Selanik’te Bize Benzetecek Çok Şey Var

Ataturk-Evi

Türk insanı olarak her gittiğimiz yerde benzetme sanatımızı konuştururuz. Oturduğumuz masadaki küçük bir detay, bir ağaç yaprağı ya da sıradan bir ev eşyası ile yakınlık kurar kendimizden bir parçayla eşleştirerek canlandırırız. Ya geçmişe gideriz ya da yaşadığımız günle bağlantı kurarak daha yakın hissettirmeye çalışırız kendimizi.

Benleştirme, kendi düzenine yaklaştırma amacıyla yapılan bu duygusal hareket yurtdışı seyahatlerinde daha da çok ortaya çıkar. Gidilen bir kentin her noktası geldiğimiz yerin bir parçasına benzetilerek şaşırma ve gülümseme ifadeleriyle donatılarak bizden biri olur bir anda…

Selanik tüm bu benzetme sanatlarına fazlaca malzeme veren bir şehir. Atatürk’ün doğdu kent olmasının yanında Nazım Hikmet’in de memleketi.

Sahil şeridi ve denize olan konumuyla İzmir’in bir kopyası, Osmanlı Dönemi’nde Osmanlı’nın İstanbul’dan sonra ikinci büyük kenti olan şehir, bugün Yunanistan başkenti Atina’dan sonra Yunanistan’ın ikinci büyük, Yunanistan Makedonyası’nın ise en büyüğü…

Ulaşım çok kolay

Çoğumuzun zihninde ulaşılması çok zormuş gibi canlandırılan Selanik’e İstanbul’dan uçakla 50 dakikada, özel araçla 6, trenle ise 12 saatte varılabiliyor. Türkiye içinde seyahat edilebilecek birçok noktadan daha kısa sürede ulaşabilen Selanik tıpkı Türkiye’deki gibi hissettiriyor insana. Özellikle Ege’den, İzmir’den gelenler, mübadele ya da geçmişte Yunanistan ile bağları olanlar için duygu ağırlığı yaratıyor…

Büyük İskender ve babası Kral Filip’e kadar uzanan tarihi yolculuğunda tarihe geçmiş birçok ismin doğum yeri olarak kayıtlara geçmiş Selanik. Salih Omurtak, Refet Bele, Afet İnan, Ahmet Emin Yalman gibi isimler de Selanik’te dünyaya gelmiş.

Osmanlı Devleti’nin hakimiyeti altına girdikten sonra Selanik (Thessaloniki) devrin yeniliklerinin de oluştuğu en önemli merkezlerden birine dönüşmüş.

Osmanlı’yı yıkılmaya götüren Jön Türk hareketi de bilindiği üzere Selanik merkezli.

Birbirimize bu kadar benzememize, sokağa çıkıp yürümeye başladığımızda sayısız benzerliği not etmemize rağmen Cumhuriyet’in ilk yıllarından beri birbirimizden uzaklaştığımız Yunanlarla yakınlaşma vakti geldi diye düşünmek lazım.

Zira aynı toprakları paylaşan sadece dili ve dini farklı iki kardeş toplum siyasetin gölgesinde birbirinden uzaklaştığı günleri unutarak karşılıklı ziyaretlerle birleştirici benzerliklerinin farkında varabilmeli.

Otopark sıkıntısı

2007 yılında müthiş bir heyecan duygusuyla ziyaret ettiğim Atatürk’ün doğduğu eve 2014 yılında bir kez daha yolum düşüyor. Bu kez bir öncekinden tek fark ailemle gelmiş olmam.

Selanik Havalimanı yakınlarında kaldığımız otelden Selanik şehir turu yapmak üzere ayrılırken telefonun haritasından Atatürk Evi’ni işaretleyerek yola düşüyoruz.

Yaklaşık yarım saatlik yolculuğun ardından Selanik Olimpiyat Stadı’nın yanından, bugün Türkiye Cumhuriyeti Başkonsolosluğu olarak kullanılan binanın bahçesinde yer alan evin önünden geçiyoruz. Park yeri sıkıntısı nedeniyle aracımızı park edecek yer ararken, konsolosluğumuzun önünde nöbet tutan bir otobüs dolusu polisi görüp utanıyoruz halimizden.

ata evi (8)

Benzerlerini Türkiye’deki konsolosluk ya da büyükelçilik kapılarında görmeye alışkın olduğumuz bu görüntü onca geçen yıla rağmen provakatif eylemlere taviz veren insanların ilkelliğini hatırlatıyor bir kez daha.

Ciddi bir otopark sıkıntısı olan Selanik’te ara sokaklardan birine arabamızı park ettikten sonra bu kez yürüyüş maratonumuz başlıyor. Sırtımızda sırt çantalarımız ara sokaklardan yürüyüşe geçerken sıra sıra dizilmiş yerel kahvehanelerde oturan yaşlı amcalara gülümseyerek yola devam ediyoruz.

Gözde’nin mutlaka bir kahvehanede oturup kahve içelim sözünü, dönüşte otururuz sözüyle yanıtlarken Atatürk Evi’nin yakınında olan Rotunda’yı ziyaret ediyoruz öncelikle.

Rotunda

Adını mimari şeklinden alan Rotunda, Dimitriou Gounari ve Filippou sokaklarının kesiştiği noktada oldukça popüler turistik bir konumda yer alıyor. İnşası M.S. 300 yılı civarında Roma İmparatorluğu’nun dört büyük liderinden biri ve Balkanlardaki lideri olan ve 3. yüzyılın sonunda yerleşim yeri olarak Selanik’i seçmiş olan Sezar Galerious tarafından gerçekleştirildiği ifade edilen yapı mezarlık ve dini merkez olarak da kullanılmış.

Yapı Eski Hıristiyanlık Dönemi’nde, büyük Theodosios’un yıllarında (379-395), Hıristiyan kilisesine dönüştürülerek Baş Meleklere adanmış. Yeni dinin ihtiyaçlarına uygun hale gelmesi için gerekli ilaveler yapılmış. Doğu kısmına ayin için yeni bir dikdörtgen ek, batı kısmına yeni bir giriş ve güney kısmına iki küçük kilise yapılmış.

1523 yılından 1591 yılına kadar Rotunda Selanik’in katedrali olarak kullanılmış. 1591 yılında Osmanlının şehri almasında sonra Müslüman camisine dönüştürülerek minare eklenmiş.

1912’de Selanik’in Yunanistan’a geçmesinden sonra bu yapı tekrar Hıristiyan inancına açılmış. 1917’de Eleutherious Venizelous’un kararnamesi ile “Makedon Müzesi” olan yapı o yıllardan itibaren galeri ve müze olarak kullanılmış.

Kapısında ziyaretçi defteri bulunan yapıda yer alan bilgilerden anladığımız kadarıyla çok sayıda Türk turist buralara gelmişken Rotunda’yı da ziyaret etmiş…

Dışarıdaki sıcak havaya rağmen serin ve mistik havasıyla Rotunda yıllar içerisinde yaşadığı tüm değişimlere rağmen birleştirici halinden taviz vermemiş.

Rotunda’nın yanında yer alan sokaktan yukarıya kıvrılarak Selanik Başkonsolosluğumuzla karşı karşıya geliyoruz. Önünde nöbet tutan polislere gülümseyerek binanın müze girişi olan arka bölümüne doğru ilerliyoruz.

ata evi (13)

Atatürk Evi ve Müzesi

Okul kitaplarından görmeye alıştığımız o meşhur pembe cumbalı evi yan sokağa girdiğimizde farkedince geçmişe dönüyoruz bir anda…

Sokak içindeki kahvelerde dinlenenler ve sokağın dört bir yanından evi görüntülemeye çalışan Türklere bakınca değişik duygulara bürünüyor insan. Birkaç fotoğrafın ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu eve girmek üzere giriş kapısına yöneliyoruz.

Ağustos 2013’te Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yaklaşık 6 ay süren restorasyonun ardından yeniden ziyarete açılan Atatürk Evi büyük bir değişime sahne olmuş. Öncelikle konsolosluğun giriş bölümündeki güvenlik önlemleri ciddi oranda artırılmış. Batılı ülkelerin konsolosluk yapılarında görmeye alıştığımız kurşungeçirmez cam güvenlik kulübesinin ardındaki mikrofonlu görevli olabildiğince sıcak, samimi ve kibar biçimde gelen konukları karşılıyor.

Ataturk-Evi

Girişteki x-ray cihazından geçtikten sonra geldiğimiz ili ve isimlerimizi kayıt defterine yazıyoruz.

Restorasyon öncesinde konsolosluğun ön kapısından girilen müze arka kapıya alınarak daha güvenli ve kontrollü bir hale çevrilmiş. İçeride koşturan çocuk ve insan kalabalığı bizi hem şaşırtıyor hem de insanların Atatürk’e olan ilgisinin azalmaması adına sevindiriyor.

Evin basamaklarını birer birer çıktıktan sonra dönemin Selanik ve Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihinin anlatıldığı bilgilendirici panoları okuya okuya Atatürk’ün doğduğu odada buluyoruz kendimizi. İçerideki hafif müzik sesi ve Atatürk’ün silikon birebir vücut formunun olduğu heykeli görünce duygusal bir çöküntü oluşuyor her birimizde.

ata evi (22)

Ailecek hepimiz başka bir köşeye geçerken gözlerimden bir anda damlalar düşüyor, engel olamadan.

ata evi (26)

Zemin kata yapılan Atatürk ve çocuk temalı bölümdeki oyuncaklar ve Atatürk’ün çocuklarla çekilen fotoğrafları bizlerden tam not alıyor. Yıllarca insanlardan uzak tutulan, dokunulmaz, ses yapılmaz diye korkutulan müzelerin insanlarla bağını kurmak için bu tip girişimlere ihtiyacımız var.

Pazartesi hariç haftanın her günü tatil günleri de dahil olmak üzere gezilebilen, Atatürk Evi Müzesi İşadamı, eski Beşiktaş Kulübü Başkanı Serdar Bilgili’nin sponsorluğu ile yenilenmiş.

Selanik’e gelen her Türk’ün büyük bir heyecanla gezdiği Atatürk Evi Müzesi’ni yenilenmiş haliyle sadece Türklerin değil Selanik’e yolu geçen tüm turistlerin gezi rotasında yer alıyor.

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You might also like