve kentin çevresinde detaylı bir gezi işin içine girince fiyat artar. Ayrıca uçak bileti ve konaklama da ana harcama kalemleri.
Buna benzer bir tecrübeyi ben de Hindistan’da yaşamıştım. Asya’nın bir çok ülkesinde anladığım kadarıyla durum aynı… Türkiye ise ortada kalmış. Bazı şehirlerde trafik gayet düzenli, bazı şehirlerde ise içinden çıkılamayacak kadar kötü. Neyse ki, EDS denen cennetten çıkma icat ile kırmızı ışıkta geçme sorunu kısmen çözüldü. 🙂