Kaplıcalar Şehri Baden, Avusturya

Avrupa’nın orman varlığı bakımından zirvede yer alan ülkesi Avusturya’da başkent Viyana’dan uzaklaştıkça orman dokusuna daha yakından şahit olmak mümkün. Avusturya’nın orta çağ mimarisiyle bezeli binaları tarihle yolculuğa çıkarırken bizleri, son 50 yılda kentlerde yapılaşma adına çok büyük bir değişiklik olmamış. Bir başka deyişle doymuş bir yapılaşma var diyebiliriz bu coğrafyada.

Macaristan Çek Avusturya 1045

Liechtenstein Kalesi

Viyana’nın yanıbaşında önemli bir orman varlığına sahip olan Wienerwald bölgesinde 12.yüzyılda inşa edilen Liechtenstein Kalesi fantastik dünyada tasvir edebildiğimiz o yapıların birebir örneğini teşkil ediyor.

Avrupa’da küçük bir prenslik olan Liechtenstein (Türkçesi: Lihtenştayn) devletiyle aynı adı taşıyan soylu bir aileye, Liechtenstein ailesine ait olan bu kale günümüzde ailenin yılın belirli zamanlarında birkaç gün konaklamak, dinlenmek için uğradığı bir dinlenme mekanına dönüşmüş adeta. Yaz aylarında düzenlenen tiyatro festivali ile konuklar ağırlayan kale, ihtişamı ve ürkütücü görünümüyle Viyana ormanlarına doğru yolculuğa çıkanların uğrak noktası. Özellikle güzle beraber dökülen yaprakların eşsiz bir görüntü kattığı ağaçlarla bezeli patikalarda yapılan yürüyüşlerde rastlanılan kalenin çevresindeki doğa varlığı huzur veriyor insana.

Temmuz ayından itibaren havaların serinlemesiyle beraber kalorifer yakmaya başlayan Avusturyalılar temiz havanın ve ormanların nimetlerinden yararlanırken güneşe hasret olmaları sebebiyle akın akın güneye tatile gidiyorlar.

Macaristan Çek Avusturya 986

Gazete Otomatları

Sık orman varlığı arasından kıvrılırken, merkezden uzaklaştıkça düzenli kasaba görünümünde hoş mimariye sahip taş binaların önünden geçen caddede belirli aralıklarla gazete otomatlarını farkediyorum. Otomatlar, çitlere yerleştirilmiş sert plastik malzemeden yapılmış ve bozuk para atılarak gazetenin poşete benzeyen mekanizmadan serbest olarak aşağıya düşmesi mantığıyla çalışıyor. Hemen hemen her otomatın içinde yeteri sayıda gazete okuyucularını beklerken, Türkiye’de benzer bir uygulama denenseydi bu kolayca çalınabilecek otomatların birkaç gün içinde yok edildiğine şahit olabilirdik hep beraber.

9.Senfoni’nin Bestelendiği Termal Kent Baden

Avusturya’nın en önemli termal şehirlerinden olan Baden’e yaklaşıyoruz. Baden, Beethoven’ın 9.Senfoni’yi bestelediği kent olarak tarihe geçmiş. Ülkenin en zengin bürokratlarının nefes almak için ev satın aldığı ve termal varlığından dolayı genellikle yaşlı zengin turistlere evsahipliği yapan bir yer burası.

Alkolik babasının müzik hocalığındaki sert ve katı tutumuyla müziğe ilk adımını atan Ludwig van Beethoven ilk müzik deneyimine kilisede piyano çalarak başlamış. Mozart’la çalışmak umuduyla geldiği Viyana’dan annesinin hastalığı nedeniyle Bonn’a geri dönünce bir sonraki Viyana seferinde Mozart’ın öldüğünü öğrenip hayal kırıklığı yaşamış derinden.

Avusturya’da yılmadan çalıştığı müzik alanındaki yetenekleri keşfedildikten sonra müzik tarihine geçen eserler veren Beethoven’ın işitme problemleri yaşayarak tamamen sağır olduktan sonra Baden’de bestelediği 9.senfoni bugün Avrupa Birliği’nin resmi marşı olarak kullanılıyor.

Beethoven’ın bu senfoniyi bestelediği ve uzunca bir süre kaldığı evi gezi güzergâhımızda.

Avusturya’da ilk resmi hamamı açan kent olarak tanınan Baden, yine aynı isimle anılan Alman şehri Baden’in Avusturya’daki adaşıyla karıştırılmamak üzere adını Baden-Baden yapmasıyla şehir statüsünde “Baden” olarak anılan tek şehre dönüşmüş.

Hemen hemen her gün farklı dalda kültürel faaliyetlere sahne olan Baden sokaklarında soğuktan korunabilmek adına kestanecilerin köz ateşinden yararlanmaya çalışıyoruz. Genellikle alışveriş turlarında en önemli güzergah olarak da anılan kentte, en ucuz ürünün çikolata olduğunu keşfettikten sonra bol miktarda çikolatayla dükkanlardan ayrılıyoruz.

Yaklaşık 25 bin yerleşik nüfusuyla, korunmuş doğası ve sanat kokan sokaklarıyla heykelleri inceleye inceleye arşınlıyoruz sokakları. Noel öncesi dönemin etkileri burada da sürüyor. Her yerde çam ağacı süsleri, küçük biblolar, sıcak şarap ve şekerlemeler satılıyor.

Küçük kasabalarımızdan büyükşehirlerimize kadar her türlü yerleşim birimimizde periyodik olarak delik deşik edilen sokakları düşündükçe bu “oturmuşluk” görüntüsü en çok hoşuma giden şey oluyor her zamanki gibi. Sokaklar, sokak lambaları, banklar, heykeller, dükkanlar, binalar, dış cepheler, renkler sanki yüzyıllardır değişmemişler ve bu biçimiyle insanları büyülüyorlar. En küçük bir dışarıdan müdahale bile gerekmiyor. Her şey o kadar tam ki bizim belediyelerimizin kablo döşemesi, su borusu değişikliği gibi saçma sapan zamanlarda mahvettiği sokaklarımız ne zaman tüm altyapı donanımına sahip olacak acaba?

Doğa, orman, kaplıca ve su kaynakları açısından bu zenginliğe sanat ve mimari unsurlarda eklenince bana göre tek olumsuz olarak soğuk hava kalıyor geriye. Viyana’ya kadar gelince Baden’i de görmemezlik etmeyin sakın.

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You might also like