TRT Kent Radyo İzmir’de turizm ve seyahat konulu İzmir’in Renkleri programının yapımcı ve sunucusu Feryal Gürel Durmaz, ‘Dünya artık çok küçük, her yeni yer farklı bir bakış açısı veriyor insana’ sözüyle seyahat anlayışını özetliyor.
Feryal Gürel Durmaz, İstanbul Üniversitesi radyo TV Yayıncılığı mezunu. Okul döneminden bu yana televizyon yayıncılığı alanında çalışan Durmaz, televizyon programı, reklam, tanıtım ve metin yazarlığı alanında hizmet veren Giz Yapım’ın kurucusu. TRT Kent Radyo İzmir’de turizm ve seyahat konulu bir program yapıp sunan Durmaz, seyahat eden, yeni yerleri keşfetmekten keyif alan biri.
Seni çok kısa tanımak istesek?
İstanbul Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu Radyo TV Yayıncılığı mezunuyum. Okuldan başlayarak hep televizyon yayıncılığı alanında çalıştım. TRT İzmir televizyonunda kısa bir süre asistan olarak çalıştıktan sonra, İzmir’deki yerel ve bölgesel kanallarda metin yazarlığı ve yönetmenlik yaptım. 2006 yılından 2015 yılına kadar freelance olarak İstanbul ve İzmir’de çeşitli şirketlerde çalıştım. TRT Belgesel Kanalı ve Kültür Bakanlığına Türkiye’nin çeşitli yerlerinde çektiğim belgeseller hazırladım. 2015 yılında kendi şirketimi kurdum. Televizyon programları ve reklam, tanıtım işleri ve metin yazarlığına devam ediyorum. 2016 yılı Ocak ayından bu yana TRT Kent Radyo İzmir’de program yapıp sunuyorum.
TRT Kent Radyo İzmir’de turizm ve seyahat konusunda bir programın var. Biraz programdan söz eder misin?
Yalnızca turizm ve seyahatin konuşulduğu bir program. Turizm sektöründe çalışan her kesimden konuklarımla İzmir ve Türk turizminin geldiği ve geliştirilmesi gereken noktaları ve en önemlisi Türkiye’nin zenginliklerini konuşuyoruz. Programda sıklıkla gezginleri ağırlıyorum. Onların gözünden dünyaya bakıp, gezi hikayelerini, gezmenin nasıl hayat tarzı olabileceğini ve gördükleri yerlerden yola çıkarak Türkiye’de neler yapılabileceğini konuşuyoruz.
Bugüne kadar ağırladığın konuklarından seyahat konusunda neler öğrendin?
Türkiye’nin, seyahat etmek için inanılmaz rotaları olduğunu öğrendim en önce. Her zevke göre gidilebilecek bir yer var. İster deniz, güneş, kum, ister sağlık, tarih, kültür, spor, yemek ne isterseniz bu ülkede var. Gezmenin, seyahat etmenin basit bir eğlence ya da yalnızca tatil olmadığını öğrendim gezgin konuklarımdan. Seyahat etmek bir hayat tarzı. Ve içlerine o kurt düştü mü hiçbir şey onları yollardan alıkoyamıyor. Kimi gezmek için işini bırakmış, hayatı yollar ve yeni rotaları planlamak olmuş, kimi izinlerini biriktirip çıkıyor yola. Gelen gezginlere hep aynı soruyu soruyorum, bu işin maddi tarafı çok önemli, nasıl karşılıyorsunuz diye; hepsinin verdiği cevap neredeyse aynı. Gezmek istiyorsan bazı şeylerden vazgeçip para biriktirmek zor değil. Bir kahve az içmek, alışverişi ihtiyaçları düzeyine indirmek, aslında hepimizin rahatlıkla yapabileceği şeyleri yaparak para biriktiriyorlar.
Çoğu o kadar çok seyahat ediyor ki; onlara kaç ülke diye sormak yersiz oluyor. Çünkü bir gittikleri ülkeye, farklı farklı yerlerini de görmek için bir daha, bir daha gidiyorlar. Ha bir de aramızda kalsın skor sormak onlara anlamsız geliyor. Onlar sayı yapmak için değil yaşadıklarını hissettikleri için geziyorlar.
Seyahatlerinde basit yaşamak en temel kuralları. Bir-iki tişört ve sırt çantasına sığacak bir-iki eşya onlara aylarca yetebiliyor. Mobil olmak ve eşya peşinde sürüklenmek yerine keşfetmeyi seviyorlar. Hepsi çok yürüyor. Çoğumuzun aksine bir yere giderken kalacak yer arayışından önce gezilecek rotaları belirliyorlar. Dünya üzerinde o kadar çok gezgin var ki yollarda hiç biri diğerini yalnız bırakmıyor. Zaman zaman evlerini paylaşıyorlar, zaman zaman rotalarını. Kısaca, konuklarımdan gezmenin çok büyütülecek bir iş olmadığını, çok para gerektirmediğini, karar vermenin yeterli olduğunu öğrendim.
[button color=”” size=”” type=”square” target=”” link=””]
En’leri & İlk’leri
En sevdiği yurt içi destinasyon: Selimiye, Akyaka, Kapadokya, Doğu Anadolu
En sevdiği yurt dışı destinasyon: Yunan Adaları
İlk yurt dışı seyahati yaptığı yer: Midilli
Şu an bileti olsa gideceği ilk yer: Kuzey ışıklarını görmek için, Svalbard Norveç.
En son seyahat ettiği yer: İstanbul
[/button]Sen seyahat sürecini nasıl belirliyorsun?
Daha önce bunu sorsaydın, yalnızca hoşuma giden şeylere göre cevap verirdim. Bana göre seyahat yazın yapılmalıydı ve deniz, güneş, kum olmazsa olmazlarımdı. Kışın ise manzarası güzel ama yakınlarda hemen elimi ayağımı ısıtabileceğim yerlerin olduğu rotaları seçerdim.
Fakat çekim yaparken Türkiye’nin çok farklı noktalarını görünce bu fikrim değişti. Daha önce gittiğim yerlerde hep aynı şeyleri gördüğümü ve bunun beni çok kısıtladığını, ufkumu açmadığını ve genellikle aynı yerlere gittiğimi gördüm.
Bir programın Karadeniz ve Ege çekimlerinde, bir turla yada kendi başınıza gidilemeyecek yerlere gittim. Çünkü oraların gezmek için ”çok da bir özelliği yoktu.” Ama gerek doğası ile gerek insanlarının sıcakkanlılığı ile beni büyüledi oralar. Baktığınızda hiçbir şey yok diyeceğiniz yerler bana çok fazla anı bıraktı. O çekimlerden sonra gideceğim ya da gitmek istediğim yerleri farklı gözle değerlendiriyorum.
Bir liste var aslında aklımda. Önceliği onlardan yana kullanıyorum seçim yaparken. Bazen merdivenli bir sokak beni cezbediyor, bazen ağacın altında bir sandalye fotoğrafı. “Acaba orada bilmediğim, görmediğim neler var” diye merak ediyorum. Yürüyerek gezmeyi, sokakları dolaşmayı, insanların yüzlerini seviyorum. Arkadaşlar ile yapılan seyahatleri, seyahat öncesi planlamaları çok seviyorum. Bu arada tekrar tekrar gitmekten zevk aldığım yerler var. Her gittiğimde ruhumun dinlendiğini hissettiğim yerler. Gitmek istediğim yerleri bir kenara not ediyorum. Oraları araştırıyorum, hayal ediyorum.
Son olarak söylemek istediklerin?
Seyahat etmekten, yeni yerler, yeni insanlar tanımaktan bizi alıkoyan çok bir şey yok. Birkaç gün gittiğimiz şehri bile görmeden, kocaman bavullar ile gidilen bir otel fiyatına birçok yere gidilebilir. Dünya artık çok küçük. Her yeni yer, farklı bir bakış açısı veriyor insana. Bunu kaçırmamak lazım.
Hem gezmek hem de gezenleri diğer insanlarla buluşturmak çok eğlenceli olmalı.
Yine ilham veren bir söyleşi olmuş!